Peki olası Türkiye-İran ortak operasyonun kapsamı ne olabilir, hangi bölgeler hedef alınacak, birbirine mesafeli iki ülkenin işbirliği hangi denklemleri ortaya çıkarır, Astana sürecine etkisi ne olur, bu soruları İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar Sputnik'e değerlendirdi.
BABÜROĞLU: EN ÖNEMLİ HEDEF KANDİL'İN İRAN'A BAKAN DOĞU YANI, PKK ETKİSİZ DURUMA GELEBİLİR
Dr. Babüroğlu, İran ve Türkiye'nin ortak operasyon yapmasının çok önemli olduğunu belirterek, bölgenin coğrafyasına dikkat çekti.
"ASTANA SÜRECİNİ OLUMLU ETKİLER"
Dr. Babüroğlu, olası operasyonun iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmesi açısından da önemli olduğunun altını çizdi. Astana sürecine vurgu yapan Babüroğlu, "Astana sürecinde devam eden Türkiye-Rusya-İran arasındaki işbirliğinde, Fırat'ın doğusunda ve Membiç'te bulunan PYD/PKK terör örgütünün de İran tarafından bir terör örgütü olarak kabul edilmesine yol açacaktır. PKK bölücü terör örgütünün etkisiz duruma getirilmesi açısından iki ülke arasında kararlı bir operasyon önemlidir, iki; Astana sürecinin, işbirliğinin daha olumlu bir atmosferde, Türkiye-İran arasında yürütülmesi açısından da önemlidir, Astana sürecini olumlu etkiler" diye konuştu.
"ABD'NİN İRAN KARŞITI CEPHEYE TÜRKİYE'Yİ ÇEKME GAYRETİ ÇARESİ KALACAKTIR"
Bir başka önemli sonucun da ABD bağlamında olacağını anlatan Babüroğlu, ABD'nin İran'a karşı bir cephe açmış durumda olduğunu, Suudi Arabistan ağırlığında, 9 Arap ülkesiyle stratejik ittifak kurmak istediğini belirterek, bu ülkelerin İran'a karşı olası operasyonda kullanılacağını kaydetti.
AĞAR: BAMBAŞKA DENKLEMLERİ BERABERİNDE GETİREBİLİR
İstihbarat anlamındaki işbirliğine dikkat çekerek "Bu nerelere evrilir iyi bakmak gerekiyor" diyen güvenlik uzmanı Abdullah Ağar da, "Çünkü başka denklem var, oradan okumasını yapmak gerekiyor. Amerika'Nın İran üzerine bir etkisi var, Türkiye üzerine kimyası örtüşen ama farklı bir etkisi var, benzer bir etki Körfez ve İsrail için de geçerli. Yani şimdi Körfez'in ABD'nin ve İsrail'in kimyaları farklı ama olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalmış iki komşu ülkenin işbirliğinden bahsediyoruz. Bu denklem içerisinde iki ülkeyle de işbirliği yapan bir Rusya fotoğrafı var" dedi.
İran ile Türkiye arasında, geçmişten beri iki dost, kardeş ve komşu ülke olmalarına karşın çok ciddi rekabet ve güvensizlikler olduğunu belirten Ağar, şöyle devam etti:
"ORTAK OPERASYON AÇIKLAMASININ SİYASİ, STRATEJİK GÖNDERMELERİ VAR"
Abdullah Ağar'a göre bu süreçte Türkiye ile İran'ın PKK'ya karşı ortak operasyon açıklamasının aynı zamanda uluslararası ilişkiler açısından siyasi bir mesajı da var. Ağar, "PKK gibi bir terör örgütü konusunda İran ile Türkiye'nin işbirliği iradesi çok kıymetli ve değerlidir, anlamlıdır ama sadece PKK'nin fiziki varlığıyla mücadele olarak tanımlanamaz. Belli ki siyasi bir göndermesi var, uluslararası rekabet anlamında da stratejik bir göndermesi var" dedi.
Bunun nereye evrileceğinin kapsamı görüldükten sonra cevaplanabileceğini kaydeden Ağar, "Ama böyle bir iradenin dahi ifade edilmiş olması bakan düzeyindeki bir seviyede anlamlı olduğunu düşünüyorum, değerlidir" diye konuştu.
"OPERASYON AMERİKAN PKK'SINA KARŞI MI, İRAN'A YAKIN DURAN PKK'YA MI"
"AVRASYA EKSENİNİN GELİŞTİĞİ BİR FOTOĞRAFA DOĞRU EVRİLİYOR"
Ağar, Astana sürecinin Türkiye ile İran'ı birbirine yakınlaştırıp yakınlaştırmadığı sorusuna da "Astana süreci de, coğrafyada yaşanan türbülanslar ve jeopolitik akıntılar neden oldu aslında Türkiye, İran ve Rusya'nın birbirine yakınlaşmasına. İradelerle birlikte ortaya çıktı elbette ama bu iradelerin ortaya çıkmasına sebep koşullar vardı coğrafyada. Bu şunu ortaya koyuyor; Avrasya ekseninin, güven bunalımlarını atlatarak, güvenin geliştiği, işbirliğinin geliştiği bir fotoğrafa doğru evriliyor, oraya doğru gidiyor iş" yanıtını verdi.