Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Uzmanı, Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Emekli Kurmay Albay Dr. Eray Güçlüer, 27 Mayıs’ta Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Irak’ın kuzeyindeki PKK hedeflerine yönelik başlatılan ve Hakurk bölgesinde devam eden Pençe Harekatı’nı Sputnik’e değerlendirdi.
Harekatın bölgesel bağlamda esasen geçtiğimiz yıl Mart ayında Kandil’e başlatılan operasyonel sürecin bir devamı olduğunu kaydeden Güçlüer’e göre, operasyon aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğinin kalıcı hale getirilmesi stratejisinin de önemli bir ayağı.
Hakurk ve devamında Zap, Metina, Haftanin gibi noktaların kontrol edilmesinin, PKK'lıların sürekli kullandıkları ana intikal güzergahları olması bakımından son derece önemli olduğunu belirten Güçlüer, “Bu alanlar o kadar derin vadiler, dik yamaçlar ve ulaşılmaz tepelerle dolu ki terörist de doğal olarak bu alanları kullanıyor. Kandil’le ulaşımı sağlayan bu yollardaki kritik araziler kontrol edilirse Kandil’in batıdan bağlantısı da kesilmiş oluyor. Bunu Kandil’e yönelik operasyonun bir parçası olarak düşünmek lazım, bir sonraki adımın da batıya doğru Zap, Metina alanlarının kontrol edilmesi şeklinde gelişmesi ihtimalini yüksek görüyorum” diye konuştu.
“MAYIS AYINDA KANDİLDEN GELECEK LOJİSTİK İKMAL ÜMİDİ KESİLDİ”
Operasyonun Türkiye’nin güvenliğinin kalıcı hale getirilmesi bağlamında önemli stratejik etkileri olduğunu vurgulayan Güçlüer, şunları kaydetti:
“Yurt içindeki terörist varlığı şu anda 22 ilde 400’ün altında. 1990’lı yıllarla mukayese edilemeyecek kadar düştü. Sayının bu kadar düşük olması; orada sadece tutunmaya, hayatta kalmaya çalışıyorlar, ikincisi de örgütün halk üzerindeki kontrolü ortadan kalktığı için halkın ciddi bir tepkisi var, yurt içindeki terörsitlerin bir sosyal tabını da kalmadı. Dolayısıyla tam Mayıs ayında yurt dışından özellikle Kandil alanından gelecek lojistik bir ikmale ümit bağlamışlardı. Bunun kesilmesi tabi, muhtemelen önümüzdeki bir iki ay içinde yurt içindeki bu eylem kabiliyeti bitmiş teröristlerin ya teslim olmaları ya da etkisiz hale getirilmeleriyle sonuçlanacak çok önemi bir sürecin başladığını söylememiz mümkün. Böylece birinci aşama; yurt içindeki terörist varlığın ortadan kaldırılması aşaması bitmiş olacak.”
“PYD VARLIĞININ BARINABİLME İHTİMALİ HER GEÇEN GÜN ZORLAŞIYOR”
“OPERASYONA HEM IRAK HEM DE İRAN’IN DESTEĞİ VAR”
Bir siyasi zeminin de oluşturulduğunu ifade eden Güçlüer, operasyonu İran ve Irak ile ilişkiler bağlamında da değerlendirdi. Geçen sene Mart ayından bu yana İran’la görüşmeler yapıldığını ve İran’ın bir süredir PKK’ya yönelik operasyonel süreçleri başlattığını belirten Güçlüer, “Özellikle ABD-İran geriliminde Türkiye’nin takındığı tavır İran’ı Türkiye’ye daha da yaklaştırdı. Dolayısıyla bu operasyona İran’ın desteği olduğunu biliyoruz. PJAK ile İran güçleri arasında çatışmalar yaşandığını, Kandil Dağı’nın İran’a bakan yamaçlarına zaman zaman bombalamalar yaptığını biliyoruz” dedi.
“MERKEZİ YÖNETİMDEN PETROL ALINACAK OLMASI TERÖRE KARŞI İŞBİRLİĞİ ZEMİNİNİ OLUŞTURDU”
Pençe Harekatı başladıktan bir gün sonra Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih’in Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmesi de dikkat çekmişti. Güçlüer, “Operasyonun başlatılması tesadüf değildi, ben planlandığını düşüyorum” dedi.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin de 1 yıldır Türkiye ile diyalog arayışı içinde olduğunu belirten Güçlüer, “Buradaki mesaj, İran’ın, Irak’ın ve bölgesel yönetimin Türkiye’nin bu operasyonuna destek verdiği. Zaten oradan terörün sökülmesi Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması anlamında son derece önemli ve Irak’la yaptığımız ‘sıcak takip’ anlaşması zaten olayın hukuki zeminini oluşturması bakımından diğer önemli bir yol” diye konuştu.
“ABD’NİN S-400 KONUSUNDA UYUMLAŞMA İHTİMALİ YÜKSEK”
“ABD KULLANAMAYACAĞI BİR ARGÜMANLA TÜRKİYE’NİN KARŞISINA ÇIKAMAZ”
Bu operasyonlarla PYD/PKK unsurlarının her geçen gün ‘kullanılabilir’ olma özelliklerini de yitirdiklerini ifade eden Güçlüer, “ABD kullanamayacağı bir argümanla Türkiye’nin karşısına çıkamaz. Dolayısıyla bunun elinden alınması ABD ile anlaşma yapabilme şansını da artırıyor” diye konuştu.
Güçlüer, S-400’lerin Türkiye’ye gelmesinde hiçbir beis olmadığının da altını çizerken, ABD ile ilişkilere işaret ederek, “Artık yeni bir ilişki biçimi oluşmak üzere. Sahadaki taktik resmin değişmesi, S-400 konusunda Türkiye’nin taviz vermemesi, İran’a yönelik operasyon hazırlıkları sürecinde Türkiye’nin ya ABD’nin yanında olması bu olmuyorsa bile tarafısız bırakılması gibi stratejik ihtiyacı ortaya çıkarıyor. NATO ve batı değerleriyle entegre bir ülkenin de mutlaka elde tutulması gerekir. Dolayısıyla ABD’nin Türkiye’ye yaptırım konusunda seçenekleri çok yüksek değil” dedi.