Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç'ın açıklamalarıyla başlayan zam tartışmalarını köşesine taşıdı.
Konuya ilişkin olarak bir diğer YİK üyesi Cemil Çiçek'le konuşan Zeyrek, "Konuşmaya değer Sayın Arınç" başlığıyla yayımlanan yazısında şunları kaydetti:
Ancak bu rakam yeterli görülmediği için zam yapılmış ve yeni rakam 18 bin TL olmuş. Halkın ekonomik kriz, pahalılık, işsizlik altında inim inim inlediği şu günlerde bu detay elbette çok dikkat çekiciydi ve YİK üyeleri ister istemez hedef haline geldi.
Meslektaşım Kübra Par'ın yaptığı söyleşide o eleştirilere yanıt veren YİK üyelerinden Bülent Arınç şöyle diyordu:
‘Bir ücret alacaksak, biz bunu hiç konuşmadık ki. Konuşmaya değer mi? Biz Meclis Başkanlığı yaptık. Meclis Başkanlığı bize araç tahsis etti. 4 koruma verdiler. Hayatımı sürdürüyorum. Emekli maaşımızı alıyoruz, ofisimizde oturuyoruz. Meclis Başkanlığı'nda yerimiz var. Şimdi benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki, birtakım edepsizler yorum yapsınlar.’
İyi ki kurdu bu cümleleri ve o maaşı konuşan, üzerine haber yapıp, yorum yapan biz ‘edepsizlere’ de bir cevap hakkı doğdu. Evet Sayın Arınç, tam da dediğiniz gibi ve dediğiniz nedenlerle maaşınıza yapılan zam konuşulmaya değer.
Birçok insanın çalışırken bile hayal edemediği miktarlardaki emekli maaşınızı alıyorsanız, ofisinizde oturuyorsanız, Meclis Başkanlığı'nda yeriniz varsa bunların üzerine daha ne alacağınızı siz düşünmeseniz de bu ülkenin vergi veren her vatandaşı düşünür ve konuşur. Neticede asgari ücretli işçilerin, sendikaların, emeklilerin, memurların devletle 150 TL'lik zam pazarlığı yaptığı, 20 litre benzinin 150 lira olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Konuşmanızda saydığınız olanaklara ve haklara sahip insanların bir çırpıda yüzde 40 (5 bin TL – asgari ücretin iki buçuk katı) zam alması her durumda haber konusudur ve konuşulur.
Çiçek şöyle konuştu:
‘Bu tür tartışmalar ilk defa çıkmıyor. Benzer dönemlerde, benzer fikirler söylenir. Bazıları iyi niyetle yapar. Bazıları hem nalına hem mıhına vurur. Ancak bazıları tamamen kötü niyetlidir. Arkadaşım, hemşehrim Haşim Kılıç'ın annesinin cenaze törenine katıldım diye ne dedikodu yaptılar. Burada bizlere önemli bir görev ve sorumluluk atfediliyor. İş değil maaş konuşuluyor. Biz zaten zaman zaman bu işi yapıyor, önemli konulardaki görüşlerimizi en üst seviyede iletiyorduk.’
‘Herhangi bir icra yanı yok. Ancak danışmanlıktan da farklı olması gerekiyor, yeterince danışman var zaten. İsmi geçenler siyasetin içinden gelen isimler. Ciddi konularda deneyimlerini aktarır, tavsiyede bulunabilirler. Milli Güvenlik Kurulu'nun sivil bir şekli gibi düşünün.’
Çiçek'e ‘Peki AK Parti'nin geleceğine ilişkin tavsiyelerde de bulunacak mısınız?’ diye sordum. Çok net bir şekilde ‘Hayır’ dedi ve şunları söyledi:
‘Bu kurul devlet işleri için kuruldu. Zaten AK Partili olmayanlar da var. Gündemi büyük ihtimalle genel iç ve dış siyaset olur. Üyelerin hepsi en üst seviyede siyaset yapmış kişiler. İstişare dediğiniz, netice itibarıyla herkesin düşüncelerini, fikirlerini, tekliflerini açık yüreklilikle söyleyebilirlerse olur.’"