Aile Mahkemesi'nin yolunu tutan T.B., eşinden şüphelendiğini, karısının telefonuna baktığında sürekli olarak fotoğraflardaki adamla görüştüğünü gördüğünü ve çok üzüldüğünü, geceleri uyuyamaz hale geldiğini kaydetti. Davalı eşin son derece kusurlu olduğunu, fiili evlilik birliğinin sürmesinin imkanının kalmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, 50 bin TL maddi, 50 bin TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etti.
Mahkemede savunma yapan N.B. ise kusurun davacı tarafta olduğunu, evlendiği tarihten bu güne kadar iyi bir aile hayatı için elinden geleni yaptığını, ancak davacının kendisine düşen görevleri yerine getirmediğini, eviyle, ailesiyle hiç ilgilenmediğini iddia etti. İşleri bahane ederek devamlı olarak geceleri eve geç geldiğini, geldiğinde de huzursuzluk çıkarttığını, çocuğuna ve eşine manevi baskı uyguladığını, annesinin rahatsızlığı, babasının yaşlı olması nedeniyle anne ve babasın ziyarete gittiğini, annesinin yanında kaldığını, ancak çalışan biri olduğunu ve istediği zaman istediği yere gidecek bir konumda olmadığını, anlattı.
Davacının kıskançlıkları, hakaretleri ve çekilmez baskılarına rağmen kızlarının hatırına ayrılmayı düşünmediğini, çeşitli defalar davacı tarafından darp edildiğini ve bir çok defa da sözlü ve fiziki olarak saldırıda bulunduğunu belirtti. Davacının fotoğraf ve cd ile ilgili iftira attığını, takip edildiğini hissettiğini ve korku içinde yaşadığını, tüm olumsuzluklara rağmen evlilik birliğinin devamı için çaba sarf ettiğini söyledi. Haksız ve yersiz açılan boşanma davasının reddine, müşterek çocuğun velayetinin davalı kendisine verilmesine, müşterek çocuk için aylık 1.000 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etti.
İlk derece mahkemesi N.B.'nin kocasına 15 bin TL maddi, 15 bin TL manevi tazminat cezası verdi.
İSTİNAFA TAŞIDI
YARGITAY: HUKUKA AYKIRI DELİL NİTELİĞİNDE
Kararda; ''Davalı kadına yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan ve dedektif tarafından çekilen fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle kusur belirlemesinde esas alınamayacağı ortadadır. Ancak yapılan yargılama ve toplanan diğer delillerden davalıya ait telefon görüşme dökümlerine göre davalı kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun, ayrıca davacı erkeğin de dedektif tutmak suretiyle kusurlu olduğunun, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının yine de ağır kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına oy birliğiyle karar verildi'' denildi.
Kararı değerlendiren Avukat Fatih Karamercan; ''Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ister özel alanda isterse de kamusal alanda eşin rızası olmaksızın bir başkası ile ilişkisini kanıtlamak için diğer eşin dedektif aracılığıyla kaydının alınması ile elde edilmiş olan delilin kesinlikle hükme esas alınamayacağına hükmetti. Başka bir ifadeyle, kaydı alınan eşin kusuru açısından bir etkisi olmayacağını açıkça ifade etmiştir.” dedi.