ABD yönetimi Suriye'den çekilmeden çark ederken, dikkatler yeniden İdlib'e çevriliyor. İdlib'in neredeyse tamamında kontrolü Türkiye'nin de ‘terör örgütü' olarak gördüğü Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ele geçirmişken, Ankara ile Moskova'nın ortak devriyelerine karşılık Ankara bölgeye bir operasyon yapılmamasında ısrarcı. Son olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bölgedeki statükoyu bozabilecek ateşkes ihlallerini durdurması için Rusya'ya çağrıda bulundu. Türkiye'nin Soçi mutabakatını yerine getirip getirmemesi meselesine girilmezken, HTŞ'nin Rusya ve Suriye ordularına karşı diğer grupları açıkça cihada çağırması dikkat çekiyor.
Gelişmeleri Şam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Yuva ile konuştuk.
‘SURİYELİ SÜNNİLERE YÖNELİK SALDIRI PROPAGANDASI'
Prof. Dr. Mehmet Yuva, İdlib sahasının çok önemli bir imtihan sahası olduğunu anımsatırken, sürecin hem Türk-Amerikan hem de Türkiye-Rusya ilişkilerine yön vereceğini vurguladı. Ankara'nın terör örgütü olarak gördüğü HTŞ'ye yönelik hamlelerinin güçlüklerine dikkat çeken Yuva, topyekün bir ‘temizlik harekatının' Suriyeli Sünnilere yönelik olacağı yolundaki propagandalara dikkat çekti. Yuva, Türkiye'nin bir türlü harekete geçememesinde bölgedeki sosyal yapının karmaşıklığının da rol oynadığını belirtti:
‘HTŞ SAVAŞI İDLİB DIŞINA TAŞIMA AMACI GÜDÜYOR'
"Kaldı ki HTŞ son iki gündür bütün diğer örgütleri Suriye ordusuna karşı cihada çağırmaktadır, Rusya'ya karşı cihada çağırmaktadır, bu savaşı sadece İdlib içinde tutmayalım Halep kırsalına ayrıca Lazkiye'yi de buna katarak saldırıları genişletelim yönünde çağrıları var. Bu çağrılara uymayanları rejimin ajanlarını, Rusya'nın piyonlarını, yabancı ülkelerin piyonlarını yeteri derecede Müslüman olmamakla itham edebilmektedir. Bu hassasiyetler diğer örgütlerin elemanları üzerinde de ciddi bir etki yaratmaktadır. Siz yola neden çıktınız? Kafir ilan edilen adaletsiz, haksız kabul edilen mevcut nizamı değiştirmek için yola çıktınız. Bunun için de Suriye ordusu ile savaşıyorsunuz. Ama gördüğümüz kadarıyla siz Suriye ordusu ile savaşmaktan ziyade Rusya, İran, Türkiye ve Suriye'nin almış olduğu kararlara uyum sağlama çabası içindesiniz. İdlib'in başka bir önemli özelliği var. Suriye'nin bütün bölgelerinden yani diğer cephelerde savaşı kaybetmiş veya uzlaşma yoluyla orayı terk etmiş İdlib'e taşınmış, bugün Hulusi Akar 3.5 milyondan bahsediyor, bu abartılı bir rakam. Takriben 2 milyon dolayındadır. Ama nedenini anlamakta zorlanıyorum, birileri bu sayıyı gittikçe yükseltmektedirler. Belki de yaşanacak göç dalgasının büyüklüğü ve bunun sadece Türkiye'de değil de Amerika'ya kadar bir tehdit oluşturacağını böylece kamuoyuna bu operasyonun Suriye ayağı tarafından yapılmasının yaratacağı ciddi sonuçları anlatması açısından büyütülmüş olabilir."
‘İDLİB'TEKİ YAPILARLA MEVCUT SİYASİ NİZAMIN GENEL KARAKTERİNİN UYUM İÇİNDE OLMASI MÜMKÜN DEĞİL'
‘SURİYE RUSYA'NIN TELKİNLERİYLE SABIRLI DAVRANIYOR'
"Türkiye tarafının Suriye ordusunun İdlib'te operasyonlarını ertelemesini ısrarla istemesinin önemli iki sebebi var Suriye tarafının bu kadar kayıp vermesine rağmen. Bir saldırı sonucunda Suriye ordusu ile hareket eden 40-45 milis mensubu öldürüldü, ama buna rağmen Suriye tarafı bu operasyon konusunda halen sabırlı davranmaktadır. İki tane sebebi var bunun. Bir, Rusya'nın Suriye tarafına temkinli, sabırlı, metanetli davranması ve bu şekilde baki kalması yönünde ısrarı var ve bu ısrarın çok önemli sebebi var, onun altını doldurabilmektedir. İki, Suriye tarafının böyle bir operasyon yapması Türkiye'yi zora sokacak. Çünkü bunun geçmiş yıllarla bir ilgisi vardır, orada yaratılan mevcut durumdan Türkiye tarafının sorumlu olduğunu her 4 taraf bilmektedir. İdlib'te mevcut olan örgütlerin, HTŞ ile şu veya bu şekilde ticaret, siyaset veya toplumsal ilişki içinde olan birçok kesimin Türkiye ile ticaret yaptığı, sınırları kullandığı, Türkiye'nin koruması altında İdlib'in düşürüldüğünü vs. bilmektedir. Bunların da Türkiye'de çok ciddi taraftarı var. Bütün bunlar Türkiye'yi sıkıntıya düşürmektedir. Bu sebeple ‘Aman ha, Suriye tarafı bu operasyonu yapmasın, bizi zor duruma sokmasın'. Suriye tarafı bu operasyonu yaptığı takdirde bu operasyon HTŞ'ye yani El-Nusra'ya yapılırken, onunla birlikte hareket edecek veya onun yanında yer alacak. Diğer örgütler de hedef alınacak. Diğer örgütlerin Türkiye ile teması olabilir. Türkiye diğer örgütlere destek vermediği zaman, bu operasyonları şiddetle karşı çıkmadığı zaman, cevap vermediği zaman Türkiye'nin Suriye ile işbirliği halinde olduğu ve onların aslında bir Türk-Suriye kumpasına maruz kaldıkları yönünde ciddi bir psikolojik ortam zuhur edecek. Bütün bu korkular Türkiye'nin Rusya üzerindeki baskısını arttırmaktadır, yani Suriye'yi ‘Aman dizginleyeyim' bağlamında."
‘ANKARA HALA BUNDAN NASIL YARARLANABİLİRİM POZİSYONUNDA'
Şam yönetiminin hiçbir zaman İdlib'in şehir merkezine yönelik bir operasyon düşünmeyeceğini, şehir merkezinde hükümeti destekleyenlerin de bulunduğunu söyleyen Yuva, olası operasyonun İdlib'in dışında kalan bölgelerde yaşanacağını ifade etti. HTŞ'nin bir operasyon halinde militanlarıyla Halep, Lazkiye ve Hama'ya saldırı yerine Türkiye'ye doğru çekilme kararı alacağını savunan Yuva'ya göre böyle bir gelişme de Türkiye'yi daha zor bir pozisyona sokabilir. Türkiye'nin Suriye sahasında hala ABD ile Rusya arasında sıkışmış bir hali tercih ettiği görüşündeki Yuva, Ankara'nın hala ‘bundan nasıl yararlanabilirim' pozisyonunu koruduğunu da dile getirdi.