* Türkiye'nin siyasi ve hukuki tutumunu ayrıntılı şekilde anlatarak, Fatih gemisinin sondaj yaptığı bölgenin Türk kıta sahanlığı olduğunu vurguladı.
AB ULUSLARARASI HUKUKU ÇİĞNİYOR
* Kıbrıs Adası'ndan 75 km uzaktaki sondaj noktasını dahil ederek Türk hükümetinin 2009 ve 2012'de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) ruhsat verdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, AB'nin üyelik dayanışması altında GKRY'ye verdiği desteğin uluslararası hukukla bağdaşmadığının altını çizdi.
TEK TARAFLI MEB KABUL EDİLEMEZ
* Uluslararası hukukta sınırlandırma mevzu olduğunda, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve kıta sahanlığı bakımından adaların otomatik olarak tam etki doğuramayacağını, adaların MEB ve kıta sahanlığına sahip olma hakkıyla sınırlandırmada ne kadar etki doğurabileceklerinin ayrı hususlar olduğunu dile getirdi.
* Türkiye'nin Doğu Akdeniz'e ilişkin tutumunu 2004'ten itibaren BM nezdinde kayda geçirdiğini, Türkiye'nin Kıbrıs Rumlarının tek taraflı MEB iddiasını kabul etmeyeceğini belirtti.
YA İKİLİ ANLAŞMA YA DA ULUSLARARASI YARGI
* Üçüncü tarafların çakışan deniz yetki alanı ihtilaflarında taraf olmamalarının esas olduğunu, üçüncü tarafların adeta mahkeme yerine geçerek sınırın nereden geçeceğine karar veremeyeceklerini, çakışan iddialar bulunduğunda sınırlandırmanın ya üçüncü tarafların haklarına halel getirmeyen ikili anlaşmalarla ya da uluslararası yargı yoluyla çözülebileceğini sıraladı.
AB'NİN DIŞ SINIRLARI GİBİ TAKDİM EDİLEMEZ
* Çözüm olmadığında çakışan iddiaların devam ettiğini, kimi AB üyelerinin üçüncü tarafların haklarını haleldar eden deniz yetki alanı iddialarının AB'nin dış sınırlarıymış gibi takdim edilemeyeceğini, AB'nin bu konudaki hatalı tutumunun uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu kaydetti.
KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLMEDEN OLMAZ
* Kıbrıs Adası'nın batısında kalan deniz alanında nihai bir çözümün ancak Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra mümkün olabileceğini, Kıbrıs meselesine kapsamlı çözümün olmadığı mevcut durumda, AB'nin deniz yetki alanı meselesinde taraf tutmamasının ve yapıcı bir rol oynamasının beklendiğini belirtti.
DOĞU AKDENİZ'İN EN UZUN KIYISINA SAHİP ÜLKESİNİN MEŞRU HAKLARI
* Aynı şekilde, ABD Dışişleri Bakanlığının açıklamasından Türkiye'nin duyduğu rahatsızlığı ABD'li muhatabına mektubunda iletti.
* Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridi uzunluğuna sahip ülke olarak meşru hak ve hayati çıkarlarının bulunduğunu ve uluslararası hukuka uygun olarak kıta sahanlığındaki haklarından yararlandığını vurguladı.
KIBRISLI TÜRKLERİN HAKLARI İHLAL EDİLMEMELİ
* Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi bugün de Akdeniz'deki tüm sorunlara adil, hakkaniyetli ve barışçıl çözümler bulunmasına katkı sağlamaya hazır olduğunu, buna Türkiye'nin tanıdığı ve diplomatik ilişkileri bulunduğu ilgili tüm kıyıdaşlarla deniz yetki alanlarının hakkaniyetli şekilde sınırlandırılmasının da dahil olduğunu kaydetti.
* Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını ihlal eden, aynı zamanda Türkiye'nin kıta sahanlığındaki meşru haklarını ihlal eden tek yanlı adımlarının bölgedeki güvenlik ve istikrarı tehlikeye düşürdüğünü, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Türklerinin adanın eş sahibi ve adanın doğal kaynakları üzerinde hak sahibi olduklarını gözardı ettiğini belirtti.
SONDAJ ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİLECEK
* Kıbrıs Rumlarının tek yanlı adımlarını durdurmaması veya Kıbrıs Türklerini karar alma mekanizmalarına dahil etmemesi halinde Türkiye'nin Kıbrıs Türklerine de her türlü katkıyı vermeye devam edeceğinin altını çizdi.
* KKTC'nin TPAO'ya ruhsat verdiği alanlarda da sismik ve sondaj faaliyetlerinin devam edeceğini vurguladı.
* Türkiye'nin sağduyu ve iyi niyetle hareket etmeye devam edeceğine, ancak hem kendinin hem Kıbrıs Türklerinin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının ihlal edilmesine de seyirci kalamayacağına dikkat çekti.
* Üçüncü taraflara sağduyu, taraf tutmama ve yapıcı rol oynama çağrısı yaptı.