Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bugün Almanya'nın Aachen kentindeki belediye salonunda düzenlenecek törende "Aachen Anlaşması" olarak nitelenen ve "Alman-Fransız İş Birliği ve Entegrasyon anlaşması" başlığını taşıyan metne imza atacak.
İki "ezeli düşman" arasındaki barışmanın yolunu açan Elysee Anlaşması 22 Ocak 1963'te Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle ve Almanya Başbakanı Konrad Adenauer tarafından imzalanmıştı.
7 başlık altında 28 maddenin bulunduğu 16 sayfadan oluşan yeni anlaşmayla ise iki ülke arasında ekonomi, dış, savunma ve güvenlik politikalarının yanı sıra kültür, eğitim, araştırma, teknoloji, yapay zeka, iklim ve çevre alanlarında iş birliğinin daha da geliştirilmesi amaçlanıyor.
Avrupa Birliği'nde (AB) alınacak kararlarda iki ülke arasında iş birliğinin derinleştirilmesi ve koordinasyon sağlanması istenilen anlaşmada, bunun için AB'de düzenlenecek büyük toplantılar öncesinde istişare yapılması ve ortak tutum sergilenmesi için çaba harcanması öngörülüyor.
Pekiştirilmiş ortaklık aynı zamanda Avrupa'daki artan popülizm ve milliyetçiliğe savaş ilanı anlamına da geliyor.
Anlaşmada, iki ülke arasında siyasi alanda "Savunma ve Güvenlik Konseyi", ekonomik alanda ise ortak "Ekonomi Uzmanları Konseyi" oluşturulacağı belirtilen anlaşmada, silah ihracatına ilişkin ortak yaklaşım geliştirileceği ifade ediliyor.
Savunma ve Güvenlik konusunda ayrıca "Ortak savunma programları geliştirilecek. Avrupa savunmasının endüstriyel ve teknolojik temelinin rekabetçiliğini ve pekiştirilmesi teşvik edilecek. Her iki ülke de ortak projelere yönelik silah ihracatı için ortak bir yaklaşım geliştirecek" maddesi de alıyor.
Ekonomik alanda ise 'ortak iç pazar kadar ticaret, iflas ve şirketler hukukunun uyumlaştırılması ve kurumlar vergisi oranlarının eşitlenmesi' de yeni anlaşmada yer alıyor.
Anlaşmada, ülkelerden birinin silahlı saldırıya hedef olması halinde diğerinin mümkün olduğu kadar yardımda bulunması öngörülüyor.
Dışişleri bakanlıklarının ve diplomatik misyonlarının iş birliğinin genişletileceği vurgulanan anlaşmada "Almanya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) daimi üye olarak alınması Alman-Fransız diplomasisinin önceliğidir" ifadesi kullanıldı.
Bunun, iki ülkenin BMGK'da AB'nin ortak bir sandalye ile temsil edilmesine ilişkin hedeften vazgeçtiği anlamı taşıdığı yorumu yapıldı.
DİJİTAL ORTAKLIK
Fransa ve Almanya ayrıca "dijital birlik" kurmaya da karar verdiler. Apple, Google ve Amazon gibi ABD hâkimiyetindeki bu pazarda söz sahibi olabilmeleri için yapay zekâ alanında faaliyet gösteren Avrupa şirketlerine devletin yardımcı olması kararlaştırıldı.
Geçmişte bu gibi girişimler sonuç vermemişti. Google yüzyılın başlarında küresel egemenlik hamlesini başlattığında Başbakan Gerhard Schröder ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ortaklaşa arama motoru geliştirilmesini kararlaştırmışlar ama daha bir yıl geçmeden Almanya "Quaero" adı verilen projeden çekilmişti.
Anlaşmada eğitim alanında, karşılıklı olarak diğer ülkenin dilini öğrenen öğrencilerin sayısının artırılması, karşılıklı diplomaların tanınması ve üniversitelerin iş birliğine gitmesi gibi birçok konuda daha yakın çalışma yapılması öngörülüyor.
Sınır bölgelerinde halkın yaşam koşullarını kolaylaştırma konusunda engellerin kaldırılması istenilen anlaşmada, bunun için sınır bölgelerde çeşitli ortak projelerin hayata geçirilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması hedefleniyor.
Anlaşmada iki halkın daha da yakınlaşması için yapılacak çalışmalar konusunda ortak bir fon kurulacağı ifade edildi.
Çevre alanında Paris Anlaşması'nın uygulanması ve BM'nin 2030 sürdürebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için iki ülkenin yakın iş birliğinde olacağı belirtilen anlaşmada, enerji dönüşümünün ilerletilmesinin sağlanması için çaba sarf edileceği kaydedildi.
İmzalanacak anlaşma iki ülkedeki muhalefet partileri tarafından eleştiriliyor.
Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Franziska Branter, anlaşmanın bir niyet beyanın dışına çıkmadığını ve "içinin boş" olduğunu belirterek, sosyal standartların geliştirilmesi ve vergi adaleti gibi konuların anlaşmada yer almadığını ifade etti.
Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Tobias Pflüger ise, Almanya ve Fransa hükümetlerinin AB'de yaşanan krize ve meydan okumalara karşı yanlış cevap verdiklerini söyleyerek, Fransa ve Almanya öncülüğünde neo-liberal kemer sıkma politikalarının uygulanacağını, askeri iş birliğinin güçlendirildiğini ve askeri müdahalelerin teşvik edildiğini savundu.
"Aachen Anlaşması'nın" Avrupa'daki silahlanmayı ilerleteceğini ifade eden Pflüger, bu durumda AB'nin barışçıl bir Avrupa vizyonundan uzaklaşacağını kaydetti.
Aşırı sağcı ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi Genel Başkanı Alexander Gauland da Almanya ve Fransa'nın AB içinde bir "süper AB" kurmak istediklerini söyledi.
Fransa'da Ulusal Cephe Partisi'nin lideri Marine Le Pen de, Aachen'de imzalanacak anlaşmanın "Fransa'ya ihanet" anlamına geldiğini belirterek, "Macron topraklarımızı parça parça satıyor ve egemenliğimizi çökertiyor" ifadesini kullandı.
Anlaşmayı kimsenin protesto etmemesi için imzalanmadan üç gün önce kamuoyuyla paylaşıldığını eleştiren Le Pen, "Sözleşme çok vahim ve ülkemizin gücünü baltalayacak" değerlendirmesinde bulundu.
Le Pen, Macron'un Fransa'nın BMGK'daki koltuğunu Almanya ile paylaşmayı düşündüğünü ileri sürdü.
Ayağa Kalk Fransa Partisi Başkanı Nicolas Dupont-Aignan da Almanya'ya sınır olan Alsas-Loren bölgelerinde gelecekte Alman yasalarının geçerli olacağını iddia ederek, anlaşma konusunda hükümete inanılmaması ve anlaşmanın satır aralarının okuması tavsiyesinde bulundu.
Dupont-Aignan, dış ve güvenlik politikalarında Berlin ile ortak tutum sergileme taahhüdünde bulunması durumunda Fransa'nın uluslararası konumunu feda edeceğini savundu.
Fransa'da haftalardan beri gösteriler yapan sarı yelekliler de önemli anlaşmaların imzalanmadan önce referandum yapılmasını istiyor.