Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle düzenlenen programda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya'da emek ve dayanışma günün geçmişi bir buçuk asrı ancak bulurken, biz de neredeyse bin yıllık bir birikim söz konusudur. İş olmazsa işveren olmaz ama yanı derecede önemli olarak işçi olmazsa da iş olmaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına söyle devam etti:
"Evine ekmek götürmek dışında bir çabası olmayan insanları, sırf siyasi veya ideolojik sebeplerle mağdur etmenin, ekmeğiyle oynamanın vebalinin altından da kimse kalkamaz".
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kimi sendikaları makbul kimi sendikaları öteki olarak gören kafa, 28 Şubat dönemi kafasıdır" dedi.
'ÜLKEMİZİN POTANSİYELİ DEĞİL 82 MİLYON, 182 MİLYON DA OLSAK HEPİMİZE YETER'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin potansiyeli öylesine büyük ki değil 82 milyon, 182 milyon da olsak hepimize yeter" dedi.
Erdoğan, 1 Mayıs tarihini, 2008'de resmen emek ve dayanışma günü olarak kabul ettiklerini, 2009'dan itibaren de resmi tatiller arasına aldıklarını söyleyerek, "1923 İzmir İktisat Kongresi'nde kararı alınan, rahmetli Menderes'in ilk adımını attığı bu düzenlemeyi, 86 yıl sonra tam manasıyla hayata geçirmek bize nasip olmuştur." diye konuştu.
"Böylece ülkede yıllarca tartışmaların, gerginliğin, itiş kakışın sembolü haline getirilmeye çalışılan bir tarihi, gerçek anlamda emek ve dayanışma gününe dönüştürdük" diyen Erdoğan, "Hayatları boyunca hep darbecilerin, cuntacıların, demokrasi ve halk düşmanlarının safında yer alanlar artık işçilerimizin arkasına sığınamıyor." ifadesini kullandı.
"Bizim işçilerimiz vatanına, milletine, değerlerine saygılı, bu uğurda tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi canını vermekten kaçınmayan insanlardır." diyen Erdoğan, "Buna karşılık işçi ve emekçi kavramlarını kendilerine siper ederek milletimize karşı ideolojik savaş açanların hiçbirinin de ne alın teriyle ne emekle ne de hak ve hukuk müdafaasıyla ilgileri var. İşçimizin alın terini yıllarca kendi ideolojik kavgalarının istismar aracı olarak kullanmaya çalışan marjinal kesimlerin oyunlarını işçilerimizin yanında dimdik durarak bozduk." dedi.
'ARTIK KAVGA, GÜRÜLTÜ, ŞU BU HİÇ YOK'
Son 10 yıldır ülkedeki tüm işçi konfederasyonları, sendikalar ve diğer tüm işçilerle hep birlikte 1 Mayıs'ı anlamına uygun şekilde kutladıklarını belirten Erdoğan, "Hamdolsun eski dönemin kötü görüntülerini artık tamamen geride bıraktık. 1 Mayıs'ta görüyorsunuz artık kavga, gürültü, şu, bu neredeyse hiç yok. Eylemciliği profesyonel mesleği haline getirmiş bir kesim mutlaka ortalığı tabii ki gene karıştırmak isteyecektir ama artık milletimizin bunlara en küçük itibarı kalmamıştır. Biliyorsunuz İETT'de işçi olarak hayata başlamış ve Cumhurbaşkanlığı görevine kadar gelmiş bir kardeşinizim. Bu bakımdan 1 Mayıs'ı kendi özel günüm olarak da görüyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "İş, işveren ve işçi arasındaki bu birbirinin içine geçmiş ilişkiyi dikkate almayan yaklaşımlardan hayırlı bir netice çıkmaz. Biz üretim ile alın terini, sermaye ile emeği, kazanç ile hakkaniyeti birbirinden ayırmıyoruz. Kalkınmayı, toplumun tüm kesimlerinin refahının orantılı şekilde yükselişi olarak görüyoruz. Şayet ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa orada adalet yok demektir. Adaletin olmadığı bir yerde de zulüm vardır. Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir. Çünkü Rabbimiz, 'İnsanların eşyalarını, yani mal ve ücretlerini eksik vermeyin' buyuruyor. Peygamber Efendimiz de 'İşçiyi çalıştırıp hakkını ödemeyenlerin kıyamet günü hasmıyım' buyurarak bu konunun önemini ifade ediyor."
Yüreğinde zerre kadar iman olan, zerre kadar hak ve adalet duygusu taşıyan hiç kimsenin emek hırsızlığıyla zenginleşmeye tevessül edemeyeceğine inandığını dile getiren Erdoğan, kul hakkı konusunda hassasiyet göstermeyenlerin başka hiçbir konuda duyarlılık iddiasında bulunamayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hak arayışını çatışma değil uzlaşma zemininde gören bir medeniyete mensubuz. Batı ile aramızdaki en büyük fark da işte budur. Sosyal barışı onlar çatışma üzerinden biz ise uzlaşma esasına dayalı olarak inşa etmeyi esas alırız. Biz de bu anlayışla tüm hayatımız boyunca her alanda olduğu gibi emek konusunda da adaletin tesisi için çalıştık, mücadele ettik." diye konuştu.
İşçilerin hak arama mücadelelerini değerlendirirken, hiçbir zaman onları üyesi oldukları sendikalar veya hangi dönemde işe başladıkları gibi kriterlerle değerlendirmediklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Alın teriyle kendisinin ve ailesinin nafakasını kazanmaya çalışan insanı bu tür yaklaşımlarla kategorize etmek en başta emeğe saygısızlıktır. 31 Mart seçimlerinin ardından kimi belediyelerde sendika üyelerine veya işe giriş tarihine bakılarak ayrımcılık yapıldığına, hatta insanlarımızın aşıyla işiyle oynandığına dair üzücü haberler alıyoruz. Üstelik bu tür ayrımcılıkları meşrulaştırmak için birçok yalana ve çarpıtmaya başvuruluyor.
Kimi sendikaları makbul, kimi sendikaları öteki olarak gören kafa 28 Şubat dönemi kafasıdır. Birileri bu kafayı yeniden hortlatmaya çalışıyor. Biz hiçbir sendikaya kendi arka bahçemiz olarak bakmadığımız gibi kimsenin de sendikaları arka bahçesi haline getirmeye çalışmasına da rıza göstermeyiz.
Maalesef ülkemizde TBMM önünde protesto için kendini yakmaya kalkan bir işçiye 'Git kendini sarayın önünde yak' diyecek kadar insanlıktan nasibini almamış bir muhalefet anlayışı var. Şimdi bu zihniyetin belediyelerdeki işçi kıyımına varan uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Bir yerde kimin çalışıp kimin çalışmadığını en iyi oradaki emekçiler bilir. Gidersiniz onlara sorarsınız, çalışana hakkını verirsiniz, çalışmayana da yol verirsiniz. Böyle bir tasarrufa kimse de karşı çıkmaz ama evine ekmek götürmek dışında bir çabası olmayan insanları sırf siyasi veya ideolojik sebeplerle mağdur etmenin, ekmeğiyle oynamanın vebalinin altından da kimse kalkamaz. İnşallah bu tür yanlışlardan en kısa sürede dönülür."