‘AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT'
"Kişisel borçlanmalar özellikle AKP döneminde çok önem arz etti. Çünkü Türkiye halkının aslında genel kültüründe borçlanma çok yoktur. Hatta borçtan uzak durma tavsiye edilir. Ayağını yorganına göre uzat atasözü vardır. Dış kaynak teminine dayanan AKP dönemi büyüme modelinde iç Pazar esas alındı ve buna yönelik büyüme geliştirildi. Bu esas alınınca talep gelmesi gerekiyordu. Toplumun ağır kısmını oluşturan ücretlilerden gelmesi sağlandı. Dışardan temin edilen kaynakların önemli kısmı hane halkına kredi adı altında borç verilmeye başlandı. Hem kredi kartı borçlanma limitleri artırıldı, insanların ceplerine üçer beşer tıkıldı. Otomobil ve konut kredisi ihtiyaç kredisi adı altında borçlar çıkarıldı. İnsanlar kendilerini krediye erişebilir buldular.
Konuk satışları neden düştü? Sert faiz artışları yüzünden. 2018 yılında bir anda yazdan kışa girdik. Dövizin fiyatı arttı. Hava buz kesti. 2014 yılından beri bu dölce vita devam etmez diyorduk, kriz geliyor diyorduk. AKP, 2014-2018 arasında rezervden yiyip zuladan para çıkararak oyaladı. Ama altta çok ciddi stres biriktirdi. 2018 yılında patlama yaptı. Enflasyon yüzde 10'un altındaydı. Birden bire yüzde 25'e fırladı. Hem dış hem iç rüzgarların etkisiyle dövizde dalgalanma oldu. Bunda elbette ABD ile yaşanan gerilimlerin de etkisi var. Ama 5 küsur liralarla da baktığınızda ciddi değer kaybı var. İğneden ipliğe her şeyin fiyatları arttı. Tarım çöktüğü için gıda fiyatları arttı. Bankalar bir yandan hem tüketiciye hem meslek erbabına kredi vermemek için eli sıkı davranıyor. Hem para yok hem de krediyi geri almak çok zor hale geldi. Takipteki alacaklar 90 milyon gibi görünüyor. Bunun beşte biri hane halkındaki bataklar. Bunu çevirmek yüzde 37 kredi faiziyle çok zor.
‘BURADAKİ SORUMLU AKP HÜKÜMETİDİR'
Asgari ücret çok kritik bir mesele. Sadece ekonomik de değil, siyasal, sosyal hatta ahlakidir. İşveren ile çalışanın arasında değil çalışanın ailesi arasındaki mukaveledir. İşçinin geçindirmekle mükellef olduğu ailenin fiyatıdır bu. Bu bir sosyal göstergedir. Toplumların sana verdiği değeri ortaya koyar. Maalesef bunun belirlenmesinde işçi ve ailesi değil, işçinin kendini üretmesine dair katsayılara bakılır. Eğer bir büyüme yılıysa bonkör davranılır. Siyasi vaatler de burada önemli. CHP 2015'te seçimlerde yüzde 30 artış koydu. Haziran'da seçimi kaybedince AKP Kasım bildirgesine bu vaadi yerine koydu. Burada siyasi vaatler de etkili.
Bu yıl çok farklı. Yüzde 25 tüketici enflasyonu karşımıza çıktı. Geçen yıl asgari ücretlilere yüzde 14 zam yapıldı. Bu yıl yüzde 25 zam yapılması lazım enflasyona göre. Bunu vermeme yönünde bir eğilim var özellikle Merkez Bankası raporlarına dayanarak. Sendikalı işçi s ayısı 1 milyonu bulmuyor bile. Toplu sözleşme grev hakkıyla ücretleri artırmak son derece zor. Üç beş kişinin dudağının arasından çıkacak karar son derece önemli. Eskiden iş kanununa bağlı olarak bir komisyon tanımı vardı. Şimdi yeni sistemle bu da Cumhurbaşkanına bağlandı. Bu sene kriz hali asgari ücreti daha önemli hale getirdi. Ama aslında bir bilek güreşi yok, baştan kaybedilmiş bir savaş bu."