Sputnik’e konuşan Hugo Chavez Latin Amerika Kültür Merkezi Genel Direktörü Yegor Lidovskoy, seçilmiş devlet başkanı Maduro’ya çok ciddi baskı yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin desteğinin Venezüella için son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, "ABD yaptırımlarının en kötü tarafı, getirilen somut sınırlamalarla değil, başka ülkelerin Washington’un baskısına uğramamak için Venezüella ile anlaşmalar yapmaktan kaçınmasıyla ilgilidir. Türkiye ise yaptırım politikası ve ABD’den gelen talimatlara uymamakta kararlı, kendi çıkarlarını gözetleyerek ulusal politikasını izliyor. Türkiye gibi bağımsız şekilde davranan ülkelerle ne kadar güçlü işbirliği olursa Venezüella ve başkan Maduro için o kadar iyi olur" ifadelerini kullandı.
'TRUMP'IN KARARI, VENEZÜELLA'YI ABLUKANIN EŞİĞİNE GETİRDİ'
Uzman, ABD Başkanı Trump’ın Venezüella hükümetine yaptırım uygulanmasına yönelik son emrinin ülkeyi tam bir ablukanın eşiğine getirdiğini savunarak şöyle devam etti:
"Venezüella’ya yönelik yaptırımlar daha Hugo Chavez döneminde uygulanmaya başlansaveo zaman darbe girişimlerine kalkışılsa da ta günümüzdeyaptırımbaskısı tam anlamda ablukaya dönüşmüş durumda. Şu an itibariyle ABD her türlü yöntemlere başvurarak dünya ülkelerine Venezüella ile ticari ilişkilerine son vermeleri için baskı uyguluyor. Gelişmiş ulusal stratejisi olmayan ülkelerin çoğu doların gücünü göz önünde bulundurarak ABD ile işbirliğine gidip Venezüella ile ilişkileri sonlandırıyor. Venezüella’nın ekonomisinde yaşanan krizin yüzde 95’i bu baskıdan kaynaklı. Chavez döneminde yaptırımlar o kadar geniş kapsamlı olmadığı için ülkenin ekonomisi büyüyordu."
'VENEZÜELLA, TÜRKİYE, ÇİN VE RUSYA'NIN DESTEĞİYLE KRİZİN ÜSTESİNDEN GELECEK'
Bununla birlikte Venezüella’nın çaresiz olduğu görüşüne katılmayan Rus uzman, ülkenin önde gelen dünya aktörlerinin desteğiyle krizin üstesinden geleceğini savunarak, "Önümüzde tarihinde benzer sorunlarla karşı karşıya kalmış ama ayakta durmayı başarmış olan Küba örneği var. Chavez önceki dönemden beri Venezüella’nın ekonomisinin tamamen ABD ile ticarete bağımlı şekilde geliştiğini unutmamak lazım. Şimdiki gelinen noktada Venezüella’nın ilişkileri çeşitlendirmesi, Türkiye, Çin ve Rusya ile ekonomik bağlarını daha da güçlendirmesi ülkeyi krizden kurtarıp kalkınması için yeni ivme kazandırabilir" yorumunu dile getirdi.
Lidovskoy’un sözlerine göre, ne kadar çok ülke ABD’nin sınırlamalarından korkmadan ekonomik, siyasi, kültürel ilişkileri sürdürmeye devam ederse dünya bu yaptırımların etkisinden o kadar hızlı şekilde kurtulmuş olacak. Uzman, "Rusya, Türkiye ve Çin, yaptırım gücünün aslında gerçeğe değil baskıya dayanan hayal ürünü olduğunu ve ülkelerin bunu dikkate almadan kendi bağımsız ekonomisini geliştirebildiğini dünyaya göstermiş oldu. İşte Amerika’nın rahatsız olduğu şey tam da budur. Zira ABD’nin gücü silaha değil, finansal diktatörlüğe dayanmaktadır" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN MADURO'YA VERDİĞİ DESTEK, TRUMP'IN HEGEMONYASINA KARŞI ATILMIŞ ADIM'
Öte yandan, siyaset uzmanı Ferhat İbragimov, konuyla ilgili Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, "Venezüella’daki olaylar, üç yıl önce Türkiye’de yaşanan darbe girişimiyle benzerlikler gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından Amerikalıların ülkenin meşru seçilmiş devlet başkanını devirme girişimi aslında bu ülkenin iç işlerine doğrudan müdahaleden başka bir şey değil" ifadelerini kullandı.
İbragimov, son dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinde gerginlik yaşandığının altını çizerek şöyle devam etti:
"Türkiye’nin Maduro’ya verdiği destek bir bakımdan ABD’nin ve Trump’ın şahsi hegemonyasına karşı atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Şu an itibariyle Türkiye’de Amerika karşıtlığı sadece Erdoğan yanlıları arasında değil, muhalif çevrelerde de çok yaygın."
'ORTADOĞU'DA ETKİSİ ZAYIFLAYAN ABD, VENEZÜELLA'DA SONUNA KADAR DİRENECEK'
Ortadoğu’daki durumu artık eskisi gibi kontrol altından tutamayan ABD’nin Venezüella’daki etkisini sonuna kadar korumaya çalışacağı yorumunu dile getiren uzman, "ABD’nin Suriye ve başka Ortadoğu ülkelerindeki varlığı gittikçe azalıyor. Kuzey Kore’de de hedeflerine ulaşamadılar. Bu bakımdan bir tek Venezüella kaldı, ABD burada da imajını kaybetmek istemiyor. Trump, mal varlıklarını dondurma yöntemini Rusya ve İran’a karşı da kullanıyor. ABD, önde gelen dünya aktörleri, NATO müttefiklerinin de bunu örnek almasını istiyor. Bununla birlikte Caracas’a dışarıdan eşi benzeri görülmemiş baskı yapılıyor. Bu baskı olmasaydı Maduro hükümetinin reformları çoktan etkisini gösterecekti" ifadelerini kullandı.
Vladimir Putin’in yanısıra Maduro’nun 15 Temmuz darbe girişiminde Erdoğan’a desteğini bildiren ilk liderlerden biri olduğunu hatırlatan İbragimov, "2017-2018 yıllarını kapsayan dönemde Maduro iki kez Türkiye ziyaretini gerçekleştirdi. Her iki ziyaret sırasında Venezüella lideri Türk iş çevrelerinin Venezüella’da aktif şekilde faaliyet göstermesi konusunu masaya yatırdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2018 yılının ilk 10 aylık döneminde Türkiye ile Venezüella arasındaki ticaret hacmi 1 milyar doları aştı. İkili ticari ilişkilerin de hızlıca gelişmesi gözleniyor" bilgisini verdi.