Terörle mücadelede bölgesel iş birliğinin başarılı olabilmesi için önce kavramlarda ve söylemlerde bir birliktelik oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, "Eğer bir ülkedeki terör örgütü diğer ülkelerde terör örgütü olarak görülmüyorsa burada fazla bir mesafe almamız zor olur. O bakımdan burada bir harmonizasyona ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Terörle mücadelede bedel ödeyen ülkeler bölge ülkeleridir, terörün içinde yer alan ülkelerdir. Ancak gördüğümüz şekliyle bu bedelin ödenmesi bölge ülkeleri tarafından karşılanmasına rağmen terörün sebeplerini oluşturan, kaynaklarını oluşturan bazı planların ve hedeflerin ne yazık ki hiçbir bedel ödemediğini görüyoruz." dedi.
'BİRLİKTELİK İÇİNDE OLMAMIZ EN BÜYÜK ARZUMUZ'
'GÜVENLİĞİ ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAMADAN YAPABİLMELİYİZ'
Terörün bütün insani değerleri yok ettiğine ve küresel ticareti olumsuz etkilediğine dikkati çeken Yıldırım, "Şu anda dünyanın başını en fazla ağrıtan konuların başında terör geliyor. Bir yandan ülkelerimizdeki insanların can ve mal güvenliğini teminat altına alırken diğer yandan da terörden doğan zararları giderecek rehabilitasyon tedbirlerini, yani sosyal projeleri, teknik projeleri de hayata geçirmemiz gerekiyor. İnsanları güvenlik ve özgürlük arasına sıkıştırmanın terörle mücadelede çıkar yol olmadığını düşünüyoruz. Özgürlükler alabildiğince olabilmeli, ama bu güvenliği de özgürlükleri kısıtlamadan yapabilmeliyiz." diye konuştu.
'BU COĞRAFYA BİZİM KADERİMİZ, KADERİMİZDEN KAÇAMAYIZ'
Tahran ortak bildirisinin 6 ülkenin uzmanlarının dikkatli ve güzel çalışmaları sonucu ortaya çıktığını belirten Yıldırım, oluşan metnin bütün ülkelerin hassasiyetini azami ölçüde yansıttığını ve bu bakımdan kıymetli bulduğunu dile getirerek bir sonraki toplantının Türkiye’de olacağı bilgisini paylaştı.
Yıldırım, Tahran’da ele alınamayan daha spesifik konuları İstanbul’da ele alma ve daha somut sonuçlar elde etmeyi ümit ettiklerini ve bunun için hazırlıkları bir yıl boyunca teknik düzeyde yapacaklarını aktardı.
TBMM Başkanı Yıldırım, temaslarının ardından Türkiye'ye döndü.