GÖRÜŞ

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Sevim: Borçlanmaya ve Batı’nın çıkarlarına göre davranmaya devam edemeyiz

SP İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim, partisinin Olağan Büyük Kongresi öncesi Sputnik’in sorularını yanıtladı. Kongreyle birlikte Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulacak isimler belirleyeceklerini söyleyen Sevim “Borçlanmaya ve Batı’nın çıkarlarına göre davranmaya devam edemeyiz. Üretime dayalı, yaygın kalkınmacı politikalar izleyeceğiz” dedi.
Sitede oku

Karamollaoğlu: Saadet Partisi belki şu an yeterli oy almadı ama özgül ağırlığı en yüksek partidir
Saadet Partisi'nin (SP) 3 Kasım Pazar günü Ankara'da gerçekleştirilecek olan  7'nci Olağan Büyük Kongresi öncesi, Milli Görüş Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim, Sputnik’in sorularını yanıtladı. Partisinin önündeki kongreyle birlikte Türkiye’nin sorun ve çözümlerinde söz sahibi olacak isimleri belirleyeceklerini ifade eden Sevim “Türkiye, bugün içerisinde bulunduğu sıkıntılı süreçten kurtulmak istiyorsa bu işin çözümü Milli Görüş ve onun tek temsilcisi olan Saadet Partisi’dir. Biz Türkiye’de yeni bir dönemin başlamasını ümit ediyoruz. Bize oy vermemiş olanlar bile bizim özgül ağırlığımızın aldığımız oy oranından daha fazla olduğunu söylüyor. Particilik yapan kesimler hariç Temel Bey’in söylemleri toplumun pek çok kesiminde karşılık buldu. Önümüzde bir kongre var. Orada Türkiye’nin gerçek problemleri ve bunların olası çözümleri belirlenecek. Kadrolarımızdaki yenilenme de bu sürece katkı sağlayacak. Biz o kongrede, Türkiye’nin sorunlarını kimlerle çözeceğimizi belirleyeceğiz” diye konuştu. 

‘BORÇLA İDARE EDİLİR HALE GELDİK, BUNU BİZ DEĞİŞTİRECEĞİZ’

Türkiye’nin borçla idare edilen bir ülke haline geldiğini söyleyen Sevim  “Biz kendi öz kaynaklarımızla bütün ihtiyaçlarımızın karşılanabileceğine inanıyoruz. Milli Görüş olarak, geçmişte bunu belediyeler yoluyla yaptık. Borçlu şekilde devraldığımız belediyeleri, borçsuz devrettik. Türkiye’nin yeterli kaynağı var. Ancak yolsuzlukluk ve israf, borç almadan çözüm üretmenin önüne geçiyor. 1 liraya yapılacak iş 10 liraya yapılıyor. Kaynaklar israf ediliyor. Köprüler, tüneller ve hastaneler için belli bir doluluk veya araç geçiş taahhütleri veriliyor. Bu doluluk oranına ulaşmadığınızda devletin kasasından para çıkıyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde matematik bilen birinin kabul edebileceği bir şey değil” diye konuştu. 

‘TARIM VE HAYVANCILIĞA YÖNELECEĞİZ, ÜRETMEMEYİ DEĞİL ÜRETİMİ TEŞVİK EDECEĞİZ’

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Sevim: Cübbeli kardeşim bilmiyor mu?
SP İstanbul İl Başkanı Sevim, üretim ekonomisinin önemine işaret ederek “Bugün tarım ve hayvancılığın teşvik edilmesi gerekirken, insanlar üretmemeye teşvik ediliyorlar. Karadeniz’de biçilecek çay miktarına bile üst sınır kotası koymuşlar. Çayların ziyan olması göze alınıyor. Hakeza şeker pancarı. Şeker pancarının üretimine kota koyup yurtdışından şeker ithal ediyoruz. İnsan sağlığına yüzde 100 zararlı nişasta bazlı şeker üreticilerine neredeyse sonsuz imkanlar sunuluyor. Biz bu ülkeyi yönetirsek, ilk yapacağımız tarım ve hayvancılığa el atmak olacak. Erişilebilir ve sağlıklı gıdanın önünü açacağız. Sağlık alanında da büyük sıkıntılarımız var. Fazladan ilaç kullanıyoruz. Bu alan da sahipsiz, ülke de...” ifadelerini kullandı. 

‘TÜRKİYE PETROL ÇIKARMIYOR, KAYNAKLARINDAN İSTİFADE ETMİYOR’

Türkiye’nin kendi doğal kaynakların kaynaklarından istifa etmediğini söyleyen Sevim “Bütün komşularımızda petrol varken bizde olmaması mümkün mü? Ama petrol çıkaramıyoruz. Bence bir el buna engel oluyor. Batman’da, Adıyaman’da az miktarda çıkarıyoruz. Ama neden petrol olan her yerde çıkarmıyoruz? Petrol kuyularının açılıp kapatıldığını çok duyduk. Öte yandan üniversiteler, işsizliği erteleme kurumları haline geldi. Her yere üniversite açtık ama yeterli öğretim üyesi yok. Fakülte var, öğrencisi yok… Fakülte var, öğretim üyesi yok. Bu tablo kabul edilemez. Eski adliyeler yetmiyor diye adalet sarayları yapıyoruz. Halbuki yapılması gereken mahkemelere ihtiyacı azaltacak bir sistem kurmak” diye konuştu.  

‘DEVLET-TOPLUM KAYNAŞMASI KİLİT ÖNEMDE’

2 bağımsız aday çekildi, SP adayı 'Hayırlı bir karar vereceğiz' dedi
Toplumun refahında gelir dağılımındaki adaletin önemli rol oynadığının altını çizen Sevim “Erbakan Hocamızla Milli Gençlik Vakfı Çalışmaları yaparken kendisi ‘Biz iktidara geldiğimizde, iç ve dış güçler bundan rahatsız olacaklar ve bizim iktidarımızı engellemeye çalışacaklar. Bunun çözümü ne olur?’ diye sormuştu. Ben de ‘devlet-millet kaynaşması’ önerisinde bulunmuştum. Erbakan 11 aylık hükümet döneminde güçlü bir halk desteği bulsaydı, o zaman görevi bırakmazdı ve bugün çok şey değişirdi” dedi.

‘ERBAKAN HOCA’NIN 11 AYLIK İKTİDARINDA TÜRK EKONOMİSİ ŞAHLANMIŞTI’

Sevim “Herkese refah da ülkede huzurun ikinci şartı. Gelir dağılımında adalet, toplumun huzuru için büyük önemde. Bu sağlanmadan insanlar mutlu olamaz, birbirine karşı sevgi veya güven duyamaz. TÜİK, ülkedeki en yüksek ve en düşük gelir gruplarının toplam gelirden aldığı pay farkının daha da arttığını ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre; en yüksek gelir düzeyine sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6'yı buldu. Bu makas açıldıkça sevgi, saygı ve huzur olmaz. Beraber çalışıyorsak birlikte paylaşmalıyız” dedi ve şöyle devam etti: 

“Erbakan Hocamız 12 Eylül öncesinde ekonomi kurulunun başındaydı. Eşel mobil sistemi uyguluyordu böylece maaşlar otomatik olarak enflasyon oranında artıyordu. 11 aylık hükümet döneminde, Erbakan göreve başladığında 100 alan, 11 ayın sonunda 240 aldı. Köylüye, emekliye yüzde 300 verildi. Bir kuruş iç veya dış borç yoktu. Bugün, Hazine ve Maliye Bakanlığı, düzenlediği devlet tahvili ve hazine bonosu ihalesinde milyarlarca lira borçlanmaya gidiyor. Erbakan Hocamız döneminde ülke şahlanmıştı, bugün Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruluyor. Aradaki farkı görebiliyor musunuz?”

‘KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NDA KENDİ TELSİZİMİZ BİLE YOKTU, ERBAKAN HOCA DERHAL ASELSAN’I KURDU’ 

‘ABD, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası bile Türkiye’ye yaptırımlarını 4 yıl sürdürebildi, geri adım atmak zorunda kalacak’
Saadet Partisi’nin planları arasında hızlı ve yaygın kalkınma olduğunu söyleyen Sevim “Hocamızın o dönem ortaya koyduğu politikalardan birisi de hızlı ve yaygın kalkınma idi. Hocamız o dönem fabrikaların İstanbul, Bursa ve İzmir’in dışında da kurulması için adım attı. Amaç, insanların fabrikalarda çalışmak için ailelerinden ayrılmasının veya toprağını bırakmasını engellemekti. Bu planın içinde elektromekanik fabrikaları bile vardı. Şu anda Türkiye’nin savunma sanayisinin en büyük aktörü olan ASELSAN’ın da kurucusu Erbakan Hoca’ydı. Kıbrıs Barış Harekatı esnasında kendi gemimizi telsizlerimiz çalışmadığı için düşman gemisi zannedip kendimiz batırdık. Telsizler Amerikalılara aitti. İletişim kurmamızı engellediler. Hoca da bu yüzden kısa zaman içinde ASELSAN’ı kurdu. Kısacası hızlı ve yaygın kalkınma şart” dedi. 

‘BORÇLANMAYA VE BATI’NIN ÇIKARLARINA GÖRE DAVRANMAYA DEVAM EDEMEYİZ’

“Türkiye’ye şahsiyetli dış politika şart” vurgusu yapan Sevim “Erbakan Hoca’nın ‘Bana ne Amerika’dan’ çıkışı çok şeyi anlatıyor. Çok partili dönemde Türkiye Başbakanı olup Amerika’ya gitmeyen tek isim Erbakan’dır. Buna rağmen Erbakan Hoca iktidara geldiğinde kendisini ilk ziyaret eden Amerikan Büyükelçisi olmuştu. Amerikan elçisi, Erbakan Hoca’ya o dönem ‘Biz sizin iktidara gelmenizden rahatsızız ama İslam ülkeleriyle münasebetinizi ve İran’la ticaretinizi azaltırsanız birlikte çalışabiliriz’ demiş. Elbette Hoca bunları asla kabul etmezdi, etmedi de. Hoca tam tersine, İran’la ticaret hacmini artırdı, İslam ülkelerini gezdi ve D-8’i kurdu. Bu açık bir meydan okumaydı. New York’ta Erbakan Hoca’yla ilgili alınan kararlar uygulandı. O dönem Erbakan Hoca ülkenin menfaatine, onlarınsa zararına olan şeyleri yaptı. Bugünse borçlandırılmış, aç bırakılmış, dinimizden uzaklaştırılmış vaziyetteyiz. Dünyayı yöneten güçlerin ve Batı’nın çıkarına olacak şekilde yaşıyoruz. Devlet şu an 2050’lerin tahvillerini satıyor. Bizim çocuklarımız borçlanıyor. Para var, her şey var ama israf ve yolsuzluktan kaybediyoruz” diye ekledi. 

Yorum yaz