Sputnik’e konuşan bir diğer isim olan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek'e göreyse, ABD’nin bugün içinde bulunduğu durum, Suriye’de IŞİD krizinin başlamasından çok daha öncelere, ülkenin önceki başkanı Barack Obama dönemindeki politikalara dayanıyor. ABD’nin Suriye’ye müdahalesinin temel ayağının önce Avrupa ve Körfez ülkeleriyle birlikte gerçekleştirilen hava operasyonları olduğuna işaret eden Dilek “2015 sonbaharında kara operasyonları masaya yatırıldı. Suudiler liderliğinde Türkiye’nin de olduğu İslam ordusu oluşturulması bunun bir sonucu ama bu güç Suriye’ye nakledilemedi. Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesi, büyük oranda bu gücün karadan müdahalesini öteledi. O süreçten sonra ABD Suriye’de karada yalnız kaldı, az sayıda İngiliz özel kuvvetlerinin yanında nispeten daha kalabalık Fransız askerleri haricinde koalisyon ülkeleri asker vermedi. Şimdi Suriye’de, Trump’a göre IŞİD’in yenildiği değerlendirmesinden sonraki çekilme kararı da aslında büyük oranda bu karada koalisyon gücünü yeniden oluşturmayı tetiklemek, canlandırmak içindi. Trump hem IŞİD’in bittiğini hem de maliyeti karşılamak üzere koalisyon ülkelerinin elini taşın altına sokmasını isteyerek koalisyon ülkelerinden asker katkısı yapmasını, Körfez ülkelerinden de hem asker hem para vermesini istedi” dedi.
‘ABD, TÜRKİYE’YE KARŞI YPG’Yİ DESTEKLEYEN TEK ÜLKE OLMAK İSTEMİYOR’
Trump’ın Suriye’deki YPG’ye daha fazla ülkenin destek vermesini istemesinin ardında Türkiye’ye karşı tek kalmamak olduğuna işaret eden Dilek “Trump’ın daha fazla ülkenin Suriye kuzeyine katkı vermesinin bir nedeni de PKK/YPG’ye yönelik destek nedeniyle Türkiye’nin karşısında tek sorumlu ve sorunlu ülke olmaktan kurtulmak istemesi vardı. Böylece Trump Türkiye’den ABD’ye gelen suçlama ve tepkileri bir koalisyon oluşumuna yöneltmeyi ve bu baskıdan kurtulmayı hedefliyordu” diye konuştu.