“Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir heyet askeri konsey ile görüşmeye gitti. Bu heyetin çok enteresan birtakım özellikleri var. Birincisi bu heyet Mısır’dan gelen bir heyetle birleşti. Hartum’da askeri düzeyde görüşmeler yaptılar. Normalde diplomatik arenada bildiğiniz gibi her ülke gider ama özellikle de işler durulduktan sonra belli bir istikrara kavuştuktan sonra gider ve ayrı ayrı heyetler halinde görüşürler, bunlar birlikte görüşüyorlar. Bu ortak bir programa sahip olduklarının en temel göstergesi, görüşmelerinde bu ajanda çerçevesinde yapılması enteresan. Bu heyet gelmeden hemen önce Mısır, Abdulfettah Sisi, adaşı Abdulfettah Burhan ile bir telefon görüşmesi yapıyor. Burada yapılan yorumlar genelde şu çerçevede. Sivil bir hükümet yeni bir hükümet teşkil edilmeden önce Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ittifakı yeni kurulacak olan hükümeti şekillendirmeye, ona yön vermeye çalıştı. Bu önemli bir iddia, özellikle de toplantının gizli olması ve hiçbir şekilde toplantıyla ilgili fotoğraf ya da videonun dışarı sızmamış olması, bunun askeri konsey ya da Sudan hükümeti tarafından basına açıklanmamış olması burada birtakım gizli ajandaların çok ciddi kulis faaliyetlerinin yeni kurulacak hükümeti şekillendirme endişe ve kaygılarının ağır bastığını gösteriyor. Bu noktada henüz daha belirginleşmemiş bir şey var. Hala mutlaka ordu içerisinde hala el Beşir’i tutan bir kanat vardır. Bir defa bunların eski rejimden umudu kesmiş olması hasebiyle hala kendilerini el Beşirci olarak nitelendirmekten ciddi ölçüde kaçındıklarını söylemek lazım. İkincisi bunlar yeni döneme adapte olmaya çalışacakladır. Şu ana kadar gösteriler aylarca sürmesine rağmen Sudan ordusunun müdahale etmemiş olması, hiçbir halde seslerini çıkarmamış olması, açıklama yapmaktan dahi kaçınmış olması ordu içinde farklı kanatların bulunduğunu ve bu kanatlar arasındaki çekişme ve çatışmalara ordunun müdahalesinin şu ana kadar ciddi şekilde değiştirdiğini söylemek lazım. Artık Sudan’da gerek ekmek fiyatlarının yükselmesi gerek en temel ihtiyaç maddelerinin bulunamaması nedeniyle artık hayat çekilemez hale gelmiş, ülkenin yönetilemez bir noktaya geldiği ortaya çıkınca ancak, protestolar artık kontrol edilebilir noktadan çıkınca ordu da müdahale etmiş bulunuyor. Bütün Arap ülkeleri için bu geçerli. Devrim de olsa ayaklanma da olsa mutlaka eski rejimin adamları yeni süreçte aktörler olarak yerlerini alırlar, söylemlerini değiştirirler. Tunus’ta ve Mısır’da biz bunu gördük. Libya’da daha farklı şekilde de olsa devam eden bir süreç var. Ama göstericilerin, sendikaların iradesi, Sudan Komünist Partisi ve örgütledikleri meslek odaları çok önemli. Meslek odaları en önemli aktör olarak değerlendirilmesi gereken ve özellikle hükümetle yapılan görüşmelerde arabulucu olan, halkın taleplerini askeri konseye iletme konumunda olan bir yapılanma. Dolayısıyla bu noktada temelde bir sürü manipülasyon çabası var. Suudi Arabistan, Birleşmiş Arap Emirlikleri ittifakı bir taraftan, Mısır ile birlikte sıkıştırmaya ve yön vermeye çalışıyor. Sudan hala Yemen savaşında aktif olarak rol oynuyor. Acil müdahale güçleri adı altında Yemen savaşında Suudi Arabistan’ın başı çektiği koalisyonda çok aktif şekilde rol aldığını söylemek lazım. Askeri konsey içerisinde özellikle şu anda Abdulfettah Burhan’ın yardımcılığını yapan Humeydi. Ömer el Beşir döneminde de Yemen savaşında aktif rol almış birisiydi. Hala da kontrol mekanizmalarını elinde bulundurmaya devam ediyor.”
‘ASKERİ KONSEY TARAFLARLA KOMŞULUK İLİŞKİLERİNİ GELİŞTİRMEYE ÇALIŞACAKTIR’
Özkan’a göre Sudan’daki askeri konsey taraflarla komşuluk ilişkilerini geliştirmeye çalışacak gibi görünüyor. Özkan, Sudan’da yönetim kime geçerse, Kızıldeniz’de çok avantajlı noktaya geleceği görüşünde: