Kalehsar, Türkiye’nin büyüyen ekonomisini koruyabilmek için ABD’nin yaptırımlarına uyması gerektiğini söyledi:
“Bazı ülkelere yaptırım uygulandığı ya da bu ülkeler Türkiye'ye makul fiyatlarla petrol ve doğal gaz arzını sağlayamadıkları zaman Türkiye, büyüyen ekonomisinin enerji tedariki sorunuyla karşılaşmaması için, bu enerji açığını farklı kaynaklardan doldurmak zorunda. İran, ABD’nin yaptırımları nedeniyle petrol ihraç edemezken, diğer yandan da ABD’nin İran petrolünü ithal eden ülkelere (Türkiye, Çin, Tayvan, Hindistan, Güney Kore, Yunanistan ve İtalya) tanıdığı geçici muafiyet süresini uzatmaması nedeniyle Türkiye, Çin ve Hindistan gibi petrolü diğer ülkelerden tedarik etmeye çalışıyor. Bu ülkelerse, Bu ülkeler, İran ile ABD arasındaki sorun tamamen çözülünceye kadar İran’a bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor.”
Türkiye’nin hangi alternatif kaynaklardan faydalanabileceği konusunda da değerlendirmelerde bulunan Kalehsar, “Enerji ithalatının yapıldığı kaynakların çeşitlendirilmesi, Türkiye'nin ulusal enerji politikasının kilit önemi olan bileşenidir. Türkiye bu konsept çerçevesinde hem doğal gazı, hem de petrolü çeşitli kaynaklardan tedarik ediyor. Petrol ve gazın başlıca kaynağı ise Rusya, İran ve Irak. Yaptırımlar uygulandıktan sonra Türkiye, İran petrolünün ihracatını kısmak zorunda kaldı. Kerkük’ten gelen Irak petrolü, İran petrolünün Türk pazarındaki payını kısmen aldı. Yani Irak, Türkiye’nin petrol tedarikçileri arasında ikinci sıraya yerleşmeyi başardı. Türkiye’ye ihraç edilen İran petrolü, kimyasal özellikleri bakımından Kerkük yataklarındaki petrol ve Rus petrolüyle aynı. Bu nedenle Rusya ve Irak, Türkiye pazarındaki İran petrolü eksikliğini telafi edebilir” ifadelerini kullandı.