‘PES EDERSEK, DİKTATÖRLÜK KAZANACAK'
AİHM içtihatları var, AYM içtihatları var. Erdoğan yargısı cümlesinde bir hakaret yok yargı var. Şimdi Erdoğan ismi kötü bir isim mi? Biz FETÖ yargısı derken Erdoğan yargısı diyemeyecek miyiz aynısını yaparken? Örnekler üstünden yargı siyaseti yapmak durumundayız. Biz bu karara sevindik. Biz bu sözleri yansıtacağız. CHP'liler tarafından bu sözler iade edilmeli. Biz bunları kullanacağız. Yargı çifte standardı kaldırmaz. Ya hakarettir ya değildir. Biz aynını AKP'lilere ifade ettiğimizde bize dava açılırsa bu açık standardı açık bir biçimde gösterir. BU hukuk mücadelelerini AİHM'e yansıtacağız.
‘MAN ADASI İDDİALARI DOĞRULANDI, DEKONTLARIN GERÇEKLİĞİ TEYİT EDİLDİ’
Man adasındaki hukuk katliamını hatırlayalım: Yapılan açıklamaların tamamının doğru olduğunu göstermek zorundayız. Cumhuriyet başsavcılığı bunu kabul etti. Burak Erdoğan'ın kurduğu, Mustafa Erdoğan'ın dahli, böyle bir şirketin Man adasında kurulduğunun belgesini getirdik. Bu iddia doğrulandı. Dekontların gerçekliği teyit edildi. Bu şirketin Azeri bir iş adamına ait başka bir şirketi satın aldığı, bunun için hiçbir ödeme yapılmadığı mahkemeye sunuldu. Bunlar doğruyken mahkeme yargıçları tarafından hukuksuz kararlarla karşı karşıya kaldık. Hiçbir zaman 100 bin liralık tazminat verilmemişken milyonluk tazminatlar verildi. 3 dava açıldıktan sonra 3 mahkemenin hakimi de derhal oradan alındı sürüldü ve yerlerine iki yıllık hakimler verildi. Bunlardan birisi FETÖ'den tutuklanmış ihraç edilmiş sonradan mesleğe iade edilmiş birisi. Böylesine hakimlerin nesnel davranma şansı yoktu. İstanbul Anadolu adliyesinde 20'den fazla asliye hukuk mahkemesi var. Diğer bütün hakimler yerinde dururken kararname bile çıkarmadan sadece bu davaların düştüğü üç hakimi yerinden alıp yerine emin olduğunuz hakimleri koyarsanız biz bunu sorgulamak zorunda kalırız. Bu yüzden biz bu hakimleri reddettik. Tazminatlarla karşı karşıya kaldık onlar hala kesinleşmiş kararlar değil hala istinaf mahkemesinde inceleme bekliyor. Sonrasında Yargıtay'a gidecek. Bu Yargıtay bile bu kararlara geçit veremeyecektir. Yargılamayı ayırmak zorundayız. Manevi davaları ayıralım. Genel başkanımızla ilgili dikizlemek sözüyle ilgili iddianame düzenlendi. Genel başkanımız kadınların kıyafetiyle neden uğraşıyorsun demişti. Meclis kürsüsünde diktatör tanımlamasıyla alakalı fezleke düzenlendi. Yolsuzluk eleştirileri yüzünden dava açıldı. Bilal Erdoğan'a yönelik eleştirilerden ötürü Türkiye özelinde eleştirileri vardı, bundan dava açıldı.
‘SAVCIYI ŞİKAYET EDECEĞİZ, AKP'LİLERE FARKLI BİZE FARKLI DAVRANIYOR'
Bu kovuşturmaya yer yok diyen savcıyı şikayet edeceğiz. Suç işledi. En kötü olasılıkla görevini kötüye kullandı. Farklı siyasilerle ilgili değerlendirmelerini biliyoruz. AKP'lilere farklı bize farklı davranıyor. Biz bunların notunu almak durumundayız. Böylesine bir şey söz konusu olamaz. Bir savcı kendisine yansıyan olaylarda birinde dava aç birinde açma diyemez. İtidalli davranmanın her iki tarafta olması lazım. Bir yandan küfürler edip bir yandan eleştirilere davalar açıp cezalar verdiriliyorsa buna karşı susma şansımız olamaz. Bu karar Cumhurbaşkanı veya AKP'lilere karşı soruşturma geçiren tüm kişiler için emsal oluşturacak. Bunu talep eden herkese bu kararları sunacağız. Çifte standardın yargıçlar nezdinde görünür olmasını sağlayacağız."