GÖRÜŞ

'Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozan ABD Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamaz'

ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Temsilciler Meclisinin Silahlı Kuvvetler Komitesi toplantısında Amerika’nın, Suriye Demokratik Güçleri’ni eğitmeye ve onlara silah ve maddi destek sağlamaya devam edeceğini, bununla birlikte Suriye-Türkiye sınırındaki Türk güvenlik çıkarlarının sağlanabilmesi için de çalışacaklarını belirtti.
Sitede oku

Suriye’de gerçek durum ve ABD’nin Golan tepeleri ile ilgili kararı göz önünde bulundurulursa Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Amerika Birleşik Devletleri tarafından sağlanacağı ile ilgili açıklamalar ne kadar inandırıcı?

Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şu değerlendirmelerde bulundu.

Öncelikle Amerika’nın Golan Tepeleri ile ilgili almış olduğu kararın, Trump’la Netanyahu arasında gelişen simbiyotik ilişkinin bir sonucu şeklinde açıklanamayacağını belirtmek gerekir. Bu karar, hiç kuşkusuz Suriye’nin üniter yapısının parçalanmasıyla ilgili büyük bir risk fotoğrafı üretiyor. Şu ana kadar Rusya, Türkiye, İran ve hatta ABD, Suriye’nin üniter yapısı ve toprak bütünlüğünden bahsediyordu. Şimdi ise üniter yapısının ve toprak bütünlüğünün fiili olarak bozulduğu bir durumla karşı karşıyayız. Yani Suriye toprağının yaklaşık %40’ını kontrol eden Amerika Birleşik Devletleri tarafından, Golan tepeleri, İdlib, El-Tanf ve Fırat’ın doğusundaki alanlar olmak üzere Suriye’nin dört bölgesi ile ilgili daha önce gündeme gelen haritalar çerçevesinde Suriye’nin parçalanabileceğine dair bir irade ortaya konulmuştur. Amerika’nın Golan Tepeleri kararıyla birlikte Suriye’nin parçalanmasına dair fiili bir ıspat fotoğrafı ortaya çıkmış durumda. Bu anlamda söz konusu karar, bölgede büyük bir risk ve güvensizliğin oluşmasına sebebiyet verdi.

ABD Genelkurmay Başkanı Dunford: Suriye'deki Kürt grupları eğitmeye devam edeceğiz

Diğer taraftan bu karar, aslında DEAŞ’ın da bir aldatmaca olduğuna dair bir ıspat üretti. DEAŞ’ı gerekçe olarak kullanan ABD, kendi hedef ve menfaatleri doğrultusunda bölge topraklarını dizayn ediyor, YPG-PKK ile birlikte Suriye’yi parçalayacak bir etki üreterek projesine devam ediyor. Projenin temelinde de “Arz-ı Mev’ud”a yönelik bir yayılmacı anlayış var. Bu yayılmacı anlayışla ilgili ortaya çıkan temel ıspat fotoğrafları mevcut. Amerika tarafından Irak’ta ve Suriye’de kurulan üslere ve etki altında kalan alanlara jeopolitik ve enerji kaynakları ve güzergahları açısından baktığımız zaman “Arz-ı Mev’ud”a doğru giden yayılmacı bir politikanın köşe taşlarını görüyoruz. Bu inanç eksenli yaklaşımlar çok tehlikeli. Dogmatik inanışlarla insanlığı veya dünyayı dizayn etme çabaları, çok tehlikeli bir yaklaşım. Ümit ederim, aklı selim güçler ve ülkeler devreye girer ve bu tür şeyler bir şekilde dengelenir ve önü alınır, yoksa gelecek çok karanlık olacak.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey: Türkiye ile YPG'nin olmadığı bir güvenli bölge üzerinde çalışıyoruz

Ayrıca bu olayda uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletlerin ortaya koymuş olduğu normları ve güveni tamamıyla yerle bir eden bir kanunsuzluk ve yetkisizlik var. Trump’ın malı mı ki, Golan Tepelerini İsrail’e verebilir. Bir güç uygulamasıyla karşı karşıyayız. Bu durum, dünya barışı ve düzeni için büyük bir risk üretiyor. Bir küresel güç hukuksuz ve yetkisiz bir imza atarak bundan sonra yaşanacak hukuksuzluklara ve kanunsuzluklara aslında bir altyapı ve bir gerekçe oluşturuyuor.

ABD: Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna operasyon yapmasına gerek yok

Türkiye ise kendisinin tehdit altında olduğunu ve büyük bir riskle karşı karşıya kaldığını zaten biliyor. Suriye’de sahada üretilen gerekçelerle beraber İsrail yayılmacılığı konusunda bir eşgüdüm içerisinde hareket edildiği gözüküyor. Bu büyük bir risk. Dolayısıyla ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’un Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının sağlanacağına dair açıklamalarını kesinlikle samimi bulmuyorum.

Yorum yaz