Görüşme sırasında ABD ile Türkiye arasında Menbic’deki askeri işbirliğinin önemi bir kez daha vurgulandı.
Bununla birlikte Amerika, Ankara’nın terörist olarak gördüğü Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) askeri destek sağlamaya devam etmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Menbic’de ne yapmaya çalışıyor? Oradaki hedefi ne? Washington’ın bu tür adımları ne gibi sonuçlara yol açabilir?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Menbic meselesi, bugünün konusu değil. Menbic meselesi, Fırat Kalkanı Harekatının konusu. Yani Ağustos 2016’da başlayan ve 2017 yılının başlarında sona eren alanla ilgili bir konu. Normalde o zamanlarda yapılan müzakereler çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatının 5000 km2 olacağını söylemişti. Ama 2015 km2 ile sınırlı kaldı. Bunun temel sebebi, büyük alan olarak Menbic, bir diğer tarafıyla da Tel Rıfat bölgesi. Menbic’in harekat alanının dışında kalmasının sebebi, Amerikan Özel Kuvvetleri ile Fransız Özel Kuvvetlerinin, YPG-PKK’yı kovalayan Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK arasına girmesi ve PKK’nın orada himaye altına alınması. Menbic meselesi o zaman şekillenmeye başladı. O günlerde orada üç ülke arasında bir çatışmaya sebebiyet vermemek için Türkiye DAEŞ’e yoğunlaşmıştı.
Şimdi o günden beri ABD, konuyu tam anlamıyla bir pazarlık konusu yapmış durumda. Ve sündürdükçe sündürüyor. Yani Amerika, bununla ilgili ta o günde bir taahhütte bulunmuş olmasına rağmen o taahhütü sürekli erteleyerek hem sorunun çözülmesine engel oluyor hem de, özellikle Fırat’ın doğusundaki alanlar başta olmak üzere, kendi planı çerçevesinde zamanca ve alanca bir kazanım üretiyor. Yani oyalayarak kendisine ve PKK’ya zaman kazandırıyor. Öte yandan ABD, Türkiye ile de temaslarını kesmemeye çalışıyor. Çünkü köprülerin tamamen atılması, Türkiye’nin kendi başına veya diğer müttefikleriyle işbirliği yapmasına sebebiyet verebilir. Böyle temel bir denklem söz konusu.
Peki bu denklem arzu edilen sonucu veriyor mu? Şu ana kadar vermedi. Eylül ayında Menbic meselesiyle ilgili kesin bir sonuç alınacaktı. Şimdi ise yıl sonuna kadar bir sonuç alınacağı söyleniyor. Diyelim ki, yıl sonunda en son taahhüte göre sonuç alınacak. Peki şu ana kadar geçen süreçte YPG-PKK’nın Fırat’ın doğusunda ve Irak’ın batısındaki kazanımlarının önüne geçilebilecek mi? Bu konuda çok büyük bir soru işareti var.
Şu ana kadar 68 koordineli/bağımsız ve ABD ile beraber 5 müşterek devriye yapıldı. Bu devriyeler amaç değil, bu devriyeler araçtır. YPG-PKK, Menbic bölgesindeki demografik kitlelerin haklarını gaspediyor. ABD ise bu terör örgütüne inisiyatif tanıyor, onu himaye ediyor, onu güç ve cazibe merkezine dönüştürüyor. Orada onlarla bir fiili garnizon devlet kuruyor. Ve bunu sürekli bir hale getirmek için bir taraftan oraya müdahale edebilecek, o sürekliliği bozabilecek ülkeleri oyalıyor. Diğer taraftan da onlarla birlikte gözlem noktaları oluşturuyor.
YPG-PKK, Amerika’yı resmen tehdit ediyor. Diyor ki, Orta Fırat Vadisi’ndeki Hajin’de yapılan operasyonları durdururuz ve bizi, Türkiye karşı koruma altına alın. Üstelik de bunun garantisini istiyor. Bunun üzerine Türkiye’nin sınırına gözlem noktaları kurulmaya başlandı. Yani, bir terör örgütü küresel bir gücü tehdit ediyor. Bence burada ABD, bir terör örgütüyle iş tutmanın, illegal bir oyuncuyla oyun oynamanın bedelini ödüyor."
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.