Kurtulmuş, "Öncelikle işin adını doğru koymak lazım" ifadesini kullanarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesele bir VIP krizi değildir. Maalesef VIP'den yararlanmasına engel olunan ya da hakkı olmadan oradan geçmek isteyen birtakım isimlere karşı, bunlardan bir tanesi de Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Ona karşı orada polislerin söylemiş olduğu tavra ve valinin tavrına karşı yapılan son derece hadsiz, son derece seviyesiz, son derece açık bazı hakaretler var. Bu hakaretler kabul edilemez. Dolayısıyla mesele bir VIP krizi değil, gerçekten devletin memuruna ve devletin valisine karşı yapılan bir hakarettir. Bunu kabul etmek, tasvip etmek, birtakım olgunlukla vesaire bunları değerlendirmek mümkün değildir. Ortadaki bu çarpık durumun bir şekilde düzeltilmesi lazım. Buna vesile olanların da hatta kalkıp devletin valisinden özür dilemesi lazım".
"Biz de tam dün bu olay oldu, biz bugün Ordu'dayız. Gelir gelmez bu olayla karşı karşıya kaldık. Ordu'da böyle bir olayla karşılaşmamız ayrıca bizim açımızdan kendi memleketimiz olduğu için üzüntü vericidir. Kabul edilemez, tasvip edilemez, tolere edilemez bir hadsizlik ve hukuksuzlukla karşı karşıyayız.
Devletin valisine kimsenin, 'Uygulamasını beğenmiyorum.' diye hakaret etme, hatta tutanaklara alınan bazı sözlerden öyle anlaşılıyor ki bazı tehditler savurma hakkı yoktur. Dolayısıyla Sayın İmamoğlu ve beraberindeki heyetin yapmış olduğu bu tavırları şiddetle kınadığımızı ifade etmek isterim. Kaldı ki Ordu Valisi de oldukça tecrübeli, devlet umuru görmüş, eskilerin tabiriyle ve gerçekten birçok yerde de yasa dışı her şeyle mücadele etmek durumunda kalmış başarılı bir valimizdir. Bunu bir VIP krizi olarak adlandırmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Yapılan bu açık hadsizliği ve saygısızlığı da telafi etmek Cumhuriyet Halk Partisi heyetine düşer".