Kaynaklar, Trump'ın Rusya ile Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) çekilmek gibi çok ciddi bir kararı alırken bile hiçbir bakanlığa ve kuruma danışmadığını anlattı. Ancak bunun gerisinde Bolton'ın yattığı ileri sürüldü.
Buna göre en önemli dış politika konularında en üst düzey ulusal güvenlik yetkililerinin toplantı sayısını olabilecek en düşük sayıya indiren Bolton, Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki çok sayıda uzmanın yerine de kendi şahin görüşlerini paylaşmaktan başka özelliği bulunmayan, uzman olmayan kişileri getirdi.
Suriye ile ilgili tartışmalara katılmış eski bir yetkiliye göre, üst düzey toplantıların en aza indirgenmesi, 'motorla tekerlek arasında bağlantının koptuğu' durumlara yol açtı.
Bunun sonucunda kabinedeki yetkililerden bazıları, Bolton tarafından dışarda bırakılmaksızın Başkan'la konuşabilmek için kendi kişisel iletişim hatlarını geliştirmeye başladı.
Post'a göre bu figürlerden biri olan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump'la baş başa geçirdiği zamanı cansiperane koruyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'nin elemanlarının kolaylıkla Ulusal Güvenlik Danışmanı'na ulaşıp görüş alışverişinde bulunması geleneğinin de Bolton tarafından rafa kaldırıldığı kaydedildi.
Washington Post, Bolton'ın yaklaşımının Trump yönetiminde karar alma sürecini nasıl etkilediğinin en önemli örneklerinden birinin, ABD'nin INF'den çekilmesi olduğunun altını çizdi.
Habere göre Rusya ile nükleer silah anlaşmasından çekilme kararı, savunma bakanı, dışişleri bakanı, hazine bakanı ve adalet bakanının da hazır bulunması gereken 'büyükbaşlar komisyonunda' hiç konuşulmadı.
Gazete yine de Trump'ın aklına eseni yaptığını, Bolton'ın üzerinde tam etkiye sahip olduğunun söylenemeyeceğini, Kuzey Kore ve Suriye politikalarının bunun örneği olduğunu belirtti.