S&P değerlendirmesinin son dönemdeki toparlanmayı dikkate almadığı kaydedilen açıklamada, değerlendirmenin, "en kötü varsayımlara dayalı senaryoların ürünü olması nedeniyle temelsiz olduğu, Türkiye'nin kendine has özelliklerini ve gücünü, bankacılık sektörünün tecrübesini ve reel sektörün dinamizmini yansıtmadığı" kaydedildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Ancak, bankaların kendi bünyelerinde geliştirdikleri modellerin sonucu belirlenen "kredi riskinde önemli artış" nedeniyle ikinci gruba alınan krediler sorunlu kredi olarak değerlendirilmemelidir. Değerlendirmenin, "kredinin ilk verildiği tarihe göre kredibilitesinde kısmen azalma olabileceği" şeklinde yorumlanması daha doğru olacaktır.
Kaldı ki, zorlu geçen yakın dönemlere ilişkin verilere göre yakın izlemedeki kredilerin takibe intikal oranı yüzde 5'ler seviyesindedir. Bu sınıftaki kredilere takibe atılmış ve donuk alacak haline gelmiş kredi muamelesi yapılması son derece yanlıştır. Sektörün aktif kalitesindeki bozulmanın yüksek olacağına ilişkin değerlendirme yapılması hem bankacılık, hem de reel sektör için büyük bir haksızlıktır.
Bu nedenle, ileriye yönelik yapılan tahminler ve hesaplamalara göre ikinci grupta, yakın izlemedeki kredilerin tamamının sorunlu hale geleceğine ilişkin değerlendirme doğru değildir. Ülkemiz realitesi ile de uyuşmamaktadır… Yakın izlemeye alınan kredi müşterilerinin tamamına yakını faaliyetlerini sağlıklı olarak sürdürmektedir.