GÖRÜŞ

Yazar Polat: Hollywood bize umut olarak aşılanan, çıkış yolu olarak gördüğümüz her şeyi yok etme yoluna gidiyor

RS FM’de Gündem Dışı programına konuk olan yazar Sultan Polat, “Hollywood, bize umut olarak aşılanan, çıkış yolu olarak gördüğümüz her şeyi yok etme yoluna gidiyor. Bunu medeniyetimize aykırı buluyorum” ifadelerini kullandı.
Sitede oku

Gündem Dışı'na bu hafta ‘Evliya Çelebi ve Ahit Sandığı', ‘Hz. Süleyman'ın Yüzüğü', ‘Kommagene Kraliçesi Kleopatra' gibi tarihten ilham alan romanlarıyla dikkat çeken ünlü araştırmacı yazar Sultan Polat katıldı. Tarihçi yazar Sultan Polat, Altered Carbon, Game of Thrones ve Lucifer gibi yapımları değerlendirdi. 

‘ALTERED CARBON, ÖLÜMSÜZLÜK VAAT EDEN BİR DİZİ’

Polat, “Altered Carbon, ölümsüzlük vaat eden bir dizi. Ruh transferinden bahsediyor. Bir insanın ruhunun başka bir beden içinde yaşayabileceği anlatılıyor. Aslında insanlığın Gılgamış Destanı’ndan bu yana kadim ölümsüzlük arayışının Batıya, teknolojiye yansımasını görüyoruz. Ancak pek çok kavram Batının eline düştüğünde insanlığın yararına değil, zararına işliyor. Yeniden dirilişin mümkün olduğu bir dünya kurma hevesi söz konusu. Zenginler için sonsuz bir ömür ama fakirler ölsün, bitsin bu dünyada yer almasın. Fakirlerin yeniden dirilme hakkını elinden alınıyor” ifadelerini kullandı.  

Polat, “Bir şeyi bir kez gördüğünüzde üzülürsünüz ama iki kez, üç kez gördüğünüzde kanıksarsınız. Hepimiz şiddeti, başkalarının ölümünü kanıksıyoruz. Bu bizim için bir sanal gerçekliğe dönüştü” diye konuştu. 

‘GAME OF THRONES’TA YÜKSEK DÜZEYDE ŞİDDET VARDI’

Araştırmacılar, Game of Thrones’un popülerliğinin sırrını açıkladı
“Game of Thrones’ta inanılmaz yüksek düzeyde şiddet vardı” diyen Polat şöyle devam etti: “Sivillere yönelik şiddet çok yoğundu. Khaleesi inanılmaz güzel bir rol modeldi. Hepimizin zihnindeki ideal yönetici karakteriyle örtüşmüştü. Hollywood’un son yıllarda yaptığı pek çok yapımda sürekli, savaşçı, yönetici kadınlar görüyoruz. Khaleesi, bir kadının dünyayı çok daha iyi yönetebileceği mesajını verirken hepimiz için bir umutken erkeklerden daha çok şiddet yaptı. Bu da kadınların yönetimde daha fazla söz sahibi olmasını baştan destekliyormuş gibi gösterirken sonrasında savaşlar kadınların savaşına dönüştü. Khaleesi erkeklerden daha ilkesiz, daha barbar bir görüntü sergiledi. Katliamı bırakın, soykırım yaptılar. Hollywood, bize umut olarak aşılanan, çıkış yolu olarak gördüğümüz her şeyi yok etme yoluna gidiyor. Bunu medeniyetimize aykırı buluyorum.”

Polat, şöyle devam etti: “Herhangi bir dine mensup olalım olmayalım şeytanı, kötülüğün simgesi olarak görürüz. Fakat Hollywood’un temsil ettiği şeytan hazzın, eğlencenin, zevkin temsilcisi. Şeytan, zevki körükleyen bir sembol olarak görüldüğünde daha masum görülebilir. Ancak şeytani arzular, içimizdeki kötülük Yemen’in Arakan’ın dünyadaki pek çok acının sebebi olmaya başladığında bu umursamazlık, gözlerimizi Hollywood’a çevirip dünyada bütün olanları unutmaya ittiğinde aynı sevimliliği hissedemiyorum.”

‘BİRİ TANRIYA, BİRİ TANRININ HÜKMÜNE AYKIRI GELMİŞTİR’

Lucifer dizisinde, Hz. Adem’in, Hz. Havva’dan önceki karısı Lilith’e ilişkin de açıklamalarda bulunan Polat, şunları söyledi:

“Yahudi dinine göre, Hz. Adem, dünyaya gelmeden önce cennetteyken, ona Lilith adında bir eş verilmiştir. Lilith de baskın bir karakterdir. Hz. Adem’in her yakınlaşma çabasında onu geri çevirmiştir, bunun üzerine Hz. Adem üzülmüştür. Bunun üzerine çok daha sevecen Havva annemiz yaratılıyor ve eş olarak veriliyor. Lilith, şeytanla kaçar ve dünyaya iner. Yahudi kavimlerinin bazıları Adem ve Havva’dan geldiğini kabul etmez. Adem ve Havva’dan gelenleri ikinci ve zayıf tür olarak görür. Kendilerinin şeytanın ve Lilith’in çocukları olduğunu, bu yüzden Ademoğullarını yok etmek ve dünyadan silmek üzere anlaştıkları kaydedilir. ‘Ademoğulları’ kavramı, bazı fanatik Yahudilerin inancına göre Yahudileri kapsamaz. Onlara göre Lilith ve şeytandan gelen soy, asil soydur. Çünkü biri tanrıya, biri tanrının hükmüne aykırı gelmiştir.

Geçmişle ilgili tahayyülümüz yok bizim. Geçmişte hayal kuran, medeniyetler inşa eden toplumlardık, bugün bunu batıya bıraktık. Batının gelecek tahayyülünü ve ürettiği ürünleri alıyoruz. Kendimiz artık hayal kurmadıkça Batıdan gelen yapımları alıyoruz. Hayal kurmamak bize ne kaybettiriyor? Cep telefonunu icat eden biz olmuyoruz. Bu teknolojinin hepsini hayal ettirecek masallara ve efsanelere sahibiz, uçan halılar gibi. Ama hayallerimizi kaybediyoruz.”

Yorum yaz