CHP tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterilen Mansur Yavaş, Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök'ün sorularını yanıtladı.
Yavaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine yönelttiği eleştirilerle ilgili olarak "Hakkımda bu kadar ağır ve ön yargılı konuşmasına rağmen seçim bitince bunların ortadan kalkacağına inanıyorum. Tekrar ediyorum, ben o konuda zorluk çıkacağını sanmıyorum. Çünkü Ankara'da hayat durduysa, Türkiye'de de durur. Hayat durduğu zaman da sadece bana oy verenler için durmuyor. Ona oy verenler için de duruyor" dedi.
- Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?
Hatırlarsınız 2009'da ben adayken Tayyip Bey Beypazarı'na geldi. Gidip çiçekle karşıladım onu. O dönemde 6.5 yıl muhalefette olduğumuz halde hükümetten para aldım. Tayyip Bey'den de para aldım. Beşir Atalay'dan aldım, Cemil Çiçek'ten aldım.
'PARAYI HÜKÜMETTEN ALDIYSAM BUNU VATANDAŞA DA SÖYLERİM'
- Aldığınız parayı nasıl kullandınız?
Şöyle yaptım: Yaptığım ihale için Beşir Atalay'ın bakanlığından para aldıysam, bunu vatandaşa da söyledim. Hükümetten aldığımız parayla yaptığım işleri ve onlar hakkındaki gazete haberlerini aldım Beşir Bey'e götürdüm. Sizin sayenizde oldu dedim. Benim bu konuda hiçbir kompleksim, siyasi endişem yok. Parayı merkezi iktidardan alıp bununla iş yaptıysam, bunu ne halktan ne onlardan saklarım. O yaşları geçtik artık."
Zamanında onu çiçekle karşıladım, bu seçimden sonra makul çizgiye gelir
- Görevden alma, kayyım tayin etme gibi bir şey bekliyor musunuz?
İyi de bugüne kadar hep sandık sandık derken, o sandıktan çıkacak iradeye ters bir şey yapmak olur mu? Ben şahsen yapacaklarına inanmıyorum. Bunları seçim ortamı içinde söylenmiş sözler olarak kabul ve tahmin ediyorum. Ayrıca neden kayyım tayin edecek? Onun için bir sebep lazım. Bu seçimi bütün dünya izliyor şimdi. Yani Mansur Yavaş'ın önünü keseceğim diye ülkeye çok zarar verirsiniz.
'BİR SİYASİ HIRS UĞRUNA BU ADAMIN KUYRUĞUNA TAKILMAYA DEĞER Mİ?'
- Hakkınızda iddialarda bulunan kişi hakkında ne diyorsunuz?
Bunu kullananlara şunu diyorum. Bu ne ya Allah aşkına. Bu ne hırstır. Bir çocuk istismarcısı bulmuşsun onun kuyruğuna takılmışsın. Bugün duruşma vardı, adam mahkemeye bile gelmedi. Bana yükleneceksen bari itibarlı bir insan bul. Adam sizi elinde oynatıyor. Kullanacak başka bir adam bulamadınız mı? Maalesef medyanın bir kısmı çok insafsız bir tavır içinde. Hiç düşünmüyorlar, bizlerin de çocuklarımız, ailelerimiz var, sevenlerimiz var. Bir seçim uğruna bu hallere düşmeye, bu kadar aşağılara inmeye değer mi?"
Adam bugünkü belediyenin başkan yardımcısı. Gidiyor duvara aleyhimize yazı yazıyor. Sahte afiş asıyor. Kim olduğu apaçık belli, apartmana girerken, çıkarken görüntüleri var. Üzerindeki mont, afiş asan adamın üzerindekinin aynısı. Bütün bunları savcıya veriyoruz. ‘Yok teşhis edemedim' diyor. Üstelik alay eder gibi en küçük incelemeye bile gerek duymaksızın iki dakikada karar veriyor. Yani medyanın bir bölümü yargısız infaz yaparken, bu tarafta da savcısı-hâkimi yargılı infaz yapıyor.
'SAKLAYIN BU GÖRÜNTÜLERİ YALANSA BİR GÜN GÖSTERİN'
Adam yemin ediyor vallahi billahi 20 bin işçi çıkaracak diye. Ben de vallahi billahi çıkarmayacağım diyorum. Belediyede çalışan o insanlara sesleniyorum. İşte televizyonlarda yaptığım konuşmalar ortada. Saklayın bu görüntüleri. Verdiğim sözü tutmazsam koyun önüme.
'NE KORUMAM VAR NE DE KORTEJİM, TEK BAŞINA HALKIN ARASINDAYIM'
'MELİH GÖKÇEK'İN YAPTIĞI PARKLAR TIKLIM TIKLIMSA'
Parklara bakıyorum, mesela Gökçek'in yaptığı Mavi Göl, Göksu ve Gölbaşı'nın etrafı var, kalabalıktan gidemiyorsunuz. Her kesimden insan var, orada buluşuyor. Daha ne kadar yeşil alan yapsak dolacak demektir. Dolayısıyla bu tür alanları çoğaltırsanız buluşmayı ve kaynaşmayı da sağlarsınız.
'BU AY-YILDIZI YAKAMA DAHA DÜN TAKMADIM'
Her seçimde bir şey çıkarıyorlar. Geçen seçimde ülkenin istikbali demişlerdi, şimdi bekası diyorlar. Niye bir beka sorunu olsun ki? Yakasında ay-yıldızlı rozet taşıyan bir insanım. Ben o ay-yıldızı oraya dün takmadım. Önceki gün de takmadım. Kendimi bildiğimden beri yakamda ve gönlümde. AKP'li bir belediye başkanı değil de ben olursam niye bir beka sorunu çıksın… Geldiğim köken belli. Milliyetçi bir insanım ben. Yanlış şeyler bunlar. Zaten halk da itibar etmedi.
Şu son dakikada çıkarılan şeyler olmasaydı, Ankara'da son derecede güzel ve uzlaşmacı bir hava vardı. İnşallah seçimden sonra yumuşar. Böyle bir gerginlikten hiçbirimiz hoşnut değiliz. Toplumun da hoşnut olduğunu sanmıyorum. ‘Ben MHP seçmeni, AKP seçmeni, CHP, İYİ Parti seçmeni' diye bir ayrım yapmıyorum. Oy verecek bütün insanlara sesleniyorum. Herhangi bir partiyi hedef alacak bir siyaset yapmıyorum. Karşınızdaki insanları siyasi kimlikle değil de insan olarak görürseniz siyaseti de rahat yapıyorsunuz. O nedenle diyorum ki bu zihniyetteki belediye başkanları ülkede yukarıda oluşmuş bu kutuplaşmayı tabanda ortadan kaldırabilir.
'KUTUPLAŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN ENCÜMENE AKP'Lİ DE ALACAĞIM'
Kutuplaşmayı önlemek için ilk adımı da ben atacağım. Seçimden sonra şöyle iyi bir şey olacak: Ankara'da gerçekten demokratik bir yapı oluşacak. Birlikte yöneteceğiz bu şehri. Encümene AK Partili de alacağım. Zaten olacak. Olmasa da alacağım.
'BENİM SİYASİ GÖRÜŞÜM ŞUYMUŞ BUYMUŞ KİME NE'
Benim siyasi görüşümden kime ne? Başbakan, Cumhurbaşkanı bir şey söylüyor, gazeteciler gelip bana soruyorlar: ‘Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?' Ne önemi var benim ne düşündüğümün? Ayrıca ben şöyle düşünüyorum diye bütün Ankaralı da böyle mi düşünecek? O nedenle ben ‘Boş verin benim ne düşündüğümü, siz bana belediye ile aldığınız hizmetle ilgili soru sorun' diyorum.
Kimseye hayat dayatmıyoruz diyorlar ama dayatıyorlar. Belediye başkanları politik olmamalı diye düşünüyorum. Politik olmazsanız, kimsenin hayat tarzına müdahaleniz de olmaz. Bizdeki yanlış şu: Biri belediye başkanı oldu mu ‘Partim şöyle istiyor' diye kendi yasaklarını getiriyor. Bu doğru bir anlayış değil. İnsanları özgür bırakmak lazım."
'BELEDİYE BAŞKANLARININ YETKİSİ FAZLA, AZALTILMALI'
Şimdi size şaşırtıcı gelebilecek bir şey söyleyeceğim. Belediye başkanlarının yetkisi çok fazla. Ben buna karşıyım. Bu yetkiyi kullanıp kullanmama meselesi değil bu. Fazla diyorum çünkü bu yetki yanlış kullanılabilir. Çetin Altan'ın bir sözü vardır. ‘İyi bir başkan şehrini ihya edebilir, kötü başkan ise imha eder' diyor. Ben bu yetkiyi ilçe başkanları ile paylaşarak kullanacağım.
'BİR ZAMANLAR İLBER HOCA'SI, ATTİLÂ İLHAN'I BU ŞEHİRDEYDİ'
- Ankara eğlenceli bir şehirdi ama şimdi sanki üzerine muhafazakâr bir şal örtüldü gibi. Rakibiniz bile "Gelen hemen kaçmak istiyor" diyor.
Muhafazakâr şal demek yanlış. Ölü toprağı serpildi demek lazım. Doğru. Ankara'da canlı bir müzik ortamı vardı. Spor ortamı vardı. İlber Ortaylı, Enis Batur, yaşarken Yusuf Atılgan, Attilâ İlhan bu şehirde otururdu. Rakibim haklı, şehrin entelektüel hayatı öldürüldü. Maalesef böyle bir şehir oldu. Hâlâ çok sayıda aydını var ama onlar da mutsuz. Müziği, sporu, eğlenceyi ve özgürlüğü bu şehre geri getirmeliyiz.
EN BÜYÜK BAŞARIM BEYPAZARI KADININI DÜKKÂNA SOKMAKTI
'BEN PARA BULAMAZMIŞIM, RAKİBİM PARA MI BASACAK'
Rakibim benim için ‘O paraları bulamaz' diyor. Peki ben bulamadım diyelim. Rakibim ne yapacak? Para mı basacak? Böyle şey olur mu? Elbette bütçemize bakacağız, gelirimiz neymiş, giderimiz neymiş bakacağız. Ama biz önce şunu konuşalım: Ankara ekonomisi çok kötü. İnsanlar işsiz. Dükkânlar kapanıyor. Bizim ilk işimiz istihdamı arttıracak projeler. Biz 100 günde 100 proje diyoruz. Onlara öncelik vereceğiz tabii ki.
'ANKARA'NIN BÜTÜN YERLEŞİMİ ARAZİSİNİN SADECE YÜZDE 3'Ü'
İsterse yapar. İsterse şehrini zengin edebilir. İşinsanının önünü açarsınız… İnsan yatırım yapacak ama arsa paraları çok yüksek. Öyleyse siz arsa üretin, yer gösterin. Size bir rakam vereyim: Ankara'nın bütün yerleşimi şu an sahip olduğu arazinin yüzde 3'ü. Ama herkes aman yerim İstanbul yolunun üstünde olsun, havaalanı yolunda olsun, İzmir yolunda olsun istiyor. Böyle bir şey yok ki. Oraları pahalı tabii.
Ankara'da Kızılırmak'tan gelen su var. Bu su aslında 2050 yılında gelecekti, malum şeylerden dolayı öne alındı. 1 milyar dolara mal oldu. O suyu akıtmazsanız borular kullanılmaz hale gelecek. İşte bu suyu kullanmak üzere büyük bir proje geliştirdik. Gölbaşı ile Bala arasında 1000 kilometrekarelik bir alanda aşağı yukarı 250-300 bin dönüm civarında sulu tarım yapılacak hale gelecek. Sebze ekilirse 4 ile 7 milyar arası gelir sağlanacak.
'ANKARA BİLİŞİM VADİSİ GÖLBAŞI'NA KURULACAK'
Biz bu şehrin parlak beyinleri ile 2050'yi planlayacağız. Ankara'da parlak beyin çok. 200 bin üniversite öğrencisi var. Ama üniversiteyi bitiren burada durmuyor. Bu insanları burada tutmanız lazım. Bunun için bilişim vadisini Gölbaşı'na yapıyoruz. Manzarası güzel, yeşiller içinde çalışacak. O insana çalışma duygusu verecek bir ortam hazırlayacağız.