Fiber bağlantı, internetin olmazsa olmazı. Hızlı ve güçlü internet için fiber bir seçenek olmaktan çıktı. Evlere gelen karasal internet de olsa, cep telefonlarındaki hızlı bağlantı da olsa fibere ihtiyaç duyuluyor. Ancak bu konuda Türkiye’de işler iyiye gitmiyor. Hem olmamız gereken yerden çok gerideyiz hem de yeni bağlantı kurulması için gerekli izinler alınamıyor.
TELKODER Genel Sekreteri Rıdvan Uğurlu, Yeni Şeyler Rehberi programında bu bağlantının şirketlerin bir araya gelerek yapacakları ortak yatırımla hayata geçirilmesi durumunda 20 milyar dolara yakın tasarruf elde edilebileceğini dile getirdi:
“Türkiye fibere mecbur. İnternetin olmazsa olmazı haline geldi. Televizyonu, oyunları internetten kullanıyoruz. İnternet kullanıcılarında hız ihtiyacı artmaya başladı. Şu anda bu hızı taşıyabilecek tek kaynak fiber. Hem mobil internet kullanıcıları hem de sabit kullanıcıların ihtiyacı var fibere. Bu şebekenin hızla yayılması lazım.
BTK’nın verilerine göre verilen uzunluk kıl uzunluğudur, güzergah uzunluğu değildir. Biz fiberin önemini vurgulamaya çalışıyoruz. Biz BTK raporundan kişi başına düşen fiberi çıkarmaya çalıştık. Biz İsveç örneğini aldık. Burada gelişmiş bir fiber sistemi var. Orayla kıyasladığımızda kişi başına düşen fiberin 770 metre olduğunu gördük. Bunun Türkiye karşılığı İstanbul Ankara ve İzmir’de 3, 4 ve 5 metre çıkıyor. En büyük oran Antalya, orada da 6 metre. Biz kedimizi dünya ile kıyasladığımızda çok geri çıkıyoruz. Bu alanda yatırım yapmak isteyen işletmecilerin önünü açmalıyız. Bunun hem ticari hem de kalkınmayla alakalı bir yönü var.
Bizim ülkemizde buna yatırım yapmak isteyen işletmeciler var. Cebinde parası var ihtiyaç var ama yapılamıyor. Belediyeler buru bir gelir kapısı olarak görüyorlar. Bunu çözmesi gereken resmi kurumlarımız var BTK ve bakanlıklar gibi. Bu iki kurumun bu engelleri kaldırması lazım, ülke stratejisi oluşturması lazım. Çeşitli çabalar oldu ama bir sonuç elde edilmiş değil. Ülkemizdeki artış hızımız yıllık yüzde 10 civarında. Bu hız yeterli değil. Bunun sebebi cep telefonu için de lazım olması. 5G diyoruz orada toplanacak bilgilerin bir yerden bir yere gitmesi için bazların fiberle birbirine bağlanması lazım. 5G’ye geçince sanki dünya güllük gülistanlık olacak sanılıyor ama fiber olmazsa orada beklediğimiz hızları bulamayız.
‘SİYASİ SAHİPLENME OLMADI’
Biz bütün ülkedeki işletmecileri bir araya topladık ve fiber konusunu çözelim dedik. Ortak bir şirket olsun herkes belli bir paya sahip olsun devlet de bize kolaylık sağlasın dedik. Ancak sonra bu çözüm yürümedi. Türkiye’de en yüksek kapasiteye sahip şirket Türk Telekom. Onlar bu şirketin içinde yer almadı. Sonra onların da olduğu farklı bir altyapı kiralama yöntemiyle bu iş çözülmeye çalışıldı. Bu çabalar sonucunda geçen sene bir iş birliği protokolü imzalandı. Sonra olaylar hızlı gelişti, bakanlıklar değişti seçimler oldu sistem değişti. Bunun bir siyasi sahiplenmesi olmadı bu yüzden de geri adımlar atıldı. Şirketler birlikte çalışmak ister ama Türk Telekom ben yokum derse bu iş yürümez. Çünkü altyapıdaki gözlerin kullanılması önemli. Türk Telekom ben bunları kullandırtmam derse iş yürümez. Bizim sıfırdan fiber döşeme yaparsak 24 milyar dolara bitiyor. Eğer paylaşımlı olarak bunu yapacak olursak 4 milyar dolara bitiyor. Önemli tasarruf olduğu yerde Türk Telekom’un altyapısını açması gerekiyor. Ama yapılan çıkışlar uzun süreli olmadı. Şu anda işletmeciler istedikleri miktarda yatırım yapamaz durumdalar.
Ülke stratejisiyle ilgili bunu sahiplenmek. Tüm işletmecileri bir masa etrafına toplayabiliriz. Ama neticede kamunun bu işin nasıl yapılacağına dair yol göstermesi gerekiyor böyle bir eksiklik var. Diğer ülkelerden geri kalıyoruz. Yeni bir siyasi düzen oldu, cumhurbaşkanlığı sistemi geldi. Bununla birlikte hiç var olmayan farklı organlar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı dijital ofisi, yatırım ofisi, girişimcilik kurulu gibi… Geçenlerde dijital ofis tarafından bir genelge yayınlandı. Ülkenin verisi ülkede kalmalı kritik veriler dışarı çıkmamalı, internet değişim noktası kurulmalı ve bundan da tüm işletmeciler yükümlüdür dendi. Bu umut verici, inşallah sonunu görürüz.”