Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şu yorumlarda bulundu:
Türk gözlem noktaları ve Türkiye’nin sahada faaliyet gösteren konvoyları, Hama ve İdlib’de ortaya çıkan çatışmalardan etkilenmekte. Son olayda da üç askerimiz yaralanmıştı. Meselenin sadece ateşkes rejiminin bozulmasıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bence sıkıntı çok daha büyük. Birileri Türkiye, Rusya ve İran arasındaki mutabakatı bozmaya çalışıyor. Bu üç devletin manipüle edilmesini isteyen pek çok yerel ve küresel aktör var. Bu amaçla bir mezhebi ve meşrebi tahrik söz konusu.
Bu noktada asıl önemli olan Türkiye ile Rusya’nın misyonu değil, vizyonudur. Yani olaylara hangi seviyeden bakılacağı önemlidir. Bunu halel eden bir süreç var şu anda. Ümit ederim yaşanan olaylardan çıkarılacak olan dersler barışa ve istikrara vesile olur.
Sahada mezhepsel veya meşrebsel olarak tahrik olan unsurlar, bundan sonraki siyasi sürecin işlerliği açısından son derece önemlidir. Mezhepsel gerilimi tahrik ederek YPG-PKK’ya yol veren üslubu sorunu derinleştiriyor. Mezhebi düşmanlıkları ortadan kaldıracak siyasi sürecin devreye girmesi ve Suriye’nin üniter yapısını bozmaya çalışan YPG-PKK’ya karşı konsantrasyonun artmasıyla sorunun çözülebileceğini düşünüyorum. Yoksa aynı Irak’ta olduğu gibi olacak. Hatırlanacağı üzere, Irak’ta bir iç savaş çıkmıştı. Bu iç savaşta Sünniler ve Şiiler kaybetmişti ve Bölgesel Yönetim adı altında bir adacık ortaya çıkmıştı. Bu adacığın nüfuzu ve etkisi hem bölgede hem Irak’ta genişletilmişti. Aynı şey şu anda Suriye’de YPG-PKK üzerinden gerçekleştiriliyor. Yani Sünnilerle Nusayriler birbirlerini yerken YPG-PKK, etki ve nüfuz alanını büyütüyor. Ve bu, belli bir noktadan sonra kabul edilebilecek bir denkleme dönüşecek.
Burada sorunu doğru noktadan görmek lazım. Evet Sünnilerle Nusayriler arasında büyük mezhebi ihtilaflar var ama, Suriye’nin şu anki asıl meselesi üniter yapısının bozulmasıyla ilgili. Suriye’nin üniter yapısını bozabilecek önemli unsurlardan biri ise, YPG-PKK’dır.
Türkiye'nin YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu tezini kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.