Irak Ulaştırma Bakanı Abdullah Laibi’nin, ülkesinin demiryoluyla Türkiye'ye bağlanmasının planlandığını duyurması Irak’ı Türkiye’ye bağlayan bir demiryolunun olası bölgesel etkilerini gündeme getirdi. Söz konusu demiryolu projesinin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini, tamamlandığı takdirde hem Ankara-Bağdat hattında hem de bölgede neleri değiştirme potansiyeli olduğunu Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Sputnik’e anlattı.
‘HABUR’A ALTERNATİF SINIR KAPISI VE TİCARETİ ARTIRACAK ÇÖZÜMLER GÜNDEMDE’
Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandum sürecinin ardından hızla geliştiğine işaret eden Orhan “O dönemden bu yana, her iki taraf da ticaret hacmini artırma, enerji konusunda daha yakın işbirliği yapmada çok istekli. Türkiye’nin ihracatı açısından Irak önemli bir pazar. Bunun ötesinde Irak, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapıların biri. Irak’ın yeniden inşa sürecinde de Türkiye önemli bir pay sahibi olmak istiyor. Son dönemde de Türk şirketlerinin Irak’ta giderek artan yatırımlarına sahne oluyor. Bu ilişkinin bir boyutunu ve ticari ilişkileri daha da geliştirmek açısından Ovaköy’de, Habur’a alternatif bir ikinci sınır kapısının açılması da gündemde. Demiryolu projesi de tam bu bağlamda her iki ülke tarafından desteklenen ve yapılması konusunda mutabık kalınmış bir proje” değerlendirmesinde bulundu.
‘BU DEMİRYOLU BAE’NİN LİMANLARININ ÖNEMİNE BÜYÜK DARBE VURUR’
Irak’ın Türkiye’ye demir yollarıyla bağlanması halinde Basra Körfezi bölgenin en işlek limanı haline geleceğine işaret eden Orhan “Buradaki esas amaç sadece Türkiye ve Irak arasında bir demiryolu inşa etmek değil; Basra Limanı’nı o bölgenin en işlek en önemli limanı haline getirmek. Zira bu proje hayata geçerse, Asya’dan veya dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen ürünler, Basra Körfezi üzerinden Türkiye’ye, Türkiye’den de Avrupa’ya ulaşır. Bu tablo, Süveyş Kanalı’nın önemini azaltıp, BAE’nin limanlarına da önemli bir darbe vuracaktır” diye konuştu.
‘ABD HEM BÖLGESEL İŞBİRLİĞİNE HEM DE ÇİN’İN MALLARINI UCUZA AVRUPA’YA ULAŞTIRMASINA KARŞI ÇIKACAKTIR’
Projenin hayata geçmesinin önünde zorluklar bulunduğuna da işaret eden Orhan “Öncelikle İran bu projenin Basra’dan değil, kendi topraklarından başlamasını istiyor. ABD, zaten hem Türk-Amerikan ilişkilerinin kötü gittiği bir dönemde böyle bir bölgesel işbirliğine karşı çıkacaktır, hem de bu limanın Çin’in mallarını daha ucuza Avrupa’ya, Batı’ya ulaştırmasının önünü açma potansiyelinden de son derece büyük rahatsızlık duyacaktır” ifadelerini kullandı.
‘OVAKÖY SINIR KAPISI AÇILIRSA, IKBY BYPASS EDİLECEK’
Orhan “Amerika’nın ne olursa olsun, Irak siyaseti üzerinde etkisi devam ediyor. Örneğin, Ovaköy Sınır Kapısı’nın açılmaması konusunda da ABD’nin olumsuz bir rol oynadığı görülüyor. Buradaki temel kaygılardan biri de Ovaköy sayesinde, Ankara ile Bağdat arasında doğrudan coğrafi bağlantının kurulması. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bypass edilerek Ankara-Bağdat’ın daha yakın ticari ilişkinin geliştirilebilecek olması. Bir ikincisi tabii, Irak Kürt Bölgesi’yle Suriye’de Amerikan nüfuzu altındaki YPG bölgeleri arasında coğrafi bağlantının kopacak olması. Bu nedenlerle Amerika, Ovaköy Sınır Kapısı’nın açılması konusunda da bir karşı duruş, direnç sergiliyor” dedi ve ekledi:
‘DEMİRYOLUNUN İNŞASI IRAK-TÜRKİYE ARASINDA SADECE TİCARETTE DEĞİL, GÜVENLİKTE DE İŞBİRLİĞİNİ ARTIRIR’
“Sonuçta, bir ticari hat ile iki ülke birbirine bağlandığı zaman, ekonomik anlamda bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi oluşuyor ve bu hattın geçtiği rotalar, bölgeler, yerleşimlerin güvenliği iki ülkenin ortak çıkarına dönüşüyor. Dolayısıyla Irak’ın güvenliğinde ortaya çıkacak bir sorun Türkiye’nin bir güvenlik meselesi haline dönüşüyor. Tersi, aynı şekilde Türkiye için de geçerli. Dolayısıyla bu durum iki ülkeyi güvenlik alanında da daha yakın işbirliğine doğal olarak itecektir.”