İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi, Manisa'nın Soma ilçesinde 301 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin davada 5 tutuklu sanığa verilen 15 ila 22 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezalarını yerinde buldu.
15 yıl hapis cezası verilen şirketin yönetim kurulu başkanı Can Gürkan ise yurt dışı yasağı konularak tahliye edildi. Sosyal Haklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Soma mağdurlarının avukatı Can Atalay, Seyr-i Sabah programında bu kararları eleştirirken, yaşananların basit bir kaza olarak nitelenmemesi gerektiğini vurguladı:
“Sadece Can Gürkan’ın tahliyesinden değil Alp Gürkan’ın beraatının uygun görülmesinden, Can Gürkan’ın maden işletme ruhsatı sahip olmasının önünün açılmasından, sanık Ramazan’ın genel müdür olmasının önünün açılmasından ya da teknik nezaretçinin tekrar bu işte çalışabilmesinden bahsediyoruz. Bu karar bize Soma’da yaşanan basit bir kazadır diyor.
Can Gürkan beş yılın biraz üstü bir ceza aldı, 301 kişinin ölümüne sebep olan bir insan için kabul edilebilir bir yanı yok. Avukat arkadaşlarımız bile bunun iki üç katı ceza aldı. O duruşma salonunda herkesin gördüğü işittiği şeyler hiç olmamış gibi davranıyor. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Türkiye’de başka bir madende yüzlerce kişi ölebilir ve sistemik ihmaller sonucunda insanların ölüme gönderilmesi 5-7 yıl arası olacak. Çok esaslı bir hukuk mücadelesi verildi. Ailelerin direnci çok mühimdi. Bu insanlar tutuklu kalabildiler bu sayede. Ama bu karar Türkiye’nin geleceği açısından kara bir işaret.
Alp Gürkan, baba Gürkan, kameraların önünde patron benim dedi ve buna rağmen beraat etti. Bu davanın karara çıkmasını adalet bakanlığı dosyaya müdahale ederek engelledi. Mahkeme üyeleri başka yere gönderildi. Türkiye zor günlerden geçiyor. Emeğiyle geçinen yurttaşların hakları bu kadar ayakların altına alınırsa baharın gelmesi daha uzun sürebilir. En yoksulun, en dezavantajlının adalete erişimi nasıl gerçekleşiyorsa o ülkede o kadar adalet vardır.
Parçası olmaktan onur duyduğum bir avukatlık çalışması yapıldı. Türkiye’nin belki de en parlak toplu dava çalışmasıydı. Dinleyenler şundan şüphe etmesin. Dosyada tüm maddi gerçekler tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Sanık ve tanıkların beyanları, bilirkişi raporları ortaya çıktı. O bilirkişiler tüm tehditlere karşı sözlerini yemediler, bilim insanı olmanın onuruyla davrandılar. Türkiye’nin madencilikle ilgili faaliyet gösteren tüm üniversitelerinden uzmanlar toplandı. Sorumluluk atıfları da ortaya çıktı. Öyle bir bilirkişi raporuydu ki Adalet Bakanlığı Manisa Başsavcılığı eliyle dosyaya müdahale etti. Yeni gelen mahkeme başkanı en sonunda ‘Bu söylediklerinizin tutar tarafı yok, gizli dosyada tartışılmaya çalışılan her şey burada tartışılmıştır, ben karar vereceğim’ dedi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk örnektir: Süren bir yargıda tartışılan delilleri bir başsavcılık, bizden kaçırdıkları Can Gürkan’ın avukatlarının bildiği bir gizli dosyayla tartışmaya açtı. Herhangi bir hakime ya da hukukçuya sorun böyle bir şey kabul edilebilir değildir, suç unsurlarının tümünün oluştuğunu söyleyecektir.
‘PARA TEK DEĞER’
Alp Gürkan’ın çıkıp bütün sorumluluk bendedir demesinden sonra hukuk mekanizması sen sorumlu değilsin diyor. Paranın tek değer olması sözüyle izah edilebilir. Oğlunun aldığı ceza da çok düşük. Çok acı bir baba oğul hikayesi bu. Tahliye olanların maden işletme yetkinliği ellerinden alınmıyor. Ağır Ceza Mahkemesi bu hakları ellerinden alırken, istinaf mahkemesi bu görevleri geri veriyor.
Soma’da 4 yeni termik santral açıldı. AK Parti hükümeti ve Bakan Albayrak için bu santraller çok önemli. Türkiye’nin doğası için çok önemli bunlar. Türkiye’nin bu kirlilik yaratan termik santral yapması için süreç devam edecek, bunun için de adalet mekanizması suça ortak edilecek.
Kararı temyiz edeceğiz tabi. Ama bu, hukukla çözülebilecekmiş gibi gözükmüyor. Bir kısmı cezaevinde olan avukat arkadaşla birlikte çok ince bir işçilik yapıldı. Bunu Yargıtay’ın önüne de götüreceğiz ama mesele bunun çok ötesinde. Silivri’de yatan bir avukat arkadaşımız Selçuk Kozağaçlı, Soma davasını hangi saikla takip ettiği sorularak ceza aldı. Bunu soran hiçbir mahkeme bir hukuk fakültesi mezununu ikna edemez. Can Gürkan’a 5 yıl vereceksiniz, Mücella Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet isteyeceksiniz… Bunun hakla alakası yoktur. AK Parti’nin kendi geleceğini yatırdığı yerle alakası var. Bu ülkenin geleceğinin bir meselesi olarak görmeliyiz. En yoksulun evine gittiği kadar adalet vardır. 30 Nisan’da Aladağ mahkemesi var göreceğiz ne olacağını.”