Teknoloji sürekli gelişirken yepyeni ihtiyaçlar doğuyor ve meslekler doğuyor. Öyle ki bugün çalışılan mesleklerin büyük bir bölümü insan yaşam beklentisinin 60-65 olduğu zamanlar için tasarlandı. Ancak günümüzde insanlar artık neredeyse 70’li yaşlarının sonuna kadar çalışıyor. Bu yüzden iş yapış şekilleri hatta meslekler de değişime başladı. Ergene Consulting & HGA Türkiye Başkanı Murat Ergene, değişen koşulların iş yaşamında farklılık yaratacağını, bugün anaokuluna gitmekte olan çocukların iş çağına geldiğinde bugün var olmayan mesleklerle karşılaşacaklarını dile getirdi:
“Gelecek 10 yılda bugünkü mesleklerin yüzde 40’nın şekil değiştireceğini söylemek mümkün. Bu yüzde 40’ın, yüzde 20’sinin de yeni meslek dallarına kayacağını öngörüyoruz. Örneğin, geleceği okuyabilmek için nüfusu yaşlı ülkelerde gelişen sektörlere ve mesleklere bakmak gerekir. Türkiye’nin nüfusunda da yaşlı oranı her yıl biraz daha artıyor.
65 yaş üstü pazarında büyük bir büyüme bekleniyor. Bu nüfus, dünya nüfusunun yüzde 23’ine denk geliyor. Bir başka ifade ile 1.7 milyar 65 yaş üstünde nüfus var ve 2050 yılında 2.5 kat artacağı öngörülüyor. Şirketler, bu pazar için sayısız ürünler geliştiriyor. Sağlığa yönelik klinik sayısındaki ciddi artış da, 65 yaş üstü için. Beklenen o ki, yakın gelecekte şirketler bu nüfusa yönelik daha çok giydirilebilir ürünler üretecek. Android sistemle çalışan küçük ekranlı Google gözlükleri veya kalp ritimlerinin yüklendiği kol saatleri gibi. Araştırmalara göre, ABD’de 65 yaş nüfusun yüzde 58’i, Avrupa’da yüzde 41’i teknoloji kullanıyor. Bu nedenle de birçok şirketin giyilebilir teknolojilere yönelik üretime odaklandığı belirtiliyor.
Yaşlanan nüfus, yeni bir sektör ve yeni mesleklerin doğmasına yol açıyor. Beslenme zincirinde yeni meslekler olacağını tahmin ediyoruz. Doğal ürünlere yönelmede büyük bir artış var ve bu trend güçlenerek devam edecek. Doğal ürünler yetiştirme konusunda daha spesifik ihtiyaçlar doğacak, bu yönde yeni iş alanları oluşacak.
Sağlık sektöründe, Büyük Veri (Big Data) ve Yapay Zeka teknolojisinin sağladığı çok önemli bir uygulama olan kişiselleştirilmiş ilaç yeni bir trend başlattı. Klasik tedavi yöntemlerinde, ilaçlar ve tedaviler büyük popülasyonlara ve istatistiki verilere göre düzenlendiğinden, mevcut çabalar semptomların belirlenmesine odaklanmaktaydı. Fakat hasta tıbbi geçmişi, mevcut salgınlar, çevresel belirleyiciler, klinik çalışmalar gibi verilere dayanan bu yeni yaklaşımla, makine öğrenme algoritmaları ve hassas moleküler araçlar; hastalığın mekanizmalarını anlamak ve kişiye özel tedavilerle bireysel problemleri eşleştirebiliyor.
Hatta 2015 yılında ABD Hükümeti tarafından oluşturulan Precision Medicine Initiative Project, kısa vadeli hedeflerini, kanseri daha iyi önleme ve tedavi yöntemleri geliştirmek için kanser genomiklerini genişletmek olarak açıkladı. Bu proje bir yıl içerisinde, bir bilim adamları ağı yaratarak ve bir milyon Amerikalının sağlık ve hastalık konusundaki anlayışlarını genişletmek için bir ulusal kohort (cohort) araştırması başlatarak, kapsamlı bir bilimsel bilgi tabanı oluşturma çalışmasına gidildi.
Tüm dünyada omnichannel, yani müşteriye çok kanaldan ulaşma trendi yükseliyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de omnichannel, perakende sektörü başta olmak üzere birçok sektörde bir numaralı gündem maddesi. Halen toplam perakende pazarında online işlemlerin oranı Türkiye’de yüzde 2, gelişmiş ülkeler ortalaması yüzde 7.1 ve gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 5.1 büyüklüğünde. İngiltere’de perakende şirketlerinin internet satışlarından elde ettiği gelirlerin toplam ciro içindeki payı yüzde 15’e ulaşmış durumda. Türkiye’de bu oran henüz yüzde 3 ile sınırlı durumda olsa da, önümüzdeki dönemde yüzde 15-20 seviyelerine yükselmesi bekleniyor. Bu rakamlar, e-ticaret pazarının Türkiye’de hızlı büyümeye devam ettiğini ve gelişme potansiyelinin hala çok yüksek olduğunu gösteriyor. Yeni iş kolları ve uzmanlıklar ile sektör, yeni istihdam alanları yaratıyor.
‘CEO’LAR DA GENÇLEŞİYOR’
Dijitale uyum sağlamakta güçlük çeken şirketler, genç tüketicinin, yani Y ve Z kuşaklarının nabzını tutabilmek için artık onların üye olduğu gölge yönetim kurulları oluşturuyor. Böylece 50-60 yaşlar civarındaki CEO’lar, ilhamlarını gençlerden alıyorlar. Yeni jenerasyonu daha iyi anlamaları, sektörlerine daha doğru ürün ve hizmet sunabilmeleri için maksimum 25 yaşındaki gençlerden oluşan Gölge Yönetim Kurulu, şirket üst yönetimleri tarafından danışılan ve görüşlerinden yararlanılan bir komite fonksiyonunda çalışıyor. Genelde 5-6 kişiden ve çeşitli üniversitelerden seçiliyorlar. Kurul üyeleri; şirket kadrosundaki genç çalışanlardan veya üniversite kulüp başkanları gibi, şirket dışındaki kurumlardan da seçilebiliyor. Artık dijitize olan ve çok sayıda satış-pazarlama kanalını doğru yönetebilen yöneticilere ihtiyaç artıyor. Enformasyon teknolojisi ile müşteriyi daha fazla tanıyan yöneticiler talep görüyor. Her noktada müşteriye dokunan, müşteri eğilimlerini doğru okuyan ve buna uygun aksiyon alan yöneticiler, iş dünyasının yıldızları olmaya aday.”