Türkiye'de yaklaşık bir yıl tutuklu kaldıktan sonra Şubat 2018'de tahliye edilen gazeteci Deniz Yücel'in başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi (AYM) hem kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının hem de ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti.
Avukat Ok, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı DW Türkçe'den Cengiz Özbek'e değerlendirdi.
"Öncelikle çok gecikmiş bir karar" diyen Ok, şunları söyledi:
"Deniz tutuklandığında bu başvuruyu yapmıştık. İki yıl sonra ve Deniz tahliye olduktan sonra çıktı. Ama her şeye rağmen çok güçlü ögeler barındıran, gazeteciliği koruyan, ifade özgürlüğünü koruyan ve Türkiye'deki tüm tutuklu gazeteciler için emsal niteliğinde tespitler yapan bir içtihat diye bakmak lazım. Özellikle Kürt sorunu, darbe teşebbüsüyle ilgili yorumlar ve devletin resmi görüşleri dışında fikir beyan eden, yazan, çizen, sorgulayan gazetecilerin yaptığı faaliyetlerin, gazetecilik faaliyeti olduğunu, bunun terörle, şiddetle, propagandayla etiketlenemeyeceğinin bir tespiti oldu bu karar. Deniz'in yargılanmasında Kürt sorunuyla ilgili haberler çoğunluktaydı."
'TUTUKLU TÜM GAZETECİLER TAHLİYE OLMALI'
Avukat Ok, "Alt mahkemeler bu karara uyar mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre devletin tüm organları, kurumları, kişileri Anayasa Mahkemesi kararına uymak zorundadır. Bu herkes için bağlayıcıdır. Alt mahkeme için de yerel mahkeme için de cumhurbaşkanı için de parlamenterler için de meclis için de bağlayıcıdır. Eğer Anayasa Mahkemesi'nin kararı uygulanmazsa, bu bir suçtur."
'KARARLA BİRLİKTE DENİZ'İN BERAAT ETMESİ LAZIM'
Ok, Yücel'in savunmasında Türkiye'de tutukluyken işkenceye maruz kaldığını belirtmesiyle ilgili, "İşkenceyle ilgili suç duyurusu yapmıştık. (Savcılık) takipsizlik kararı verdi. İtiraz ettik, üst mahkeme reddetti. Bununla ilgili hukuki süreç devam ediyor şu anda. Bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi'ne de bildirdik. Ancak AYM'nin buna dair bir kararı yok çünkü daha iç hukuk yolları tüketiliyor" dedi.