DÜNYA

Erdoğan'dan Palu ailesi yorumu

Müge Anlı'nın programına katılan Palu ailesi, AK Parti'nin MKYK ve MYK toplantılarında da gündeme geldi. Programın çocuklar üzerindeki etkileri tartışılırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Bunlar toplumu rencide ediyor” dediği öğrenildi.
Sitede oku

AK Parti'nin önceki gün yapılan MKYK ve MYK toplantılarında dehşet veren iddialarla gündeme gelen Palu ailesiyle yapılan televizyon programı ele alındı. Bazı kurul üyeleri, taciz, tecavüz, cinayet ve büyü iddialarının gündeme geldiği programı çocuklar ve gençlerin izlediğine dikkat çekti.

'Palu ailesi' soruşturmasına yayın yasağı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da "Bunlar toplumu rencide ediyor" dediği öğrenildi. Bazı kurul üyeleri, RTÜK'ün yetersiz kaldığı, yeni bir denetim ve kontrol mekanizması kurulması gerektiğini belirterek, cezalandırmanın çözüm olmadığını, reklam veren üzerinden bir düzenlemeye gidilmesinin önemine işaret etti.

'ÜZERİNDE ÇALIŞALIM'

TBMM'de önceki yıllarda kurulan 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu'nun önerileri üzerinden bazı önlemler alınabileceğinin belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Olabilir, üzerinde çalışalım" dedi.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre; söz konusu komisyonun raporunda yer alan bazı öneriler şöyle:

Palu ailesine canlı yayında baskın: Tuncer Ustael ve Emine Palu stüdyoda gözaltına alındı
- Medya ve kadın konusunda yapılan çalışmalar, bu alandaki en iyi uygulama örneklerinin başında medyanın izlenmesi ve ayrımcılığın teşhir edilmesi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Türkiye'de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir Medya İzleme Merkezi, medyayı toplumsal cinsiyet eşitliği, ailenin korunması ile kadın, çocuk ve özürlü hakları bağlamında etik ilkeler çerçevesinde izleyip raporlar hazırlamalıdır. Bu raporları da ilgili sivil toplum kuruluşlarına gönderecek bir ağ oluşturarak kamuoyuna ihlalleri duyurmalıdır.

— Böylelikle gerekirse toplum tepki gösterebilecek yani kamu doğrudan medyaya müdahale etmeyecek ama aynı zamanda ayrımcılıkla mücadelede kamuoyu denetimi kolaylaşacaktır. Bu çalışmadan örgütlü sivil toplum kuruluşları da yararlanabilecek, raporları da kullanarak ihlallere yönelik tepkisini daha fazla duyurabilecektir. Bu tepkiler medyanın can damarı olan reklam verenlere yöneltildiğinde yaptırım gücü de artacak, reklam verenlerden medya kuruluşlarına doğru yönelecek, kamu otoritesinin müdahalesine gerek duyulmaksızın somut kazanımlar elde edilebilecektir. Buradaki temel sorumluluk Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na ait olacaktır.

Yorum yaz