DÜNYA

Anayasa Mahkemesinin Sırrı Süreyya Önder kararının gerekçesi açıklandı

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, bir toplantıdaki açıklamaları nedeniyle "terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan mahkum edilen eski HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in "ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine" ilişkin kararının gerekçesi açıklandı.
Sitede oku

Anayasa Mahkemesi'nden HDP'li Önder için 'ihlal' kararı: Tahliye edilmesi bekleniyor
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesi, internet sitesinden duyuruldu. 

Gerekçede, başvurucunun, 'PKK'nın neden olduğu ve uzun süredir devam eden terör olaylarının sona erdirilmesi amacıyla başlatılan ve "demokratik açılım" olarak adlandırılan süreçte aktif rol üstlendiği, süreçte yer alan HDP heyetinin sözcülüğünü yaptığı' hatırlatıldı.

Bu süreçte başvurucu ve diğer bazı kişilerin, PKK lideri Abdullah Öcalan ile de görüştüğü belirtildi. Ayrıca İmralı Adası'nda yapılan bir görüşmenin ardından 17 Mart 2013'te İstanbul'un Zeytinburnu ilçesinde açık hava toplantısı şeklinde düzenlenen bir Nevruz etkinliğinde de başvurucunun konuşma yaptığı anlatıldı.

Başvuruya konu konuşmanın yapıldığı toplantıdan dört gün sonra '21 Mart 2013'te Öcalan'ın mektubunun Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz etkinliklerinde okunduğu' hatırlatılan gerekçede, 'PKK'nın silah bırakması ve şiddetin sona erdirilmesi amacıyla yürütülen çözüm süreci devam ederken, terör örgütünün 2015 Haziran ayından itibaren şiddeti tırmandırarak çözüm sürecinin devam ettirilmesi çabalarını sonuçsuz bıraktığı' kaydedildi. 

AK Partili Yeneroğlu'ndan Sırrı Süreyya Önder tweeti: Temel hak ihlalleri son bulmalı

Başvurucunun, "güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerini övdüğü, terör örgütünü yücelttiği, çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşıladığı veya şiddete başvurmayı cesaretlendirdiği" şeklinde değerlendirmelerin yapılmadığına işaret edilen gerekçede, özetle şu ifadeler yer aldı:

"Hangi dil ve üslup kullanılırsa kullanılsın başvuruya konu konuşmada nihai olarak o tarihlerde çözüm sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesi ve sona erdirilmesi talebinin baskın olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun konuşmasının bir terör örgütünün siyasi veya sosyal etkinliğini artırmak, sesinin kitlelere duyurulmasını sağlamak, örgütün başa çıkılması imkansız bir güç olduğu ve amacına ulaşabileceği kanaatini toplum üzerinde oluşturmak, halkın örgüte sempatisini artırmak ve giderek aktif desteğini sağlamak amacıyla yapıldığı kabul edilmemiştir. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır".

Yorum yaz