‘Suriye ve Türk orduları arasında sorun çıkma ihtimali çok düşük’

ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Başlangıç Noktası programında Suriye’de yaşanan son gelişmeleri ve Suriye ordusunun kuzeye doğru yaptığı yürüyüşü değerlendirdi. Orhan, ordunun bu hareketleri daha önce de yaptığını söylerken Türk ordusu ile iki ordu arasında sürtüşme yaşanması ihtimalini çok düşük bulduğunu dile getirdi.
Sitede oku

Suriye’nin kuzeyinde Türk ordusunun ilerlemesi tüm hızıyla sürerken Suriye ordusu da harekete geçerek kuzeye doğru yürüyüşe geçti. Bu ilerleme bir kesim tarafından iki ordunun bir noktada karşılaşacağı korkusunun ortaya çıkmasına neden oldu. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Başlangıç Noktası programında Suriye Ordusu’nun bu ilerlemesini değerlendirirken Suriye ve Türk ordularının karşı karşıya bir çatışma için gelme ihtimalinin oldukça düşük olduğunu dile getirdi. Orhan, iki ordunun karşı karşıya gelme ihtimali olan bölgeyi Menbiç olarak tanımlarken kimsenin Pandora’nın kutusunu açmayacağını düşündüğünü söyledi:

‘SURİYE ORDUSU DAHA ÖNCE DE KARŞIMIZA ÇIKTI’

Rus Dışişleri: Türkiye ve Suriye arasında doğrudan bir çatışma olmamasını umuyoruz, bunun için temaslar sürüyor
“Bu ilerleme ilk örnek olmayacak. Daha Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları sırasında Türkiye ve desteklediği muhaliflerin sınır paylaştığını, karşılıklı saldırılarda bulunulduğunu biliyoruz. Her zaman çatışmalar büyümeden karşılıklı mesaj verme şeklinde gelişti. Burada Rusya’nın varlığı çok kritik. ABD’nin çekilme süreciyle birlikte Suriye’de daha belirleyici bir aktör oldu. Astana sürecinde Türkiye ve Suriye arasında arabulucu bir rol üstlenmiş durumda. Son hareketlenmeler hem Türkiye’nin Suriye’den hem de Suriye’nin Türkiye’den güvensizliğinden kaynaklanıyor. Taraflar birbirinin ilerlememesi için birbirine sınır çekmeye çalışıyor.

ABD’nin çekilmesiyle birlikte güç boşluğu oluştu. Bu iki tarafın da işine geliyor. İki taraf da YPG’den rahatsız. Ama doğan güç boşluğunu kimin dolduracağı sorusunun cevabı önemli. Oluşan rekabet askeri hareketlenmeler neticesinde çatışma riskini doğuruyor. Riskin en çok olduğu yer Menbiç. Rejim bölgeleriyle Türkiye’nin kurmak istediği güvenli bölge arasında bağlantı yok. Ama herkes Menbiç çevresine konuşlanmış durumda ve ikisinden birinin çekilmesi halinde yer kapma mücadelesi yapılabilir. Ama yine de bu noktada Rusya faktörüyle çok büyük geniş çaplı iki devlet arasında çatışmaya dönüşmeden gerginliğin seviyesi düşürülebilir. Böyle bir ortamda kimse Pandora’nın kutusunu açmayı düşünmez tersine bunun aksi için adımlar atacaktır.

‘BATI NE BİZİ NE SURİYE’Yİ TERCİH EDER’

İtalya da kervana katıldı: Türkiye'ye silah satışı yasaklandı
Batı’ya tercihini soracak olursanız ne Suriye’yi ne Türkiye’yi tercih edecektir. Özellikle siyasi çözüm konusunda Şam yönetiminin elinin güçlenmesini istemiyor Batı. Buradaki esas kaygı Kürtler. Kürtler üstünden YPG’nin kurduğu siyasi yapıya siyasi yapı kazandırma beklentileri var bence insani bir beklentileri yok. Bu noktada Türkiye’nin Batı baskısı nedeniyle operasyonlarını sınırlandırması bana düşük ihtimal gözüküyor. Suriye rejiminin de bu baskılar nedeniyle elini güçlü hissedip Türkiye’ye karşı daha rahat hissedeceğini düşünmüyorum. Kim nereye ilerleyecek, çatışmalar nasıl olacak sınırlar nasıl çizilecek gibi konularda kararlar verilecek.

Türkiye ile Suriye arasında Fırat’ın doğusuna ilişkin bir çıkar ortaklığı söz konusu. Suriye’nin siyasal birliği iki ülkenin de hassasiyet gösterdiği prensipler. Ankara ile Şam arasında daha alt düzeyde daha çok güvenlik durumuna ilişkin görüşmeler oldu. Ama hem siyasi seviyeye hem kamuoyu önüne hem de Hulusi Akar gibi çok üst düzeye çıkmasına ihtimal vermiyorum. Astana mekanizması bu ihtiyacı karşılıyor. Bütün kararlar dört ülkenin de istişareleri neticesinde alınıyor. Bu mekanizma yeterli. Rusya ve İran’ın bu konuda Türkiye’ye baskı yaptığı, çözümün adresi Şam’dır dediği biliyor. Eğer senin sorunun PKK ise bu konuda da çözümün adresi Şam diyor Rusya. Rusya belirleyici bir konumda.

Türkiye’nin Şam ile irtibata geçmesi Türkiye’nin muhalifler nezdindeki güvenilirliğini erozyona uğratacaktır, etkisini zayıflatacaktır. İki ülke çok kritik noktalarda ortaklaşa bir bakış açısına sahip. 8-9 yıllık dönemde güvensizlik ortamı söz konusu. İrtibat tamamen kesildi. Tüm bunların yeniden başlaması zaman alır. Devletler bir anda direksiyon kıramazlar. Bunu büyük bir gemi olarak düşünün. Ama bu sürecin başladığını söylemek mümkün. Özellikle siyasi çözüm konusunda ilerleme kaydedilirse Ankara – Şam arasında çok daha yakın bir döneme, Adana mutabakatı temelinde yeni bir ilişki evresine geçmek mümkün. Kritik konu İdlib nasıl çözülecek ve siyasi çözüm nasıl ilerleyecek. Her ilerleme iki taraf arasında güven ilişkisinin kurulmasını sağlayacaktır. Ama zamana ihtiyaç var.”

Yorum yaz