GÖRÜŞ

Yazar Kohen: Bir toplumda kadınlara gerekli özen gösterilmiyorsa, o toplum köleleşir

RS FM’de yayınlanan Gündem Dışı programına konuk olan yazar Azra Kohen, “Kadın, güzel bir bedenden ibaret değil. Bir toplumda kadınlara gerekli özen gösterilmiyorsa, eğitim verilmiyorsa o toplum köleleşir ve kadınlarına özen gösteren diğer toplumların hizmetçisi, işçisi haline gelir” dedi.
Sitede oku

Gündem Dışı'na stüdyo konuğu olarak katılan Azra Kohen, hem bu hafta çıkan son romanı ‘Gör Beni' hakkında hem de hayata dair samimi açıklamalarda bulundu.

‘Gör Beni', ilk gün 100.000 adet baskıyla okuyucunun karşısına çıktıktan sonra, roman ikinci gün, ikinci baskıya geçerek kendi rekorunu da kırmış oldu. Kitabın okuyucuyla buluşmasının 4. gününde Serhat Sarısözen'in stüdyo konuğu olan ve 3. baskıya giren kitabı için Kohen, "Bu ülkede ilginç kitaplar, merakı besleyen kitaplar ön plana çıkarılırsa okuma oranının yükseleceğine inanıyorum" dedi.

‘KADIN SADECE GÜZEL BİR BEDENDEN VE EVLENİLECEK OLAN EŞTEN İBARET DEĞİL'

"Gör Beni kitabımda ‘ben' dediğim şey aslında ‘can', yaşamın özü olan çiğ. Ardından kadın ve yaşamın diğer bedenlenmiş formlarından bahsetmek istiyorum. Çünkü kadın dediğimiz şey sadece güzel bir bedenden ve evlenilecek olan eşten ibaret değil. Kadın dediğimiz şey, bugün toplumda var olan herkesi doğuran organizma. Bir toplumda kadınlara gerekli olan özen gösterilmiyorsa, eğitim verilmiyorsa o toplum köleleşir ve kadınlarına özen gösteren diğer toplumların hizmetçisi, servisçisi, işçisi haline gelir. Bu nedenle kadınına özen gösterilmesi ben kadın olduğun için değil, gelişmemizi sağlayabilmek için çok önemli."

‘HER ÜLKE ASLINDA BİR ŞİRKETTİR'

"Dikkatle incelenirse her ülke aslında bir şirkettir. Ülkenin bir sermayesi vardır o sermaye halktır aslında. Belirli bir seviyeye çıkartıp diğer ülke şirketleri arasında lider hale getirebilmek, öne geçirmek için teknoloji üreten ya da tarımda ilerleyen bir şirket olabilmesini istersiniz. ‘Gör Beni'de aslında ‘ülke şirketi'nin içeriğinin öz kaynaklar savaşı bazında nasıl, hangi tuzaklara getirildiğini ortaya koymak istiyorum. Çünkü nasıl şirketler arasında bugün ciddi bir rekabet varsa, ülkeler arasında da bir rekabet var. Ülkeler arasındaki bu rekabettin ana konusu öz kaynaklar. Öz kaynaklarını koruyabilen ülkeler, başka ülkelerin öz kaynaklarına musallat olmuş ülkeler zenginleşirken, öz kaynaklarını açık bir büfe gibi diğer ülkelere sunan üçüncü dünya ülkeleri daima fakirleşir, kendi vatanları içinde halk yetiştiremez hale gelirler. Bir çok işçiden ve hizmetçiden oluşan bir halka dönüşürüz bizler. Ben bu bilgileri çok net kaynaklarla ortaya koymaya çalıştım."

‘KENDİMİZİ BESLEDİĞİMİZ HER ŞEYİ ÜRETMEMİZ GEREK'

"Kendimizi beslediğimiz her şeyi üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sebze tüketiyorsun, sebzenin nasıl yetiştirildiğini bilmiyorsun. Kendimizi beslediğimiz her şeyin nasıl yetiştirildiğini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunun okulda zorunlu ders olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarımızın kafasını o kadar saçmalıklarla dolduruyoruz ki… Birinci sınıftan itibaren biyoloji öğretmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü insan, kendi vücudunun iç sisteminin nasıl çalıştığını bildiğinde kendini beslemeyi, geliştirmeyi, iyileştirmeyi öğreniyor. Bunun sürdürülebilir bir uygarlık yaratmakta zorunlu olduğunu düşünüyorum. Bu zorunluluğu yerine getirememiş bir uygarlığın şartları ne olursa olsun, ne kadar zengin olursa olsun, dünyayı tüketmekte ne kadar ilerlemiş olursa olsun sürdürülebilir olmayacağını düşünüyorum."

Yorum yaz