Doç. Dr. Küntay: ABD, Suudi Arabistan ile imzaladığı 1 milyar dolarlık anlaşmayı tehlikeye atmaz

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Küntay, Seyr-i Sabah programında Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan durumu değerlendirdi. Küntay, ABD’nin Suudi Arabistan ile imzaladığı 1 milyar dolarlık anlaşmayı tehlikeye sokacak adımlar atmayacağını iddia etti.
Sitede oku

Erdoğan: Kaşıkçı konusunda 'detaylı' açıklamalarımı salı günü yapacağım
Suudi Arabistan'ın Cemal Kaşıkçı'nın başkonsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmesinin ardından tüm gözler başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere batılı ülkelerin alacağı tutum üstüne çevrildi. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Küntay, Seyr-i Sabah programında yaptığı açıklamalarda ABD'nin Suudi Arabistan ile imzaladığı 1 milyar dolarlık askeri anlaşmanın ABD Başkanı Donald Trump tarafından ülkesine büyük başarı olarak sunulduğunu, bunu tehlikeye sokacak adımlardan özellikle kaçınacağını söyledi:

‘ÖNCE KAŞIKÇI'YI TANIMAK LAZIM'

Kral Selman ve Veliaht Prens'ten Kaşıkçı ailesine başsağlığı mesajı
"Kaşıkçı meselesi Türkiye ve dünya gündemine birden girdi. Kaşıkçı, ABD politikası ve medyasını takip etmeyenler için bilinmeyen bir isimdi. ABD'de muteber bir gazetede yazan Suudi Arabistanlı ama mevcut kral ve veliaht prensine karşı tepkili, bir önceki veliaht prense çok daha yakın bir gazeteciydi. Mütemadiyen Suudi Arabistan'ı eleştiriyordu. Suudi Arabistan'ın petrol ve askeri kaynaklı ilişkileri belli temeller üstüne oturuyor: Tabii ki para üstüne dönen bir ilişki bu. Kaşıkçı'nın orada yaptığı analizler bu ilişkileri Suudi Arabistan olarak etkiliyor. ABD'de bazı senatörlerin de sesini yükseltmeye başladığını iki yıldır görüyoruz.

İşin magazinsel tarafıyla bakarsak olayın uluslararası boyutunu kaybediyoruz. Bazı noktalarda derin de ilişkileri var Kaşıkçı'nın. Türkiye'ye gelip Suudi Arabistan konsolosluğuna giriyor bir daha çıkmıyor. Konunun Türkiye, Amerika ve Suudi Arabistan aktörleri var. Olayın Türkiye'de yaşandığını bir kenara bırakacak olursanız bir hafta sonra ABD'yi alakadar edecek bir şey yok. Suudi Arabistan bir şeyin farkında ki bu mevzu fazlasıyla Suudi Arabistan kaynaklı yaşanıyor. Türkiye ile ilişkiler zaten kötü olduğu için mevzu ABD ve Suudi Arabistan arasında. Trump söylemleri hiçbir klasik jargon içinde gitmiyor. Mesela elinde nükleer silah olan birine bir ABD başkanı o çok tatlı adam, o benim canım demez. Trump üç gün önce roket adam dedi ardından birbirimizi çok seviyoruz dedi. Finansal gerçekler üstünde oyun kuran iyi bir anlaşmacı.

Reuters'e konuşan Suudi yetkili: Kaşıkçı sakinleştirilmek istenirken öldü, halıya sarılan cesedi yerel bir işbirlikçiye teslim edildi
Trump'ın belki de seçildiğinden beri ABD ekonomisine dış politika kaynaklı en büyük girdisi olarak yaşanacak olan seçimlerde en büyük kozu Suudi Arabistan ile yapılan 1 milyar dolarlık askeri anlaşma. Mesela Kaşıkçı değil çok daha farklı bir noktada seyrediyor ilişkiler. Bütün uluslararası ticaret anlaşmalarında her konuda farklı bir üsluba gelindi. Bunların henüz dönmüş bir artı etkisi yok. Ama Suudi Arabistan ile yapılan 1 milyar dolarlık anlaşma önemli bir girdi ve kaynak. Tek başarı gibi gösterilen dış ticaret politikası varken Trump, ABD kamuoyundan ciddi bir baskı yiyor. Ben Trump'ın bu işten sıyrılacağını zannetmiyorum. İkilemde olmak için bir tarafın söylediği şeyleri dikkate almak lazım. Trump eyvah şimdi ne yapacağız demiyor. Kafasındaki karar mekanizması belli. Nereden biliyoruz? Kaşıkçı arbede sonucunda ölmüştür denince bunun hemen ardından Trump tweet attı: Bu işin sorumlularının üstüne gidilmesinden çok memnunum Suudi Arabistan bunun üstüne gidecektir dedi. Suudi Arabistan'da bir takım insanların kellesi verildi, kral ve veliaht prens konunun dışında tutuldu ve iş bitti.

Trump bakış açısında bir başkan 1 milyar dolarlık bir ticari anlaşmayı çöpe atamaz. Olaylar istediği kadar gerilsin ve sert bir noktaya gelsin Donad Trump kraliyet ailesinin bilgisi yok oradaki bazılarına cezalar verilecektir diyecektir. ABD Kongresi'nde çok büyük bir değişiklik olmadığı durumda bu bir milyar dolarlık anlama da devam edecektir. Ben Trump'ın füze anlaşmasından çekilmesini de vahim görmüyorum. Reagan — Gorbaçov ile başlayan, daha sonra Bush ile devam eden nükleer silahsızlanma parametreleriyle şimdikiler çok farklı. O günkü mevcut nükleer silahlarla bugünkü sayı arttı. Bugün İran, Hindistan, Pakistan, Çin ve İngiltere'deki silahlarda artış var. Dünyanın en büyük nükleer gücü ABD mi? Evet. Ben de artırıyorum diyor. Zaten artırıyordu. Bunun ciddi anlamda imaj olarak bambaşka bir nokta. Dünya siyasetinde ciddi bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Trump'ın bütün iç ve dış politika algısı şuna dayalı Ben ABD'yi güçlendireceğim, göçmen almayıp iş gücünü artıracağım diyor. Orduyu güçlendireceğim diyor. Bunlar seçim vaadi söylemleri. Mevcut caydırıcılık konseptini bir kenara koyarsak zaten nükleer füze sonrası bir savaşın yapılacak durumu kalmaz. Bunlar siyasi koz olarak dünya gündeminde tutulur."

Yorum yaz