EKSEN

'Britanya'da Brexit Partisi'nin yükselişi, ülkeyi Ekim'de AB'den anlaşmasız çıkışa taşıyabilir'

Onur Özersin’e göre Britanya’da AB’nin dayattığı anlaşma Başbakan May’in koltuğuna mal olurken, AP seçimlerinde Brexit Partisi’nin yükselişi ülkeyi Ekim'de anlaşmasız çıkışa götürebilir. Özersin, son AP seçimleriyle birlikte, Avrupa kuşkucularının oylarını katlamasıyla bir konsolidasyon yaşandığını belirtti.
Sitede oku

İngiltere'de AP seçimlerinde iktidar partisine hezimet, zafer Brexit Partisi'nin
Avrupa Birliği’ne üye 28 ülke, Britanya’nın ayrılık tartışmaları eşliğinde birliğin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için sandık başına gitti. 23-26 Mayıs tarihlerindeki seçimlerle eşzamanlı olarak Britanya’da Brexit anlaşmasını parlamentosundan geçirmeyi başaramayan Başbakan Theresa May koltuğundan olurken, AP seçimlerinde de lideri olduğu Muhafazakar Parti hezimeti yaşadı, yeni kurulan Brexit Partisi ise patlama yaptı. AP seçimlerinde AB’nin diğer ülkelerinde de ortaya değişik bir tablo çıktı. Katılımın yaklaşık 8 puanlık bir artış gösterdiği seçimlerde Hıristiyan Demokrat ve Sosyal Demokratlardan oluşan geleneksel partiler sandıkta kan kaybına uğrarken, Yeşiller, liberaller ve Avrupa Kuşkucuları’nın güçlendiği bir tablo ortaya çıktı.

Britanya siyasetini sarsan Brexit’i ve AP seçimlerini Oda tv yazarlarından Onur Özersin ile konuştuk.

‘MAY HEM BAŞBAKANLIK KOLTUĞUNDAN OLDU HEM DE BİR NEVİ SİYASİ KARİYERİNİ BİTİRDİ’

Onur Özersin’e göre, Britanya’nın AB ile yaptığı ve parlamentodan bir türlü geçmeyen Brexit Anlaşması’nın sonucunun Başbakan Theresa May’in koltuğuna mal olacağı daha en başından belliydi. AB’nin birlikten çıkışın önünü kesmek için Londra’yı zorlayan bir tutum aldığını belirten Özersin, birliğin Britanya’ya Gümrük Birliği içerisinde kalırken, söz hakkı vermeyen bir nevi Türkiye’nin şu anki pozisyonunu teklif ettiği ancak Londra için bunun kabul edilmesinin en baştan imkansız olduğunun altını çizdi:

Theresa May, Brexit'e kurban giden ikinci İngiliz başbakan oldu
“Bizler geçen kasım başında kendi aralarında yaptıkları Brexit anlaşmasının detaylarını öğrenebildik. Esasında en başta Avrupa Komisyonu, Brexit görüşmelerinin temsilcisi olarak liberal grubun başkanı Verhofstadt’ı seçti. Son AP seçiminden birinci çıktığı gözüken Brexit Parti’nin lideri Niger Farage, şöyle bir konuşma yapmıştı. “AB’de en İngiltere karşıtı kim var deseniz, Verhofstadt’ın ismini söylerdim ve siz onu Brexit temsilcisi olarak seçtiniz. AB’nin esas amacı İngiltere’ye ikinci referandumu yaptırmak ve ayrılığı mümkün olduğunca geciktirmek, İngiliz halkını bunaltmak.” Kasım başında Theresa May’in Brüksel’de görüşüp kabul ettiği anlaşmanın detayları ortaya çıktığında, o anlaşmayı parlamentoya onaylatmasının çok zor olduğu ortaya çıkmıştı. May’in Brexit görüşmeleri için atadığı temsilci bakan Dominic Raab, detaylar ilk çıktığında istifasını sundu ve sosyal medyadan May’e gönderdiği mektubu ve gerekçelerini açıkladı. Dominic Raab, burada ‘ülkenin birlikten ayrılırken, karar yetkisi olmamasına rağmen gümrük birliğine dahil edildiği ve AB’de tek taraflı olarak  çıkışı erteleyebilme, durdurabilme yetkisi olduğunu, bu sebepten dünyada hiçbir demokratik ülkenin bu anlaşmayı kabul edemeyeceğini’ söylemiş, istifasını vermişti. Zaten sonra birkaç bakan daha istifasını verdi. Parlamento oylamasına böyle gitti Brexit anlaşması. Kasımda detaylar belli olduğunda Alman gazetelerinde bile May’in bu anlaşmayı kabul ettirmesinin çok zor olduğu eğer kabul edilirse bir mucize gerçekleşeceği yorumları yapılmıştı. Aynen beklendiği gibi oldu. May üç defa denemesine rağmen reddedildi. Üçüncü defada bu kez parça parça onaylatmaya çalıştı, onların da tamamı reddedildi. May böylece hem başbakanlık koltuğundan oldu hem de bir nevi siyasi kariyerini bitirmiş oldu. Oysa May geçen sene başlarında AB’den çıktıktan sonra gümrük birliğinde kalmanın mümkün olmadığını söylüyordu. Brüksel’de ne konuşuldu, May nasıl ikna edildi, bilemiyoruz. Belki anılarını yazarsa öğrenebiliriz. Esasında AB niye böyle bir anlaşma yaptı sorusu var. AB bir nevi İngiltere’ye Türkiye’nin pozisyonunu teklif etmiş oldu. AB üyesi değil gümrük birliğine üye ama karar mekanizmasında yok. Yani aynı bugün Türkiye’nin gümrük birliği anlaşmasında olduğu gibi... İşte vekiller bunu reddetti.”

‘AB İKİNCİ BİR REFERANDUM YAPIN MESAJI VERDİ’

Özersin’e göre, AB’nin önerdiği anlaşma aslında Britanya’ya tıpkı Avrupa Anayasası’nda yapıldığı gibi ikinci referandum yapması gerektiği mesajı içeriyordu. Aksi halde Britanya’nın Türkiye’nin pozisyonuna düşürülmesi resti çekildiğini anlatan Özersin, Londra’nın çıkışının bir emsal tehlikesi barındırmasının bu tutumda etkili olduğunu, bu yolla Türkiye gibi ülkelerin artı taleplerinin de önünün kesildiği görüşünü dile getirdi:

İtalya'da aşırı sağcı parti AP seçimlerinden birinci çıktı, Salvini 'değişim sırası Avrupa'da' dedi
“Bence Avrupa, İngiltere’ye şöyle bir mesaj verdi. Esasında biz sizin ayrılmanızı istemiyoruz, mümkünse ikinci bir referandum yapın. Aynı geçmişte Avrupa Birliği anayasasının reddedilip tekrar sunulması gibi… Eğer AB’den çıkarsanız da, siz Türkiye’nin pozisyonunu kabul etmiş olursunuz. Bence bunun arkasındaki sebep şöyle. Birincisi, eğer AB, İngiltere’ye gümrük birliğine karar mekanizmasını sokarsa, bu Türkiye’ye bir örnek de teşkil etmiş olacak. Geçen sene sonunda Türkiye’den yetkililer de söylemişlerdi, ‘Brexit sonrası İngiltere karar mekanizmasına alınırsa, Türkiye’nin de alınması gerekir’ diye haklı bir talep oluşuyor. Avrupa Birliği dedi ki eğer bu anlaşmayı kabul etmezseniz, o zaman ancak bu şekilde çıkabilirsiniz. Zaten Komisyon Başkanı Juncker ‘Bu ilk ve son anlaşmadı, bunun üzerine bir daha tartışmayız’ demişti.”

‘MUHAFAZAKARLARA KİM LİDER OLSA BREXIT’İ SAVUNMAK DURUMUNDA’

Özersin’e göre, Theresa May’in yerine Muhafazakar Parti’de kim lider seçilse anlaşmalı yahut anlaşmasız Brexit’i savunacak. Lider olarak Boris Johnson ve Michael Gove’un öne çıktığını anımsatan Özersin, Muhafazakarların seçmenlerin AP seçiminde kendilerine yaptığı ikazı Brexit’i gerçekleştiremezlerse siyaset sahnesinden silinme tehlikesi yaşayacakları şeklinde okuduklarını aktardı:

Almanya'da AP seçimlerinin galibi oy kaybına rağmen Merkel'in partisi oldu
“İngiltere’de muhafazakâr parti açısından şöyle bir durum var. Boris Johnson en görünür aday olarak görünüyor. Esasında sekiz aday var toplamda. En bilineni Boris Johnson, bir de Michael Gove. Muhafazakâr partide Theresa May seçildiğinde de, Boris Johnson düşünüyordu. Ama Johnson’ın liderliğe layık olmadığı ve boş konuşmalar yapabildiği, uygun bir karakter olmadığını söyleyenler var. O yüzden Michael Gove’un da olma ihtimali var. Bu sekiz kişinin ortak noktası var. Hepsi Brexit’in mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğini söylüyor. Aralarından bazıları anlaşmasız olsa bile ekim sonuna kadar çıkılması gerektiğini söylüyor. Kimse ikinci bir referandum yapılsın, Brexit iptal olsun demiyor. Özellikle Nigel Farage’ın henüz ocak ayında kurduğu Brexit Partisi’nin AP seçimlerinden birinci çıkması ki yüzde 32’ye yakın oy almış görünüyor, Muhafazakar Parti’yi de etkiliyor. Artık Muhafazakar Parti eğer Brexit’i gerçekleştiremezse siyaset sahnesinden silineceği, mutlaka ekim ayına kadar Brexit’in anlaşmalı veya anlaşmasız gerçekleştirmesi gerektiği söyleniyor. Boris Johnson da AP seçiminin ertesi sabahı ‘Seçmenlerimiz bize bir uyarı verdi, eğer Brexit’i gerçekleştiremezsek, biz kesinlikle iktidardan düşeceğiz. Muhafazakar parti çok büyük bir düşüş yaşayacak. Erken seçim yapmak zorunda kalacağız’ diye bir açıklama yaptı.”

‘AP’DE YENİ KONSOLİDASYON ORTAYA ÇIKTI’

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin açıklanan ilk sonuçlarını da değerlendiren Özersin, geleneksel partilerdeki düşüşün yanında merkez sağ ve sol seçmenlerin liberal partilere ve yeşillere yöneldiklerinin görüldüğünü belirtti. Diğer yandan Britanya, İtalya, Fransa ve Almanya’da AB karşıtı ‘Avrupa kuşkucuları’nın güçlenmesinin önemli işaretler taşıdığı görüşündeki Özersin, Avrupa Birliği’nde yeni bir konsolidasyonun ortaya çıktığı değerlendirmesini yaptı:

İspanya'da AP ve yerel seçimlerden de ‘siyasi belirsizliğin devamı’ çıktı
“Kesinleşmemiş sonuçlara bakınca, Avrupa içerisinde siyasetin konsolide olduğu ve hatta kutuplaşma yaşandığı görünüyor. AB’yi destekleyenler ve desteklemeyenler olarak halk bölünmüş görünüyor. AB’yi destekleyenler geleneksel partileri yani merkez sağ ve merkez sol partileri terk etmiş, liberal partilere yönelmiş görünüyor. Liberal partiler İngiltere ve hatta İtalya’da bile oylarını artırdı. Avrupa Birliği’nde liberal grubun daha fazla vekili olacak. Bir de ‘deprem’ denilebilecek bir durum var. Avrupa’nın en önemli ülkelerinde; İngiltere’de, Fransa’da, İtalya’da AB karşıtı partiler birinci durumda geldi. İtalya’da Matteo Salvini’nin Lega Partisi anketlerde yüzde 30 iken, yüzde 34’e kadar çıkarmış görünüyor oyları. İkinci partiye fark atmış durumda. Fransa’da Le Pen 2014 seçimlerine göre oyunu arttırmasa da birinci çıktı. Esasında Macron’un  ‘En Marche’ hareketi diğer küçük partileri, liberal partileri alarak Rönesans ismini verdikleri bir koalisyon kurmuştu. O koalisyon ile bile Le Pen’in önüne geçemedi. Le Pen oylarını artıramasa bile Macron ikinci kaldı. Britanya’da Nigel Farage’ın Brexit Anlaşması’nın detayları ortaya çıkınca ocak ayında kurduğu Brexit Partisi sadece beş ayda ülkenin en fazla oy alan partisi oldu. Hatta büyük fark attı, şu anda yüzde 32 gibi bir oranda görünüyor. İkinci parti liberaller. İşçi Partisi yüzde 14’te. Yeşiller oyunu artırıp yüzde 11’e çıkardı. Almanya’da şöyle bir durum gerçekleşti. Merkel’in Hristiyan Demokratlar Partisi yüzde 28 oy almış görünüyor ve yeşillerin inanılmaz oy artışı var Almanya’da, yüzde 21’lere kadar çıkarmışlar oylarını. Sosyal demokratlardan daha çok almış gibi görünüyorlar. Alman AfD, yani Avrupa kuşkucusu partisi ise yüzde 12 gibi bekleniyordu anketlerde, yüzde 11 almış gibi görünüyor.”

‘AVRUPA KUŞKUCULARI OYLARINI KATLADI, MERKEZİN LİBERALLERE VE YEŞİLLERE İHTİYACI OLACAK’

Avrupa Parlamentosu’nda AB kuşkucularının vekil sayılarını katladıklarının görüldüğünü anımsatan Özersin, 1979’dan bu yana ilk kez hıristiyan demokrat ve sosyal demokrat grupların çoğunluk elde edemeyeceği ve çoğunluk için liberaller ile yeşillere ihtiyaç duyacağı bir yeni tablonun bulunduğuna dikkat çekti:

Fransa'da AP seçimlerini kazanan aşırı sağcı Le Pen'den Macron'a seçim çağrısı
“Görünüşe göre Avrupa’da bu kutuplaşamadan rahatsız olan genç seçmen yeşillere oy vermiş görünüyor. Bunun böyle bir getirisi oldu. Özet olarak Avrupa’da, AB karşıtları, onun karşısında liberaller ve yeşiller yükseldi. Ama merkez sağ ve merkez sol partiler düşüş gösteriyor. 2014 yılındaki seçimde belirlenen parlamentodaki Avrupa kuşkucularının yüzde 11 olan oranı yüzde 20’lere çıkmış görünüyor. Ama şöyle bir durum var. 1979’daki ilk seçimden bu yana ilk defa sosyal demokrat grupla, Hristiyan demokrat grubun oluşturduğu çoğunluk artık yok. Parlamentoda çoğunluk sağlayabilmek için liberallere ve yeşillere ihtiyaçları var artık. Ama kuşkucuların oranı da ikiye katlanmış görünüyor. Yine de henüz çoğunluk değiller.”

‘BRİTANYA’NIN İYİ BİR ANLAŞMA İLE ÇIKIŞI KUŞKUCULARI CESARETLENDİRİR, AB İZİN VERMEZ, BRİTANYA ANLAŞMASIZ ÇIKAR’

Özersin, Brexit’e takılıp kalmış Britanya siyasetinin AB ile yeni pazarlıkları ve olası yeni gelişmeleri değerlendirirken, ekim ayında ‘anlaşmasız çıkış’ öngördü:

Yunanistan'da seçimin 7 Temmuz'da yapılması planlanıyor
“İngiltere’de erken seçim olmazsa, benim tahminim ekim ayında anlaşma olmadan bir ayrılma gerçekleşecekmiş gibi görünüyor. Onun da sebebi şu, bence AB bazı Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi siyasetçilerinin istediği gibi bir anlaşmayı, yani gümrük birliğine karar mekanizmalarında yer alarak kalma halini kabul etmeyecektir. Bu Türkiye’nin de haklı olarak aynı şekilde bir anlaşma talep etmesine yol açar. Ama ondan daha önemli sebep Avrupa Birliği’nde makul görünen anlaşmanın İngiltere için iyi bir anlaşma olmaması. Çünkü Avrupa Birliği diğer ülkelerdeki Avrupa kuşkucularının ellerine bir argüman vermek istemiyor. İngiltere iyi bir şekilde anlaşarak çıkarsa, diğer ülkelerdeki kuşkucular, ‘işte bakın hiç de dedikleri gibi olmamış, İngiltere güzel bir anlaşmayla ayrıldı, olabiliyormuş’ argümanı elde ederler. AB’nin bunu kabul edeceğini zannetmiyorum. Bu sebeple eğer erken seçim olmazsa İngiltere’nin ekim ayında anlaşmasız ayrılacağını düşünüyorum.”

Yorum yaz