Sözcü gazetesi yazarı Nedim Türkmen, Türkiye genelinde şu ana kadar ticaret mahkemelerine konkordato başvurusu yapan 3 binin üzerinde borçlu olduğunu kaydetti. Listenin 75'inin inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve hırdavatçılardan oluştuğunu belirten Türkmen'in yazısı şöyle:
Enerji şirketleri, devletten katkı paylarını 1 yıldır alamayan sağlık kuruluşları, yine devletin teşvik primlerini ödemediği hayvancılık ve besicilik ile uğraşanlar, temizlik ve hizmet işi ile uğraşanlar, araç kiralama şirketleri ve son olarak da ayakkabı sektöründeki şirketlerle liste uzayıp gidiyor.
'SONUÇ: İFLASLAR, KONKORDATO TALEPLERİ VE İNTİHARLAR…'
İnşaat sektörü, 2002 yılının sonunda başlayan AKP iktidarı döneminde altın çağını yaşayan ve dünyaya neredeyse 'İnşaata dayalı büyüme modeli'ni biz bulduk' dedirtecek durumda iken; bir anda dibi boylayan bir sektör haline geldi. İktidar, ülkemizdeki değişim ve büyümenin sembolü olarak hep inşaat sektörünü gösteriyordu. Bu acıklı filmi kısaca özetlemek istiyorum sizlere. Hükümetin, belediyeler aracılığı ile imara açtığı yeni alanlarla birlikte, memleketin her yerinde 15 sene önce inşaat seferberliği başlatıldı. Bakkallar bile inşaatçılığa soyundu. Yolu inşaatçılık, müteahhitlik ile kesişmeyen kimse kalmadı, memlekette inşaatçı sayısı birden 300 binin üstüne ıktı. 'Bu işte çok para var' diyen, cebinde sermayesi olmamasına reğman inşaatçılığa soyundu. Sonuç: iflaslar, konkordato talepleri ve intiharlar…
Son 16 yılda bulduğumuz ucuz ve sıcak paranın 630 milyar dolarını yatırdığımız inşaat sektörü, artık uzatmaları oynuyor. İnşaat sektörünü kurtarmak için hükümet hemen yabancıya konut satışı ipine sarıldı. Türk vatandaşı olabilmek için asgari 1 milyon dolarlık konut satın alma şartı 250 bin dolara düşürüldü. Konut stoğunun 2 milyonun üzerinde ve yabancıya 2018'in ilk 8 ayında satılan konut sayısının 18 bin 540 adet olduğu dikkate alındığında, bu yöntemle de inşaat sektörünün sorununu çözmek pek olası görülmüyor. Oysa ki hükümet, bu yola 'yabancıya 650 bin konut satma' hedefiyle çıktı. İnşaat sektörünün Türkiye'deki ekonomik krizin baş mağduru haline gelmesinde, sektördeki firmaların konut satışları ile birlikte doğan ve yüzde 18 KDV maliyetine katlanıp yüzde 1 KDV ile satış yapılmasının doğal sonucu olan, indirimli oran kaynaklı KDV iade alacaklarını bir türlü ödemeyen devletin rolünü de göz ardı etmemek gerekiyor."