"Dışarıda bu görevleri yapabilecek binlerce arkadaşım var zaten" diye ekleyen Demirtaş, yargı bağımsızlığıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Peki yargı hükümeti denetleyemez, tam tersine hükümet yargıyı denetleyecek gücü ele geçirirse ne olur? Hiç uzatmayalım, faşizm olur onun adı. Tuz kokmuş olur. Toplumda adalete olan inanç çöker. Korku ve panik başlar. Hiç kimsenin güvenliği kalmaz."
"Önce ilkelerimizden, sonra inançlarımızdan, ardından düşüncelerimizden, son olarak da onurumuzdan vazgeçmek zorunda kalırız. Bu da bizi hiçleştirir ve mutsuz eder. Giderek toplum olmaktan çıkar, kalabalıklar sürüsüne dönüşürüz. Tabii, olup bitene itiraz etmezsek."
"Kim itiraz edecek peki? Öncelikle onurlu yargıçlar, avukatlar, sen, ben, hepimiz. Yargıyı topluma karşı acımasızca ve silah gibi kullananlara yüksek sesle dur demek zorundayız. Biz dışarıda bunu yapıyorduk, içeriden yapmaya devam ediyoruz."
"İşte AİHM kararı da, Türkiye’de gelinen aşamada durumun ne kadar vahim olduğuna dikkat çekiyor. Peki Hükümet bundan ders çıkarıp anlamaya çalışıyor mu? Hayır. Aksine, “bizi bağlamaz” diyebiliyor. Çünkü yargı gibi keskin bir kılıcı elinden bırakmak istemiyor."
"Evet. Peki Hükümetin elindeki keskin kılıç sadece beni mi kesmek istiyor sizce? Milyonlarcanız kesildiniz zaten ve emin olun ki kesilmeyeniniz kalmayacak, sessiz kalınırsa."
Demirtaş, çeşitli müzik, film, kitap ve dergi önerilerinde de bulundu.