YENİ ŞEYLER REHBERİ

Füsun Nebil: Türk yazılımına pozitif ayrımcılık yapılmalı

Gazeteci Füsun Nebil, Yeni Şeyler Rehberi programında Dijital Dönüşüm Ofisi’nin hazırladığı genelgeyi ve getirilerini anlattı. Nebil, genelgenin yazılımla ilgili bölümlerine vurgu yaparken Türk yazılımına pozitif ayrımcılık getirilmesi gerekliliğini vurguladı.
Sitede oku

Yeni Şafak: Yerli yazılıma geçiyoruz
Türkiye’de bilgi güvenliği konusu her zaman istendiği kadar iyi yönetilemiyor. Konunun özellikle kamuda tüm kesimler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından bir genelge hazırlandı. Bu genelgede kullanılacak yazılımlardan güvenlik adına atılması gereken adımlara kadar birçok konu vurgulandı. Gazeteci Füsun Nebil, Yeni Şeyler Rehberi programında bu genelgeyi değerlendirdi:

‘BU ÇALIŞMA DAHA ÖNCEDEN YAPILMALIYDI’

“Dijital Dönüşüm Ofisi bir genelge hazırladı. Bu genelgeyi kutluyoruz. Ama gecikmiş bir genelge. Burada ofisin değil hükümetlerin geciktiğini söylüyorum. 1990’lardan 2000’lere kadar gelişmeler oldu. 2000 sonrası mutlaka yayınlanması gereken bir siber güvenlik noktaları bu genelgede yer alıyor. Bu saatten sonra nasıl uygulayacaklar çok merak ediyorum. Bütün yatırımları dönüştürecekler mi elden mi geçirecekler, bunu görmek lazım. Yazılımlardaki arka kapılara karşı firmalardan taahhütname alınacak deniyor. Bunlar ortaya çıktıkça donanım firmaları çok şaşırıp soruşturma açıyor. Ben bu soruşturmaların herhangi birinin bir sonuca vardığını görmedim şimdiye kadar. Hepsi de büyük büyük, kamu ihalelerinde tercih edilen firmalar.

Donanım yazılımları kadar önemli bir konu da hem donanım yazılımlarında hem programlarında kapalı kaynak kullanılması. Alman hükümeti kapalı. Kaynakları kamu kurumlarından uzaklaştırdı 2005’lerde. Bütün yerli yazılım ve donanım taraflarında pozitif ayrımcılık yapılmalı. Dünya tuhaf bir yere gidiyor kamudaki siber güvenlik çok önemli bir yere gelecek. Bir takım platformları Microsoft’tan alıp üstüne yazılım geliştirenler de var. Ben bunlardan bahsetmiyorum, olması gerekenler tamamen yerli olanlar bence. Ama komik taraflar da var: PTT Messenger gibi yüzde 100 yerli ve milli denen ama yurt dışından alınmış olan algıya yönelik çalışmalar da var.

2012’de başlayan siber güvenlik çalışmaları çerçevesinde USOM kuruldu. Ulusal siber olaylara müdahale timi olarak kuruldu. SOME de kurumsal şirketlerdeki siber olaylara müdahale için kuruldu. Bunlar bilgi alışverişi yapma dışında bir şey yapmıyor. Bunların da geliştirilmesi lazım. Bir test merkezi kurulmalı mesela. Bu tecrübe zaman içinde gelişir. Türkiye’de çok zeki insanlar olduğunu biliyoruz. Bulut konusunda Azur ve Amazon ön planda. IBM Red Hat alımını yaptı. Böylece önümüzdeki dönem bulut konusunda söz sahibi olacak. Türkiye’de yerli veri merkezi seçeceksiniz ama yerli merkezlerinin sunucuları hep bunlar. Yine bu sunucuları alıyorsunuz. Bunlar ve ucundaki network araçlarının içinde ne olduğunu bilemiyorsunuz. Yerli alanlarda saklayalım kişisel bilgilerimiz yurt dışına çıkmasın.

Ders kitapları, milli yazılım 'intihal.net' ile incelenecek
‘BAZ İSTASYONLARI GÜVENLİK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

3G’de bağıra bağıra yüzde 30 yerli şartı getirdik dendi. Burada ne kadar gerçekleşti? Binde 5. O da teknoloji değil baz istasyonunun aküsü ve parçaları. Operatörler bunların yerlisi yok mecburen yapancı alacağız dedi ve kabul gördü. 4G’de yüzde 45’e çıkarıldı yerli bazlar. Bu sefer bir ürünümüz var elimizde ULAK. Her türlü ifade yabancı firmaların temsilcilerinden ulaştı: Güldürmeyin bizi bir tarafta bu kadar senelik firma var bir tarafta iki günlük firma hangisi yapabilir dendi. İki farklı baz istasyonunun birbiriyle haberleşmesi için gerekli olan patentler var. Dünya ticaret mahkemesi bunların mecburen verilmesini öngörüyor. Bir diğer bahane de hız. BTK raporlarına bakın Türkiye bırakın 4G’yi, 3G hızında değil. Siz hangi 4G hızından bahsediyorsunuz?

ULAK kendi ifadesiyle operatörlerin kendi istediği hızlara ulaştığını söylüyor. Burada başka nedenler olmalı alınmaması için. Haberleşme Teknolojileri Kümesi’nin tuhaf gelişmesine bakıyorum. HTK Ostim tarafından kuruldu, içinde 135 irili ufaklı firma var. Bunların içinden 16 tanesi uçtan uca milli ağ yaptı. Bu projede radyolink dahil pik çok şey gerçekleşeceğini söylediler. TÜBİTAK’tan 200 milyon liralık destek aldılar.

5G niye farklı? Otonom araçlar networkten alınan verilerle hareket edecek. Latency diye adlandırılan rakam önemli. Böyle bir rakam gözükmüyor ortalıkta. 5G bu değil.

ULAK önemli bir ürün. Onların hayata geçirdiği baz istasyonları dünyadaki 4-5 firmadan birisi gibi çalışıyor. ULAK şu anda 4G için çalışıyor ama 5G için de çalıştıklarını biliyorum. Yapılacak yatırım 20-30 milyar dolar aralığında. Bunun yurt dışına verildiğini ya da yerlisinin alındığını düşünün. Yerlisi alındığında ürün geliştirilmiş bir hale geliyor ve yurt dışına da satılabilir. Sadece tasarruf yok ihraca imkanı da var. Burada potansiyel önemli bir şey var siber güvenliğin dışında. Ama kenara atılmış vaziyette. Bir sürü bahaneler uyduruluyor. Şu anda 700 kadar 4G baz istasyonu kurulu. Bildiğim kadarıyla Turkcell de yeni siparişler verdi. Yabancı firmalar finansman olanakları veriyor.

5G Türkiye’ye Tük baz istasyonları hazır değil diye gelmiyor değil. Biz her şeyi zaten gecikmeli aldık. 3G’yi 9 sene gecikmeli aldık, 4G’yi 6 sene gecikmeli aldık. 5G konusunda ULAK’ın daha iyi desteklenmesi lazım. Savunma Müsteşarlığı destek konusunda iyi. BTK’nın hiç desteklemediğini düşünüyorum. Destekleseydi 4G için kurulan HTK’nın 5G’ye geçmemesi gerekirdi. Bir destek eksiği var.”

Yorum yaz