İmamoğlu, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Ekim Ayı Meclis Toplantısı”na katıldı. “Marka Şehir İstanbul’un Kalkınma ve Gelecek Vizyonunda Sanayimizin Yeri ve Önemi” başlıklı toplantıda ilk konuşmayı İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. Bahçıvan’ın ardından kürsüye gelen İmamoğlu, “İBB’nin şirketleri, kurum ve kuruluşları, hesap veren kurumlar olmak zorunda olduğunu, denetlenebilir mekanizmalara dönüşmesi gerektiğini biliyoruz. Bu konuda adımlarımızı attık. Şeffaflık ilkesinin mutlak ve mutlak bütün iştiraklerimize ve belediye kurumumuza yerleştireceğiz. Herkes bilecek ki İBB, sizlere aittir, 16 milyon insana aittir. Bu anlamda güvenilir kurumlara denetim mekanizmasını oluşturacağımızı, uluslararası deneyime sahip kurumlarla yol alacağımızı da sizlere duyurmak istiyorum” dedi.
'İNSANLARIN GERİ DÖNÜŞLERİNİ ANLATAMAM'
“Bir başka sosyal projemizi de yaklaşık 10 gün önce hayata geçirdik” diyen İmamoğlu, “Ayda 100 bin çocuğa süt dağıttığımız bu kentte, insanların bize geri dönüşlerini, ifadelerini tarif edemem. Bu aynı zamanda başka üreticilerden elde edeceğimiz bu sistemin, başka gıda oluşumlarına bir model oluşturacağının ben şimdiden görüyorum ve bizi ve bu şehri çok huzurlu, çok daha vicdanlı bir kent haline dönüştüreceğinden de hiç şüphem yok” ifadelerini kullandı.
“Deprem meselesi, bana göre bu kentin en önemli meselesidir” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
İstanbul’un kurumları, kuruluşları ve paydaşlarıyla rahatlıkla yönetileceğini kaydeden İmamoğlu, “Kurumlarıımız içinde bu ülkeyi yönetecek onlarca kadro çıkar. Seçilmiş insanların birtakım kurumlara, kişilere, müdahale değil, yardımcı olma ve bir arada üretebilme, demokrasiyi güçlendirme çabasını göstermek zorunda olduğunu belirtmek isterim. Türkiye’de, şehirlerde yaşayan insanların oranı yüzde 80’i aşmış durumda. Ne yazık ki kırsalda insan kalmamış. Dolayısıyla birçok çözümü şehirlerde üreteceğiz. Bunun tek yolu var: Yerel yönetimi güçlendirmek. Biz, bu şehrin kararlarının alınmasında, bu şehrin aktörlerinin etkili olmasını istiyoruz. Geceden sabaha bu şehre bir plan yönlendirmesi… Bir bakıyorsunuz İBB önüne bir bina dikiliyor. Bu mümkün mü? Mümkün. Niye? İBB’den habersiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin 4 kurumu, İstanbul’un herhangi bir noktasında imar planı yapabilir, hatta bir binaya ruhsat bile verebilir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Buna son vermek zorundayız. Böyle bir şey olamaz. Kimse buna rıza gelmez. Düşünsenize; Ankara’daki bir bürokrat, oturacak, bazen siyasi, bazen kişisel bir egoyla, bazen mesleki bir egoyla İstanbul’un herhangi bir noktasıyla ilgili karar verecek. Ben, şehrin, sanayi ve üretimle entegre, sanayiyle bir arada üreten ama aynı zamanda yaşayan, çevreci ve duyarlı bir üretim mekanizmasının kurulmasından yana olan birisiyim” şeklinde konuştu.
'İSTANBUL’UN 1/100.000’LİK PLANI BİR OFİSTE ÇALIŞILIYOR'
'BU ÜLKENİN PARASI KOLAY KAZANILMIYOR'
“İstanbul’un muhtelif noktalarında 100’e yakın durmuş, ihalesi yapılmış ama hiç başlanmamış projeleri teslim aldık. Bunların hepsine bir çözüm buluruz. Bu projeleri harekete geçirmek, hızlandırmak ve bu konuda yeni finansal düzenlemelerle bu projeleri bitirmek durumundayız. Ne yazık ki bir kısmı gereksiz ve anlamsız, bir kısmı da zamansız yapılan projeler. Böyle de bir sıkıntı var. Bu ülkenin parası kolay kazanılmıyor. Hiçbir iş insanı, 2 bin 300 metrede 7 kat kapalı otopark yapmaz. Ben, 1,5 milyar liralık bir projenin, yapılmama kararını veren teknik adamlarıma teşekkür ettim. Evet, yakında açıklayacağız, sizi de davet edeceğiz, belki de ülke literatürüne ilk defa girecek; ilk defa bu şehirde, bu ülkede ‘Temel Atmama Töreni’ yapacağım. Temel atmama töreni. Kalemlerini tek tek anlatacağım size. Üzülüyorum. Tasarrufla, israfı engelleyerek, bu şehrin gerçek ihtiyaçlarını karşılayarak, çok güzel şeyler yapılacağını bu kente ispat edeceğiz.”