14 Şubat'ta Cammu Keşmir eyaletinde 44 askerinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısından Pakistan'a sorumlu tutan Hindistan, komşusunun topraklarında hava harekatı gerçekleştirdi. Nükleer silahlı iki güç savaşın eşiğine kadar geldi. Gerilim henüz dinmemişken aniden patlayan kapışmanın perde arkasını ve Asya'daki jeostratejik dengeleri Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Mehmet Seyfettin Erol ile konuştuk.
‘BÜYÜK OYUN HIZLI BİR ŞEKİLDE ÇİN'İ ÇEVRELEMEYE YÖNELİK YENİ SÜRECE İŞARET EDİYOR'
Prof. Mehmet Seyfettin Erol, uluslararası ilişkilerde ‘tesadüfe' yer bulunmadığı görüşünü dile getirirken, Asya çapında Myanmar'dan İra ve Afganistan ile Hindistan ve Pakistan'a uzanan coğrafyadaki son gelişmelere dikkat çekti. Güney Çin Denizi'nden itibaren başlayan Kuzey Kore, Myanmar, Keşmir, Doğu Türkistan, Afganistan ve İran hattına kadar uzanan burada kenar kuşakta bütün kriz alanlarının neredeyse bir anda harekete geçirildiğini söyleyen Erol'a göre, bütün gelişmeler Orta Asya ve Güney Asya'yı merkez olarak alan, Rusya ve daha çok Çin'i çevrelemeye yönelik yeni bir sürece işaret ediyor:
‘ŞİÖ AÇISINDAN BÜYÜK ZAAFİYET'
Pakistan'ın son dönemde hem İran'a yönelen saldırılar hem de Keşmir ile gündemde olduğunu belirten Erol, Pakistan ile Hindistan arasındaki Keşmir meselesinin aslında yeni olmadığını anımsattı. İki ülkenin de nükleer silahlı birer güç olduğunu dolayısıyla krizin büyük önem taşıdığını vurgulayan Erol, özellikle Pakistan'ın Çin ile yakınlaşması ve ABD'den uzaklaşmasının dikkat çektiğini söyledi.
"Son dönemde Pakistan oldukça gündemde. Hem İran'a yönelik saldırılar hem de Keşmir bölgesindeki saldırılarla ilgili. Bu sorun yeni değil, 47'den itibaren yani Pakistan ve Hindistan'ın bağımsızlığı ile gündeme gelen ve Birleşmiş Milletler'in iki temel sorundan birini oluşturan bir hadiseden bahsediyoruz. Biri Filistin-İsrail, diğeri Keşmir'dir. İki devlet toplamda beş defa savaştı. 99'da nükleer savaşın eşiğine geldiler. Savaşı bütün dünya endişeyle izledi. Bugün Hindistan-Pakistan gerilimi klasik konvansiyonel çatışmadan öte nükleer bir çatışmayı ihtiva eden bir boyuta sahip ve her iki taraf da bu nükleer silahı kullanabileceğini net şekilde ifade ediyor. Dolayısıyla bu basit bir saldırı değil. Pakistan neden hedef? Pakistan'ın son yıllarda dış politikalarına baktığımızda Çin'in ağırlıklı olarak ön plana çıktığını, Pakistan'ın Amerika Birleşik Devletleri'nden uzaklaştığını ve Pakistan'ın aynen Hindistan ile birlikte Şanghay İşbirliği Örgütü'nün üyesi olduğunu görüyoruz. Bugün iki savaş durumu iki Şanghay üyesi arasında oluyor. Şanghay İşbirliği Örgütü, bölge dışı tehditlere ya da saldırılara karşı orada caydırıcı bir unsur olmayı hedeflerken, bugün Şanghay'ın iki üyesi çatışma halinde ve bu Şanghay İşbirliği Örgütü açısından da aslında büyük bir zafiyet."
'ÇİN'İN DENİZLERE İNMEYE YÖNELİK BÜTÜN HAMLELERİ AKAMETE UĞRATILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Büyük Ortadoğu Projesinde etnik ve mezhepsel damara oynandığını ve ülkeler ve bölgelerin istikrarsız kılındığını anımsatan Erol, aslandı tamamıyla jeopolitik eksenli bir mücadele yaşandığı görüşünde. Pakistan, Hindistan ve Afganistan'ın kenar kuşağı kritik üyeleri olduğunu belirten Erol'a göre ABD bu kuşağı yitirme tehlikesine karşı ‘burayı kolay kolay bırakmayacağım' mesajı veriyor ve Çin'in denizlere inmeye yönelik hamlelerini akamete uğratmaya çalışıyor:
‘AMERİKA, KENDİSİNE KARŞI OLUŞMUŞ İTTİFAKI KENDİ İÇİNDE ÇATIŞMAYA SEVK ETMEYE ÇALIŞIYOR'
ABD'nin Çin'in Kuşak ve Yol girişimiyle inisiyatif aldığı coğrafyada giderek kendisine karşı bir ittifakın oluştuğunu tespit ettiğini belirten Erol, Washington'ın bu oluşumu kendi içinde çatışmaya sevk etme çalışmalarına hız verdiği görüşünde. Bu yüzden Erol'a göre, Çin ve diğer bölge ülkelerinin yürüttüğü projeler hedef alınıyor:
‘ABD, ŞANGHAY OLUŞUMUNU KENDİSİNE ÇOK BÜYÜK TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR'
Erol'a göre ABD ve Britanya uzun süredir kendilerine meydan okuyacak herkesi Avrasya merkezli görüyor. Dünyanın güç merkezinin batıdan doğuya kaydığı görüşünün hakim olduğunu anlatan Erol, bunun engellenmesine yönelik endişelerin de zirve yaptığını belirtti. Diğer yandan Pakistan'a Çin'in, Hindistan'a ise Rusya'nın daha fazla destek verdiğini anımsatan Erol, bu manzaranın da ŞİÖ'deki potansiyal yarılmanın işareti olduğu görüşünü dile getirdi ve ABD'nin bu hassas yapıyı göz ardı etmeyeceğini vurguladı.
‘RUSYA VE ÇİN'İN ORTA ASYA'DA GÖRMEK İSTEYECEKLERİ SON ŞEY İSTİKRARSIZLIK'
ABD'nin günümüzde ne Çin'e ne de Rusya'ya doğrudan doğruya savaş açamayacağını ancak bunun yerine değişik araçlarla güç projeksiyonu yapmaya çalışabileceğini anımsatan Erol, bu bağlamda ŞİÖ'nün de tehdit olarak algılandığını kaydetti. Erol, Hindistan ile Pakistan arasındaki son kapışmaya Rusya ve Çin'in hızlı reaksiyon göstermelerinin de bu süreçten en zararlı çıkacak iki ülke olmalarına bağladı: