Kasımpaşa Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı.
Denizli şunları kaydetti:
"Yurt dışında kaldığım dönemlerde de hep ülke özlemi çektim. Çok özel bir halkız. Dünyaya hoşgörü kavramını sokan Mevlana bu topraklardan çıkmış. Bu toprakların mayasında hoşgörü var. Küskünlükleri, kırgınları geride bırakıp hoşgörüyle kucaklaşmalıyız birbirimizle geleceğimiz için."
Kalçık'ın sohbetin devamında yönelttiği sorular ve Denizli'nin bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Adana'daki stada Fatih Terim, Trabzon'dakine Şenol Güneş ismi verildi. İzmir'dekine sizin adınız verilse bunu nasıl karşılarsınız?
'YENİ ZELANDA BAŞBAKANI'NIN TAVRINI TAKDİRLE KARŞILADIM'
- Türklere yönelik önyargılar da, teknik direktörlerin Avrupa'da başarı yakalamasının önünde bir engel oluşturuyor mu?
Oluşturuyor ancak uluslararası başarılarla bu önyargıları kırabiliyorsun. Kültürel farklılıklar zaten zorluklar yaratıyor, önyargılar daha zorlaştırıyor her şeyi. Mesela tarihi açıdan yakın ilişki içinde olduğumuz Almanya'da Türkler ilk zamanlar daha sıcak karşılanırken sonra iş değişti. Türkler, Almanya'da işyeri sahibi ve patron olmaya, Almanlara rakip olmaya başlayınca, bunu kabullenmekte zorlandı Almanlar. Şimdi ise aşırı sağın da artmasıyla önyargılar daha hissedilir bir hal aldı Avrupa'da. İnsanları dil, din, ırk olarak ayırmak haksızlık. Dünyadaki herkes eşittir. Yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmeliyiz. Bakın Yeni Zelenda başbakanına, dünyaya örnek olacak bir tavır gösterdi katliam sonrası. Onu bu açıdan çok takdir ediyorum.
'ERDOĞAN SAYESINDE AVRUPA STANDARTLARINI AŞAN STATLARA KAVUŞTUK'
- Kasımpaşa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da semti…
- Başakşehir'in başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üç büyükler olmadan lig çok renksiz olur. Bunun içine farklı renklerin de girmesi gerekiyor. Bu açıdan Başakşehir, üç büyüklerin ligdeki hegemonyasını kırdı. Onların başarısını çok takdir ediyorum. Hem kendi çabası, hem de rakiplerinin istenilen performansı ortaya koyamamasına bağlıyorum bu başarıyı. Tribün gücünden yoksun ama bence bu dezavantajlı gibi görünse de avantajlı bir durum aslında. Seyirci baskısı olmuyor. Bu da takımlara avantaj olarak dönebiliyor.
'VAZGEÇTİĞİN ZAMAN KAYBEDERSİN'
"Futbolcu olmak için Altay'a ilk gittiğimde 'Senden bir şey olmaz' deyip beni gönderdiler. Hırs yaptım. Çeşme plajlarında iki-üç ay sıkı antrenman yaptım ve daha sonra İzmir Genç Karması ve Genç Milli Takım'a seçildim. Altay'a tekrar geri döndüm. Hiçbir zaman hedeflerimden vazgeçmedim. Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman kaybedersin."