Enflasyon oranları 2017 yılından bu yana ilk kez düştü. Yüzde 1.44 oranında düşüş nedenleri hakkında farklı teoriler dile getirildi. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve BirGün gazetesi yazarı Prof. Hayri Kozanoğlu, Seyr-i Sabah programında özellikle otomotivdeki düşüşlere aşağı çekilen enflasyonun dinamiklerini ve farklı faktörleri değerlendirdi. Kozanoğlu, aslında enflasyonun gerçek oranda düşmediğini, hülle sistemiyle gelecek aylara ötelendiğini dile getirdi:
‘ENFLASYONDAN YÜKSEK MAAŞ TALEP ETMEK GEREKİYOR'
"Şu anda enflasyon için konuşulan faktörlerin hepsinin dün yayınlanan oranlarında bir ölçüde etkin olduğunu söyleyebiliriz. Dolardaki aşırı değer kaybı daha ılımlı bir sürece bıraktı yerini. Bu dönemde ayrıca uluslararası petrol fiyatlarında düşüş kaydedildi. 75 dolardan 60 dolara indi. Üçüncü faktör de talebin düşmesi aslında. İnsanların satın alma gücündeki gerileme ekonomide olumsuz. Bu faktör enflasyonu ılımı hale getirdi. Yurttaşlarımız biliyor ki enflasyon yükseldi gelirleri daha az arttı. Alabildikleri ürün sayısı azaldı. Yüzde 21.62'lik enflasyon söz konusu. Olumlu tarafı 24'lerden aşağı inmiş olması. Faik Öztrak'ın açıklamaları yurttaşlarda şu izlenimi uyandırıyor: Vergilerin düşürülmesine karar verildi. Aslında hülle söz konusu. Kasım ve Aralık aylarına özel vergiler düşürüldü. Suni bir şekilde büyümenin daha hızlı olduğu bir sonuç ortaya çıkacak. Yurttaşlarımız 2019 alımlarını 2018'e çekecekler. KDV ve ÖTV'den vazgeçince enflasyon daha düşük çıkacak. Ücret artışları da gerek kamu çalışanları gerek emekliler için özel sektör için bir baz oluşturacak. Bu hep böyle devam etmeyecek. Tabloyu daha pembe gösterecek. Yurttaşların ücretlerindeki erozyonu telafi edecek zamlarda daralma olacak.
Daha yüksek enflasyon trendine göre maaş artışı talep etmek gerekiyor. Bunun geçici bir uygulama olduğu ortada. Yerel seçimler var diye Mart sonuna kadar uzatılabileceği söyleniyor. Ama sonrasında enflasyon tekrar fırlayacak. 2018'de ekonomi canlı gibi görünürken 2019'da her şey kesilecek. 1.44'lük düşüşün mikro incelemelerde çok büyük bir kısmının ulaştırmadan, onda da aslan payının dizel ve benzinli otomobillerden kaynaklandığı ortaya çıktı. Siz bu dönemde araba almadıysanız tam tersine fiyatların arttığı görüyoruz. Ulaştırmada ağırlığının yüksek olması, dizel otomobile enflasyon için ilgiyi artırdı. Ben kamusal araçlarda ulaşım kullanıyorum. Ekim ayında otomobil alan bir kişi bu vergilerden faydalanamadı. Vergilerin artırılacağı bütçe açığının daraltılacağı söylenmişti daha önce. Ekonomi politikalarının öngörülebilir olması gerekiyor. Ekonomideki belirgin daralma nedeniyle otomatik olarak vergi gelirleri düşecek. Bir de ÖTV ve KDV kaldırınca da gerileme olacak. Önümüzdeki dönemde uzmanlar bile bütçe seyrinin ne olacağını tahmin edemiyorlar. Bir dolu kalem var: Devletin kredi garanti fonundan kaynaklanan hazine garantileri söz konusu. Konkordatolardan nasıl maliyetler çıkacak? Altyapıya köprüye verdiklerimizden nasıl para gidecek? Ekonomi daraldıkça buraların hepsinden bütçeye ciddi yükler gelecek. Bunun sonucunda bütçe açıkları tırmanacak. Belki bu kriz dönemlerinde rastlanan bir olgu ama maliye bakanına bakılırsa bütçe açığı vermeyeceğiz mali disiplin uygulayacağız diyor. Ama bunun sonunda yaşanan sürecin faturasının sade vatandaşa çıkması söz konusu.
Dövizdeki en önemli faktör kredi garanti fonundan alınan krediler. Ekonomi kapasitesi ısıtıldı. Ellerindeki parayı dövize yönelttiler. Ekonomi fazla ısıtılıp ithalat artınca dövize yönlendirildi. Bu da TL'nin değer kaybına yabancı paraların kazanmasına yol açtı. Ekonomi daralırken, daha az ithalat yapılıyor ithalat kaynaklı döviz talebi bıçak gibi kesildi. Bunun sonucu olarak da bu süreci yaşıyoruz. Ekonomi durgun halini devam ettirirse döviz kurlarının makul düzeni sürer. Ekonomi ne zaman canlanırsa döviz talebi tekrar canlanır."