Öztürk, Türkiye'nin NATO'nun ‘tam üyesi’ olduğunu, bu tür haklara ve icra kabiliyetine sahip bulunduğu başka bir teşkilata üyeliği bulunmadığını vurguladı.
Basat Öztürk, müttefik ülkelerin kendi iç güvenliklerini sağlama yükümlülüğünün asli olarak kendi mesuliyeti ve egemenliklerinde bulunduğunun altını çizdi, ülke topraklarının ötesinden kaynaklanan terörizm dahil tüm tehditlere karşı ise NATO'nun daha fazla neler yapabileceğinin ele alınmakta olduğunu açıkladı.
Bu çerçevede erken uyarı ve gözlem uçaklarıyla (AWACS) devriye uçuşları yapıldığına değinen Öztürk, müttefiklerin Suriye'deki balistik füzelerden kaynaklanan güvenlik sorunlarıyla mücadele etmek üzere, Türkiye'nin hava savunmasını takviye etmek için hava ve füze savunma bataryalarını ülkede konuşlandırdıklarını anımsattı.
'S-400 KONUSU KAPSAMINDAN ÇIKARILDI, ABD'NİN SORUMLULUĞU BÜYÜK'
Öztürk, "S-400 konusu, ABD'deki bazı çevrelerce kendi mecrasından ve bağlamından çıkarılarak daha büyük ikili soruna dönüştürüldü. Bu kapsamda ABD'nin sorumluluğu büyüktür" diye konuştu.
ABD'nin ilk başlarda temel endişesinin askeri teçhizatın birlikte çalışabilirliği olduğunu ifade ettiğini aktaran Öztürk, Türkiye'nin de bu endişeleri gidermek için S-400'lerin NATO sistemlerine entegre edilmeyeceğini ve dolayısıyla bir sorun çıkmayacağını izah ettiğini belirtti.
'TÜRKİYE F-35'LERİN BEKASINI ETKİLEYECEK DURUMDAN KAÇINIR'
Türkiye'nin kendisinin de kullanacağı F-35 uçaklarının bekasını etkileyecek ve zafiyet yaratacak bir durumdan doğal olarak kaçınacağını kaydeden Basat Öztürk, Türkiye'nin bu çerçevede ortak çalışma grubu kurulması önerisinde bulunduğunu, ABD'nin NATO kapsamında çalışma grubuna sıcak bakmadığını ve ikili çalışma grubu tercih ettiğini ancak bunun da henüz hayata geçirilemediğini anlattı.
'NATO DAYANIŞMASI, YAPTIRIM DİLİNİ KULLANMAMAYI GEREKTİRİR'
Öztürk, "Ne NATO Genel Sekreteri ne de herhangi bir müttefik, bir üyenin diğerine yaptırımlar uyguladığı, müttefikler arasındaki ilişkilerin bozulduğu bir ortamı arzu eder. Burada asli sorumluluk ABD'nin üstündedir. ABD'nin, NATO'nun ortak değerlerine uyumlu şekilde dayanışma ve birlik içinde, müttefiklik ruhuna uygun hareket etmesi beklenir. Türkiye ve ABD'nin çok büyük ortak menfaati de var, iki müttefik de birbirini göz ardı edemez" ifadelerini kullandı.
'DOĞU AKDENİZ KONUSU NATO’YA TAŞINMADI'
Öztürk, "Türkiye NATO'ya üye olduğu için 'Doğu Akdeniz' konusu burada zehirleyici bir şekilde ele alınmamaktadır. AB üyesi olmuş olsaydık, onlar da bu konuda böyle bir pozisyon alamazdı. AB, kendi üyeleri arasındaki sorunlarda bir taraf olamaz" dedi.
NATO'nun yapılanmasına ilişkin bazı kararlar alındığını da anımsatan Öztürk, örneğin Baltıklar bölgesindeki müttefiklere takviye yapıldığını ve Karadeniz'de uyarlanmış ileri mevcudiyet bulunduğunu, İttifak'ın burada rutin faaliyetlerini gerçekleştirdiğini kaydetti.
Öztürk, “Karadeniz'in deniz alanında bir çatışma yok, sorun karalarda” değerlendirmesinde bulundu.
NATO TOPLANTISINDA INF ELE ALINACAK
Öztürk, 2 Ağustos itibarıyla Rusya'nın antlaşmayı uygulamaya dönmemesi halinde INF'nin tarihe karışacağına işaret etti, Avrupa güvenlik ve savunmasına ilişkin ilave sıkıntılar çıkmamasının ve yeni bir silahlanma yarışına yol açılmamasının önem taşıdığını söyledi.
NATO karargahının savunma bakanları oturumlarının ardından IŞİD'le mücadele uluslararası koalisyonunun toplantısına da ev sahipliği yapacağını belirten Öztürk, bu çerçevede Suriye ve Irak'taki son gelişmelerin ele alınacağını kaydetti.