‘MEDYA YAZARLARI HUKUKİ PAZARLIKLARIN İÇİNDE'
Bizzat Ahmet Küçükbay'a gelip bize para verirsen biz savcıları hakimleri arar seni kurtarırız diyenler var. Bu iş adamından para istenmesi sürecinde bir takım medya patronları devlere girmiş, yazarlar devreye girmiş. Sonunda tahliye gerçekleşmiş ve en alt sınırdan ceza almış. O dönemde bu gazetelerde bu iş adamlarının karanlık dosyaları yazılırken bir anda bıçak gibi kesilmiş. Bu gazetelerin yazarlarından biri ‘patronum bana yazmayacaksın o FETÖ'cüye dokunmayacaksın dedi' dedi. Bu iş adamına polis kendisine operasyon yapmadan biz seni kurtarmaya çalışıyoruz diyen medya patronları var. Eğer bir iş adamı parası ve hisseleri kullanılarak yargıdan kaçırılıyorsa o zaman şunu sormamız lazım: Bu yargının medyadaki ayağı kimdir?
Her sabah operasyon yapılıyor. Uzun süredir yargıyla ilgili bir tasarruf yok. Türkiye'de haberlerde şunu görüyorsunuz: Yargı imamı yakalandı. Bu insan yargı imamıysa, yargıyı yöneten FETÖ'cülerin önemli adamları yönetiyorsa peki kimleri yönetmiş? Yargı imamı olarak yakalanmış şahıs kendisiyle beraber çalışan hakim ve savcılarla ilgili soruşturma bile açılmamış. Biz hukuk devleti oluncaya kadar bunları tartışmaya devam edeceğiz. TUSKON toplantısında yan yana oturan iki iş adamı var biri tutuklu diğeri ifadeye bile çağrılmamış. Yan yana oturuyorlar aynı ana alkışlayıp destek veriyorlar. Neden? Çünkü çağrılmayan iş adamı Cumhurbaşkanı'nın çocukları ve akrabalarıyla tanışıyor bazılarıyla iş ortağı. Türkiye'deki bu çelişkili hal hep devam edecek. Türkiye'de FETÖ kumpasları dönemi birden fazla ayağa sahipti. Bir ayağı polis, bir ayağı yargıda ama önemli bir ayağı basındaydı. Kimi zaman sahte deliller yayınlayıp kimi zaman bunlar üstüne kurulu propaganda yapanlar vardı. Bunlardan bazıları FETÖ ve AKP yol ayrımına gidince bölündüler. AKP tarafında kalanlara soruşturma gelmedi."