Salih Tuna, "Metin Akpınar'a sahip çıkalım" başlığıyla yayımlanan yazısında "Daha birkaç hafta evvel bu köşecikte dercettim; 'Eleştirinin olmadığı yerde, hadi 'putlaştırma' demeyelim, 'yozlaşma' başlar. Yanlışa yanlış demezseniz, 'pazarlama elemanına' dönüşürsünüz de haberiniz olmaz'" ifadesini kullandı.
— Hakkını teslim etmek ne ki… Mehmetçiğin teröre karşı verdiği savaşa 'saray savaşı' yerine 'vatan savaşı' derseniz, baştan beri 'Erdoğan muhalifi' olsanız da şansınız yok! Muharrem İnce, "Adam kazandı" dediği için siyasi şizofrenlerin lincine nasıl maruz kaldı unuttunuz mu? Öyle zehirlenmiş bir sosyoloji ki bu… 'EURO 2024 Türkiye'ye verilmesin' veya 'Türkiye'ye yatırım yapmayın' diyenler alkışlanırken… 'Hepimiz aynı gemideyiz' diyen Erdal Beşikçioğlu'nu linç edebiliyorlar.
— Erdoğan nefretiyle malul hale getirilen bu sosyolojiden alkış almanın en kestirme yolu, Erdoğan'a hakaret etmekten geçiyor. Şayet alkışlara müptela, eski bir şöhretseniz… Başkan Erdoğan'a saygısızlık yaptınız mı hem alkışı kapar hem "kahraman" ilan edilir hem de seksenine merdiven dayamış olduğunuz halde gündeme gelirsiniz. Sonra da savcılıkta, 'mizah yaptım'diyerek kendinizi savunursunuz.
— Pensilvanya ve Kandil'le ağız birliği içinde çemkirmek değil. Metin Akpınar'a geçmiş günlerin hatırına sahip çıkalım; 'mahalle baskısından' veya 'zehirlenmiş sosyolojinin' ayartmasından kurtaralım. Gazlayıp da ahir ömründe daha fazla zillete duçar olmasına neden olmayalım, yazıktır.