DÜNYA

ABD, kendi kentlerine yönelik nükleer saldırının risklerini değerlendiriyor

ABD Kongresi’nin talimatıyla kurulan ulusal savunma stratejisi özel komisyonunun hazırladığı rapor, ABD’nin olası bir savaş durumunda kabul edilemeyecek kadar yüksek kayıplara uğrayabileceğini ortaya koyarken hükümet, olası bir nükleer saldırının sonuçlarını en doğru şekilde değerlendirmek amacıyla ihale açtı.
Sitede oku

Rus uzman Rusya ile ABD’nin arasında olası bir nükleer savaşın nasıl patlak verebileceğini anlattı
Son zamanlarda Amerikalılar, rakipleri tarafından gelebilecek nükleer saldırıda neler olabileceğinin üzerinde daha sık kafa yormaya başladı.

ABD Sağlık Bakanlığı, Ulusal Sağlık Enstitüleri (National Institutes of Health) ve Ulusal Onkoloji Enstitüleri'nin araştırmasına göre ülkede, atmosferde nükleer bir patlamanın meydana gelmesi durumunda halkın hangi dozda radyasyon alabileceğinin değerlendirmesini mümkün kılan etkili bir yöntem yok.

Raporda, "30 yıl boyunca radyoaktif kalıntıların dozimetrisi alanındaki araştırmalar, nükleer testlerin Nevada, Kazakistan, Marshall Adaları'ndaki poligonlarda yapılan nükleer denemelerinin sonuçlarının değerlendirilmesi için kullanıldı. Ulusal Onkoloji Enstitüsü'nün bu araştırmaları, ABD ve Rusya'nın deneyimlerini birleştirdi ve onlarca önemli bilimsel yayına döküldü. Yine de birçok kilit yönle ilgili bilgiler ya yok, ya da erişilmesi yasak. Bunun da ötesinde söz konusu araştırmaları tamamlayıp sonuçlarını yayınlayabilecek uzmanlar yok" ifadelerine yer verildi.

RADYASYON DOZLARININ TESPİT EDİLMESİNİ SAĞLAYACAK YÖNTEM YOK

Çin, 'yüzen nükleer santral' inşaatına başladı: 2021 yılında kullanıma açılacak
Araştırmayı isteyenlere göre, araştırılmamış alanlardan bir tanesi de, bir kişinin nefes alırken ya da gıda ile birlikte maruz kalacağı radyasyonu belirlemede kullanılan dâhili dozimetri yöntemleri.

Büyük bir kentin üzerindeki atmosferde nükleer patlaması olması durumunda, radyoaktif bir bulut ve ölümcül çökeltiler devasa bir alanı kapsayacağı için bölgedeki su kaynakları kullanılmaz hale gelecek, bu nedenle patlamanın merkezinden çok uzakta yer alan kaynaklardan su içenlerin dahi yüksek dozda radyasyon almaları riski oldukça yüksek olacak.

Sonuçta büyük devletlerin cephaneliklerinde bulunan nükleer cephane yeterince ‘temiz' olsa da bu cephanelerin yerleşimi sık bölgelerde yoğun bir şekilde kullanılması, vücut içi radyasyona maruz kalan yüzbinlerce ve belki de milyonlarca kurban anlamına gelecek.

Geniş ölçekli radyasyonlu bölgede acil servisler son derece ağır koşullarda çalışmak zorunda kalacak. Dolayısıyla etkilenenlerden her birinin hangi dozda radyasyon aldığını tespit edilmesini sağlayan yöntem olmadan hastalara zamanında yardım edilmesini engelleyecek. ABD Sağlık Bakanlığı'nın uzmanlarının ifadelerine bakılırsa şimdiye kadar bu tür konularda ciddi çalışmalar yapılmadı. Issız poligonlarda yapılan nükleer denemeler sonlanınca bu yönde araştırmalara da ihtiyaç kalmadı.

ATMOSFERDEKİ PATLAMALARA YÖNELİK ARAŞTIRMALARA DÖNÜŞ

Şoygu: Rusya ve ABD, stratejik nükleer sorunları ve yıllardır süren çatışmaları birlikte çözebilir
Uzmanlar nükleer patlamayı her ayrıntısına kadar araştırdı. 1963'te Soğuk Savaş'ın iki kutbunda da suda, havada ve yüzeyde yüzlerce kiloton ve onlarca megatonla ifade edilebilecek binlerce cephanelik test edildi. Bilim adamları ve ordu kapsamlı bilgiler elde etti, testlerle bu silahların güçlü ve zayıf yanlarını ortaya çıkardı, zarar verici etkenlere karşı korunma araçları yarattı. Nükleer bir bombanın neler yapabileceğini gösteren bu testler aslında Üçüncü Dünya Savaşı'nı önlemiş oldu.

Eski nükleer poligonların birçoğunda hala normal bir yaşam sürebilecek ortam bulunmuyor. Örnek verilecek olursa Marshall Adaları'nda bulunan Bikini Atolü, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından uzun süre onlarca nükleer deneme için kullanıldı, bu ada ‘Castle Bravo' olarak bilinen hidrojen bombası denemesine de ev sahipliği yaptı.

Kremlin uyardı: ABD orta menzilli nükleer füze geliştirirse biz de aynısını yaparız
ABD'deki kaynakların verdiği bilgilere göre Castle Bravo, Amerikan nükleer testleri tarihinin en ‘kirli' patlaması oldu. Uzunluğu 550 kilometreyi aşan uzunlukta ve yaklaşık 100 kilometrelik bir genişlikte bölge radyasyona maruz kaldı. Rüzgardan dolayı radyoaktif serpintinin hızla yayılması sonucunda, patlamadan 7.5 saat sonra, patlamadan 240 kilometre uzakta olan Rongerik Atolü'nde radyasyonda artış kaydedildi ve orada bulunan 28 ABD askeri, yüksek oranda radyasyona maruz kalıp acilen bölgeden tahliye edildi. Bir radyoaktif serpinti bulutu da, patlama merkezinden 170 kilometre uzakta Japon balıkçı teknesi Fukuru Maru'yu kapladı. Gemi mürettebat üyelerinden her biri yaklaşık 300 X-ışını aldı ve hastalanarak engelli hale düştü. Geminin telsiz operatörüyse 6 ay sonra öldü. Bu olay Japonya'da ve dünyanın her yerinde toplu savaş karşıtı gösteriler dalgasını tetikledi.

NÜKLEER SAVAŞ OLACAĞINI DÜŞÜNEN ABD'LİLERİN ORANI ARTTI

ABD hükümeti acaba neden şimdi atmosferdeki nükleer patlamaların sonuçlarıyla ilgili yeni araştırmalara ihtiyaç duyduğu sorusuna gelince, bu konu ilk başta Amerikalıların kendilerini ilgilendiriyor.

Geçen ekimde Washington'da bulunan Georgetown Üniversitesi'nden Prof. Matthew Kroenig, öğrencileriyle geleneksel yıllık anket yaparak nükleer bir savaşın şahidi olacaklarına inanıp inanmadıklarını sordu. 10 yıl önce sorulan bu soruya öğrencilerin arasından sadece 2-3 kişi olumlu yanıt verirken son zamanlarda bu tür karamsar düşünceye kapılanların oranının yüzde 60'larda olduğu anlaşıldı.

Yorum yaz