Soru üzerine İstanbul'un vereceği kararın Türkiye'nin geleceğinde etkili olacağını belirten Soylu, "Çünkü İstanbul bir burun çevirecek, nereye çevirecek bu burnu, nasıl bir karar verecek? İstanbul kararını yerel seçimler için de verse bunu Türkiye'nin istikrarının aleyhine kullanacaklar pusuda beklemektedir" diye konuştu.
Gezi olaylarında terör örgütleri ile Türkiye'nin iktidarını değiştirmek isteyen güçlü sermaye yapılarının bulunduğunu anlatan Soylu, "Bütün bunların tamamını karşı tarafta görüyoruz. Bir şey daha görüyoruz. Türkiye'nin istikrarını bozabilecek marjinal grupları görüyoruz. İstanbul'un başına böyle bir ekibin geldiğini düşünün. Bu elbet tehlikeli bir şeydir" ifadelerini kullandı.
Soylu, 31 Aralık 2016'dan itibaren İstanbul, Ankara ve İzmir'de tek bir terör olayı yaşanmadığını, Doğu ve Güneydoğu'da da şehirlerde terör olayı yaşanmadığını belirterek, örgütün hem finansal hem insan kaynağı anlamında ciddi sıkıntıya sokulduğunu bildirdi.
Süleyman Soylu, "Şimdi Kandil, İstanbul seçimleri için 'AKP-MHP faşizmine karşı İmamoğlu'nu destekleyeceğiz' diyor. Ondan önce de Sezai Temelli, 'Herhalde bu bizim seçimimizdir, biz de alacaklarımızı alacağız.' diyor. Etrafta da hep şu konuşuluyor, İSPARK ve benzeri bilimum yerler HDP ile anlaşıldı. Bütün bunlar LGBT, terör örgütleri, kusura bakmayın Can Dündar'ın Gezi olaylarındaki twitini hepimiz hatırlıyoruzdur, başka yerlerden copy-paste yaptıklarını, savaş manzaralarını Taksim Meydanı manzaralı olarak yansıttılar. Şimdi bu ekip LGBT dahil olmak üzere İstanbul yönetimine hazırlanıyor. Ben bunu Türkiye için de İstanbul için de bir tehdit olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Örgütün kendine katılım aradığını anlatan Soylu, "Örgütün şöyle bir stratejisi var, yeni stratejisi, 'Biz büyükşehirlerdeki, gizemli mahallelerden artık bundan sonra besleneceğiz.' Gizemli mahalleler dediğimiz büyükşehirlerde özellikle terör örgütünün konuşlanmak istediği mahalleler" dedi.
Geçen yıl örgüte katılan 136 kişinin önemli bölümünün İstanbul'dan gittiği bilgisini veren Soylu, "Bu şu demektir, biz Doğu ve Güneydoğu'ya basıyoruz, orada terör örgütüne hayat hakkı tanımıyoruz ama aynen Doğu ve Güneydoğu'da yaptıklarını İstanbul'da yapmaya çalışan bir anlayış gerçekleştirebilirler. Bunu meşru, legal bir belediye yapılanması içerisinde sağlayabilirler. Bundan da imtina etmezler. Nasıl yapabilirler derseniz. Diyarbakır Belediyesinde yaptılar, Mardin Belediyesinde, Cizre Belediyesinde yaptılar. Bütün kayyum olarak aldığımız belediyelerin tamamında terör örgütüne bu desteklerin tamamını sağladılar. Şimdi de bu terör örgütüne bu desteklerin tamamını sağlama konusunda İstanbul gibi büyük imkanları olan bir şehirde bunu meşru yapılar içerisinde gerçekleştirebilirler" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun "Mahalle, ilçe meclisleri oluşturacağım" dediğini aktaran Soylu, "Ben buna dikkat kesildim. Ne demek istiyor? Zaten ilçe belediye meclisleri var siyasi partilerin katıldığı. 'İlçe meclisleri, mahalle meclisleri oluşturacağım' diyor. Oralarda farklı bir takım yapılar bunların akıllarında söz konusu. Oradan da bir yerlere mesaj veriyor. Bunun terör örgütüne yeni bir kanal açacağı, yani aslında kısa ve öz biçimde Kandil'den Saraçhane'ye bir tünel kazılmaya çalışıldığı apaçık ortadadır" diye konuştu.
Soylu, bir başka soru üzerine 31 Mart'ta sandığa gitmeyenlere yönelik çalışma yaptıklarını, yaklaşık 4,5 puanlık bir kararsız seçmen bulunduğunu, bu kesimin tercihinin seçimi belirleyeceğini söyledi.
Yıldırım-İmamoğlu ortak yayınına da değinen Soylu, şunları kaydetti:
"Siz de gazetecisiniz, yıllardan beri bu işi yapıyorsunuz, bir millet bu tartışmaya kitlenmiş. Bu iş namuslu bir iştir. Düğmeye basıyorsunuz, 'size 3 dakika verdim, size 3 dakika verdim' diyorsunuz da buna hazırlanırken, otelde iş pişirirken diğer adaya niye bunu sormuyorsunuz, niye diğer adayla bunu konuşmuyorsunuz? Görüşme yapma hakkınız olabilir 1 saat onunla konuşursunuz, 1 saat de onunla konuşursunuz. Ama bunu kamuoyuna açık edersiniz. Dersiniz ki 'Ben burayla da konuşuyorum, burayla da konuşuyorum, buraya da gideceğim.' veya 'Onların danışmanlarıyla konuşacağım, ikisinin de.' ama ikisini eşit şekilde ortaya koyarsınız. Benim üzüldüğüm şudur, buradaki haksızlığı, bir barem daha yükseltiyorum, buradaki ahlaksızlığı görüp de bunu korumaya çalışan insanlar, bu doğru bir yaklaşım değil. Her işin bir namusu var. Gazeteciliğin de siyasetin de namusu var. Bu namusu korumak temel felsefedir ve burada millet aldatılmıştır, İstanbul seçmeni aldatılmıştır ve Binali ağabey aldatılmıştır. Bu kadar açık ve net."
"Buna ihtimal veriyor muydunuz?" sorusuna karşılık Soylu, "Ben bu kadar mesleğinin ahlakına uygunsuz davranabileceğini hiç düşünmedim." ifadesini kullandı. Soylu, "Şimdi İsmail Küçükkaya ile kimse programa çıkar mı? Bu saatten sonra kimse çıkmaz. Çünkü güvenilirliğini tamamen yitirdi ve Türkiye'ye yalan söyledi. Türkiye'deki seçmeni aldattı, tüm Türkiye'yi aldattı" dedi.
Yaklaşık 6-7 yıldır bunun Türkiye üzerine bir senaryo olarak uygulanmaya çalışıldığını belirten Soylu, "Bunu hepimiz görüyoruz, zaten yüzde 52'yi veren millet de bunun için verdi. Türkiye'nin terörle mücadele konusunda attığı adımları desteklemek için yüzde 52 oy verdi" dedi.
Vatandaşın bunu yaparak, "senin çizgin doğru" dediğini belirten Soylu, Türkiye'nin geçmiş yıllarda nasıl darbelere gittiği konusunda bilgi verdi.
Terör, anarşi ve ekonomik krizlerin bu süreçlerde etkisine değinen Soylu, bunlardan en önemlisinin ise ekonomik kriz olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin bu tür eylemlerle altının boşaltıldığına dikkati çeken Soylu, "bu durumdan kim istifade ediyor?" sorusunu gündeme getirdi.
"Bu bir haraçtır" diyen Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin bir devalüasyonla karşı karşıya kalması bir haraçtır. Bu haracı almak istiyorlar. 7-8 yıldır kazandığınız haracınızı verin diyorlar. Başka ülkelerden almadılar mı? Orta Doğu ülkelerine çökmediler mi? Şimdi Türkiye'ye de çökmeye çalışıyorlar. Bu kadar açık. S-400'ü bahane ediyor. Gezi'de Tayyip Erdoğan'a, Dolmabahçe saldırısıyla 'koltuğunu alırız, haracını ver.' dediler. 17-25'te de 'seni içeri atarız, haracını ver' dediler. 6-7 Ekim'de millete 'seni bir birine düşürürüz' dediler. 15 Temmuz'da da 'Tayyip Erdoğan seni öldürürüz.' Millete de 'sana öyle bir acı çektiririz ki bu acıyı unutamazsın.' Şimdi bunun tesadüf olduğunu hiç kimse düşünmesin. Şimdi de 'önümüzde 4-4.5 yıl var bunu sana kullandırmayacağım' diyor. 'Sen Afrin'e benden izinsiz girersen, sen S-400 alırsan, sen 2 milyar doların üzerinde savunma sanayinde ihracat yaparsan, benim alanıma girersen ben sana bu hakkı kullandırmam, Avrupa ile kuşatırım, buldozer gibi üzerine gelirim.' Bugüne kadar yaptığı açıklamaların tamamı budur. Bizden haraç istiyor, bildiğiniz haraç. 'Ben yöneteceğim seni' diyor. 'Haraç verdin verdin, vermedin kapına geliyorum' diyor. Türkiye de eski Türkiye değil, ayaklarının üzerinde duruyor, gayret gösteriyor."
"Nasıl destekliyorlar?" sorusuna Soylu, "Burada, o bölgede yapmak istediklerini ve onlarla beraber yapabileceklerini bir kere zihni olarak onların zihnine transfer etmişler" yanıtını verdi.
Soylu, şunları söyledi:
"Hava akademisi, sağlık akademisi, drone, maket uçak, helikopter kullanımı, ağır silah kullanımını, toplam stratejiyi, rejimle olan ilişkilerini, diğer bütün ilişkilerin tamamını bir kurgu içerisinde bunlara anlatıyorlar. Onlar da bunların ekseninde gidiyorlar. Konsolosları, elçileri, konsoloslukta çalışanları, biliyorsunuz bunlara bir dönem engel olmuştuk, şimdi 'bakalım ne yapacaklar' diye baktık, hiç huylu huyundan vazgeçmemiş. Aynı mantığı devam ettiriyor. Eskiden çok tur atarlardı, 15 Temmuz sonrası bu turların tamamını kestik. Şimdi yavaş yavaş sağa sola gitmeye başladılar. Yine aynı huylarını devam ettiriyorlar. Türkiye içerisinde 'Türkiye'ye karşı yeniden bir hamleyi nasıl oluşturabiliriz' anlayışı içerisindeler. Kandil'de söyledikleri başka işler de var, onları konuşuruz."
"Kandil'deki hava nasıl, üst düzeydeki o psikoloji ne durumda?" sorusunu yanıtlayan Soylu, "Çok telaş içerisindeler. Oranın psikolojisi avucumun içerisinde" dedi.
Sözde üst kademenin psikolojilerini aşağıya yansıttıklarını aktaran Soylu, şu bilgileri paylaştı:
"Biz bunu adım adım takip ediyoruz. Aynı zamanda başarısızlıklarını yansıtıyorlar. Örneğin bu kış, 'hiç çıkmayın ve kendinizi öldürtmeyin' dediler. Her şeyin farkındalar. Alternatifler geliştirmeye çalıştırıyorlar. Mesela, Karayılan'ın bir kitabı var 2018 başında çıktı. Türkiye'de çok yayılmadı ama yukardan aşağıya nasıl bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını açık bir şekilde ortaya koyuyorlar ve aşağısı yukarıyı eleştiriyor. Yukarısı aşağıya 'bizim talimatlarımızı yerine getirmiyorsunuz ve onun için ölüyorsunuz' diyor, aşağısı da yukarıya 'o zaman siz gelin bu işleri yapın' diyor. Yeni katılım olmadığı için büyük bir endişe ortaya koyuyorlar. Bir tek moral veren grup var, Amerika. Şu anda onları ayakta tutan, orada Kandil'de varlıklarını devam ettiren Amerika, başka bir şey yok. Bunu özellikle, bilerek ve isteyerek yapıyorlar."
Terörle mücadelede Türkiye tarihinin en büyük koordinasyonu içerisinde olduklarını belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, jandarmanın, polisin, asker ve istihbarat birimlerinin tam bir uyum içerisinde çalıştığını bildirdi.
Hakurk dahil olmak üzere çevrede yapılan tüm operasyonlarda iyi bir istihbarat ağına sahip olduklarını belirten Soylu, Türkiye'nin çok güçlü teknolojik üstünlüğü olduğunu ifade etti.
Geçen günlerde çok önemli bir olayı son anda engelledikleri yönündeki açıklaması sorulan Soylu, söz konusu örgütün IŞİD olduğunu açıkladı.
Siyasi üslubunun sertliği sorulan Soylu, vatandaşlara karşı kesinlikle böyle bir tavrının söz konusu olmadığını vurgularken, "Terör örgütüne karşı sert olmak zorundayım" dedi.
Yaptıkları operasyonlarla terör örgütünün kaçak sigara ve uyuşturu başta olmak üzere para gelirlerine büyük darbe indirdiklerini bildiren Soylu, "Ben Almanya'nın İçişleri Bakanı, Kültür Bakanı değilim. Türkiye'nin İçişleri Bakanıyım. Daha dün DHKP-C'nin gri listesi İstanbul'da yakalandı, yanında aranan birisiyle. Bütün bunların içerisinde nasıl davranmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
HDP'nin üst yönetimine eleştiride bulunan Soylu, "Yukarıdakilerin hepsi Kandil'in emir eridir" ifadelerini kullandı.
Terörle mücadelenin sürdüğünü belirten Soylu "Yıl başından bugüne kadar engellenen terör saldırısı 111. Bu az bir rakam değil. 2017'de bu sayı 670 idi" ifadelerini kullandı.
Yenilenecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde alınan tedbirlere değinen Soylu, "İstanbul seçimleri için çok ciddi tedbirler ve önlemler aldık. Propaganda döneminde çok büyük olaylar olmadı. Hem valiliğimizin yürüttüğü hem de seçim kurulunun bizimle ortaklaşa yürüttüğü bölümde olmadı. 51 bin 800 güvenlik görevlimizi o gün görevlendireceğiz." diye konuştu.
Süleyman Soylu, Suriyelilerle ilgili "oy kullanacaklar" iddiasına ilişkin şunları kaydetti:
"İstanbul'da hiçbir Suriyeli oy kullanamayacak. Türkiye vatandaşı olanlar varsa onlar oylarını kullanacaklar. Hepsi bu kadar. O da neye tekabül ediyor özellikle bakmış değilim. Türkiye'de alınanların sayısı 80 bin civarında. İstanbul'da neye tekabül eder bilmiyorum. Onların da büyük bir bölümü çocuk. Seçmen kitlesi açısından çocuğun bir katkısı olmuyor."
Göç meselesiyle ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini ve bu yıl 120-122 bin kaçak göçmeni yakaladıklarını aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Cebinde ikametgahı olmayan kimseyi görmeyeceğiz. 6 ay içinde bunu sağlayacağız. Arapça tabelalar var. Biz bunu Kilis'te yaptık, Arapça tabelaların yüzde yüzünü kaldırdık. Oradaki usül şudur. Türkçe büyük bir bölüm, altına bir bantla beraber Arapça yazmak istiyorsa yazabilir. Kurallarımız ve standartlarımıza uygun. Gaziantep'te bir bölümünü kaldırdık. Bugün valimizle tekrar konuştum. İyi bir noktası kalktı. Arka sokaklarda olanların tamamı kalmayacak."
İçişleri Bakanı Soylu, 3600 ek gösterge beklentisiyle ilgili şunları söyledi:
"3600 ek göstergeyle ilgili hükümetimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımızın sözüdür ve biz bunu gerçekleştireceğiz. İhtiyaç da var. Bunu da söyleyeyim. Çünkü çalışma maaşlarıyla emekli maaşları arasında fark var. Bu fark yönetilebilir bir fark değildir. Bunu biliyoruz ve sağlayacağız. Bunun oluşturduğu sıkıntılar da söz konusu. Farkındayız ve biliyoruz. Bu sözü Sayın Cumhurbaşkanımız 24 Haziran seçimleri kampanyasında verdi ve biz sözün arkasındayız. Yapabileceğimiz en kısa zamanda bunu gerçekleştireceğiz. Bu bizim sözümüz."
'ZANNEDİYORUM YAKIN BİR DÖNEM İÇİNDE CEZA İNDİRİMİYLE KARŞI KARŞIYA KALINACAK'
Af meselesiyle ilgili Adalet Bakanlığıyla beraber çalıştıklarını anlatan Soylu, şunları kaydetti:
"Adalet Bakanlığının daha kapsamlı bir çalışması söz konusu. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın indirim konusunda açık talimatı var. Ona ait bir noktaya geldi. Zannediyorum yakın bir dönem içerisinde böyle bir ceza indirimle karşı karşıya kalınacak. Biraz çalışıldı. Son 1-2 haftada da tekrar bir değerlendirmeler yapıldı. Ancak Adalet Bakanlığı bu konuda hakikaten dört başı mamur, bizim de içinde olduğumuz bir çalışma gerçekleştiriyor. Patronajı Adalet Bakanlığında. İnanıyorum ki yakın bir zamanda ortaya çıkacaktır."
Çakarlı arabalarla ilgili mücadelenin sürdüğünü belirten Soylu, kendi arabalarında 6 aydır çakar kullanmadığını ve aslında buradan bir mesaj verdiğini ifade etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
"23 Haziran sonrası her şey değişecek. Bu konularla ilgili VİP dahil olmak üzere. Öyle bir şey söz konusu değil. Kimsenin orada (VİP) hakkı olmadan oradan birtakım imtiyazlarla geçmesi, gitmesi söz konusu olmayacak. Bu konularda çok sert ve oradaki görevlilerimizle de kimseyi karşı karşıya, inisiyatif alanında bırakmayacak bir olay meydana getireceğiz. Hiçbir vatandaşımız bundan endişe etmesin. İçişleri Bakanıyım, kendi konvoyumdaki arabalara, polis arabaları dahil çakar kullandırmıyorum."
Altı ay içerisinde 2 bin 500 çakarlı arabaya ceza kestiklerini ifade eden Soylu, Türkiye'de kanun çıktıktan sonra 22 bin sürücüye makas atmaktan, 2 binin üzerinde sürücüye ise drift yapmaktan ceza yazıldığını dile getirdi.