Mevlüt Tezel, Sabah'ta "Güldür Güldür’ün yaptığı tek taraflı mizah" başlığıyla yayımlanan yazısında "Show TV'de yayınlanan 'Güldür Güldür Show'un 192'nci bölümündeki 'Pozitif Toplantı' skeci çok ses getirdi. Skeçte; hükümete yakın bir gazetenin yazı işleri toplantısında, gazetenin genel yayın yönetmeni, karamsar haberler yerine, olaylara hep pozitif bakılmasını ve haber başlıklarının 'olumlu' atılmasını istiyor" hatırlatmasında bulundu.
Tezel, yazısına şöyle devam etti:
Gerçekten zekice, komik esprilerin yer aldığı bir skeçti. Ama bu skeçte açık politik mesajlar da var. Genel yayın yönetmeninin giydiği takım elbisenin mavi, isminin de 'Bilal' olması enteresan! Bu arada Bilal, skecin sonunda kovuluyor.
NEDEN ŞİMDİ?
Uzunca bir süredir ekranlarda olan, bugüne kadar etliye sütlüye karışmayan skeçler yapan, muhalifliğin yanından bile geçmeyen bir BKM yapımı olan 'Güldür Güldür Show', neden şimdi bu skeçle hükümete yakın medyaya 'çaktı' acaba?
Bugüne kadar devletten büyük destek gören, 'mısır krizi'nde istedikleri yasa anında çıkarılan BKM'nin patronları Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan, şimdi muhalif mi oldular dersiniz? Yoksa 'Organize İşler: Sazan Sarmalı' filminin vizyondayken Netflix'e satılıp sinema salonlarının mağdur edilmesini eleştiren medyaya mı kızdılar? Ya da bugüne kadar apolitik skeçler yapan 'Güldür Güldür Show', seçimler yaklaşırken hükümete yakın medyaya çakarak bir denge mi kurmaya çalıştı?
Elbette yürek yemeye gerek yok, mizah ve eleştiri olacak ki doğrulara ulaşalım. Objektif olmak için de hem kötüyü, hem de güzeli aynı oranda göstermek gerekir. Ama skecin senaristleri, hükümete yakın medyayı yerin dibine sokarken, hükümetin başarılarını görmezden gelen, sürekli negatif habercilik yapan, Batı'nın algı operasyonlarına ortak olan muhalif medyayı hiç eleştirmiyor.
HİÇ ADİL DEĞİL!
Eminim o skeci yazan senaristler de kutuplaşmadan şikayetçidir! Peki, bir tarafa fena 'çakıp', diğer tarafa hiç dokunmamak, eleştirmemek adil mi? Bu da tek taraflı mizah olmuyor mu? Skeçte her iki tarafla da dalga geçilse daha hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz mıydı?"