EKSEN

'Almanya'daki Chemnits olayları, Nazizmin hiç sıfırlanmadığını gösterdi'

Özgür Çoban’a göre Chemnitz olayları, Nazizm’in Almanya’da hiç sıfırlanmadığını gösterdi. Diğer yandan göçmenlerin uyum sağlamaya sergilediği direncin İslamofobik algıları köpürttüğünü belirten Çoban, “Uyuyan ırkçı hücreler Müslüman göçmenlerin tutumu karşısında sivriliyor. Kökten İslam anlayışını uygulamaya hangi ülke izin verir?” diye sordu.
Sitede oku

Almanya'da Nazi selamı veren aşırı sağcı eylemciye hapis cezası
Almanya'nın doğusundaki Chemnits'de göçmenlerin bıçaklama olayı sonrası aşırı sağcıların gövde gösterilerinin ardından, ülke, Anayasa'yı Koruma Teşkilatı'nın göçmen karşıtı AfD ile derin ilişkilerinin ortaya saçılmasıyla sarsılıyor. Ortadoğu'daki savaşların savurduğu sığınmacılar derin bir entegrasyon sorunu eşliğinde Almanya'daki aşırı sağı patlatırken, madalyonun diğer yüzünde de camiler kanalıyla yayılan radikal İslamcılık var. Türkiye'nin Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla Almanya'daki bu gerilimlerde rol oynadığı yönünde iddialar ortaya atılmışken, Berlin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretine olağanüstü koşullarda hazırlanıyor.

Almanya'daki durumu ve tartışmaları Politikyol internet sitesi yazarı, gazeteci ve yazar Özgür Çoban ile konuştuk.

‘ÇOK KÜLTÜRLÜ TOPLUM PROJESİNİN İFLASI'

Almanya'da yaşananların ırkçı bir kalkışma olduğunu belirten Özgür Çoban, Almanya'da Nazizm'in sadece uyutulduğunu, ırkçılığın hiçbir zaman bitmediğini söyledi. Çoban'a göre, yaşanan olaylar Almanya'nın çok kültürlü toplum projesinin iflasını gösterdi:

Almanya'da Hitler selamı veren bronz kurtlar
"Almanya, son bir ayı 3 tane önemli gündem maddesini tartışarak geçirdi. Bir tanesi Chemnitz olayıydı. Bir diğeri Anayasayı Koruma Teşkilatının Başkanı Hans-Georg Maassen ile ilgili istifa talepleri her geçen gün daha yüksek sesle dile getiriliyor. Bir de birkaç gün önce eski SPD lideri Martin Schulz'u aşırı sağcı AfD'nin lideri Gauland'a yönelik sözleri epeyce gündemi meşgul etti. Chemnitz olaylarını çok önemsiyorum. Çünkü 1945'ten bu yana aslına bakarsanız Nazizm ya da ırkçılık hiçbir zaman bu ülkede sıfırlanmadı. Uyutuldu, geride kaldığı zamanları yaşandı ama her zaman belli bir sempatizan kuşağın bulunduğu bir ülke olarak tespit ediyorum Almanya'yı. Kanımca yeni bir sayfa açtı bu aşırı sağ ve ırkçı ivmelenme meselesinde. Bir milat gibi düşünüyorum. Akabinde bunun bir sürü altyapısı var. Aşırı sağcıların Chemnitz'de öldürülen Alman için sokağa döküldüğüne ilişkin bir sürü yayın yapıldı. Ama biz sonrasında ortaya çıkan birçok bilginin de dezenformasyon uğradığını gördük. Hatta bu öldürülen Alman'ın Küba göçmeni anti-faşist bir ailenin çocuğu olduğu, daha önce aşırı sağcılar tarafından fiziki tacize uğradığına dair iddiaların yer aldığı birtakım haberler de Alman medyasında sık sık yer aldı. Aslında Chemnitz meselesi şurada önemli. Bana göre çok kültürlü toplum projesinin de bir anlamda iflasının ilan edildiği olaylar. Bir ırkçı kalkışma olarak değerlendiriyorum Chemnitz meselesini."

‘CHEMNİTZ İLE IRKÇILIĞIN 1930'LARDAKİNDEN FARKLI OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI'

Chemnitz'de sokağa dökülen neo-faşistlerin sosyal medyada yayılan saldırı videolarına dikkat çeken Çoban, Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen'in saldırı videolarıyla ilgili dikkatlerin başka bir alana kaydırılmaya çalışıldığı iddiasına da değindi. Çoban'a göre Chemnitz'deki olaylar, ırkçılığın 1930'lardakinden farklı olmadığını ortaya koydu:

Almanya'da sokaktaki şiddet meclise sıçradı: Aşırı sağcılarla Sosyal Demokratlar söz düellosuna tutuştu
"Şu ana kadar hep ırkçılığın 1930'lardaki ırkçılıktan farklı olarak biyolojik kültür üzerinden değil de kültürel farklılıklar üzerinden bir ırkçılık yaşanıldığı iddia ediliyordu. Ama Chemnitz ile beraber bunun aslında böyle olmadığını gördük. Bu açık seçik ortaya çıktı. Çünkü Chemnitz'de sokaklara dökülen neo-faşistler yekten günışığında bir sürü kıyım yaptılar. Kendileri gibi görünmeyen, kendileri gibi giyinmeyen insanlara karşı saldırılar sosyal medyada çarşaf çarşaf yayınlandı. 1930'lardan başlayan dedelerle, annelerle, babalarla devam eden sürecin ardından torunlar yani 3. kuşak ırkçılar sahnedeler. Chemnitz meselesi bundan ibaret. Maassen meselesi de buradan uç aldı. Hans-Georg Maassen, Almanya'da çok önemli bir iç istihbarat biriminin başındaki kişi, yani Alman iç istihbarat başkanı. Chemnitz'deki olaylara ilişkin bir açıklama yaptı. Almanya'da ondan sonra kıyamet koptu. Chemnitz açıklamasında aslında bir insan avı olmadığını, bu tip videoları yayınlayan sosyal medya hesaplarının insanların dikkatini cinayetin dışında bir alana kaydırmaya çalıştığını iddia etti. Bu sıkıntıyı büyüttü. Sıkıntı şu, Almanya'da şu anda içişleri bakanlığı yapan Seehofer, bir açıklama yaparak göçün bütün kötülüklerin anası olduğunu söyledi. Arkasından neo-faşist partinin genel başkanı Alexander Gauland, ‘Şayet böyle bir cinayet işlenmişse insanların çileden çıkması normaldir' dedi. Zaten Martin Schulz'un burada devreye girmesi de bunun üzerine oldu, yani Alman meclisinde tansiyonun yükselmesi. Schulz, Gauland'ı faşizmin yöntemlerini kullanmakla suçladı, direkt olarak bunu yüzüne söyledi. Çünkü Gauland'ın daha önceki açıklamalarında Nazi dönemine ilişkin yaptığı değerlendirmeler tam bir facia. Gauland, Nazi dönemini iki bin Alman tarihinde bir kuş pisliği olarak nitelendirdi. Gauland göçmen konuşmasında Merkel'in göçmen politikasını ağır bir dille eleştirince, Martin Schulz yerinden söz alarak nasyonal sosyalizm dönemine işaret etti ve ‘Her şeyin suçlusu göçmenler. Biz yıllardır bunu yaşıyoruz. Sonunda kontrol kaybına yol açan ve sonucunu sokaklardaki şiddet yollu bu tarz retorik silahlara, bu insanlara bu ülkenin demokratlarının karşı koymasının zamanı geldi' dedi. Gauland da ‘Biliyor musunuz, kuş pisliği bir araya gelince pislik yığını olur. Siz de Alman tarihindeki bu yığına aitsiniz' dedi. Tansiyon çok yükseldi. Ama bütün iş hep Almanya'da göçmen meselesine, yani göçmenler uyum sağlayabildiler mi, göçmenler doğru davranıyorlar mı meselesine geliyor."

‘AŞIRI SAĞ, POLİTİK ARGÜMANLARIYLA MERKEZE OTURMUŞ VAZİYETTE'

Çoban, Almanya'daki aşırı sağın ortaya attığı politik argümanlarıyla merkeze oturmuş olduğunu söyledi. Faşizmin temel hareket noktasının insanların kaygılarını köpürterek oradan kendisine yol açmak olduğunu dile getiren Çoban'a göre aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin bu politikayı izlediğini savundu:

Almanya'da Nazi selamı veren iki polis açığa alındı
"Gauland'ın kürsüdeki konuşmasını şaşkınlıkla dinledim. Sadece göçmenlerin işlediği suçları sıralıyor arka arkaya. Bu ülkede Almanlar suç işlemiyor mu? İşliyor. Faşizmin hiçbir entelektüel derinliği yok. Anti-entelektüel bir ideoloji. Faşizmin temel hareket noktası insanların korku ve kaygılarını köpürterek oradan kendisine yol açmak. AfD de bunu başarıyla yapıyor. Şimdi sosyal demokratların ve benim merkez siyaset diye betimlediğim merkez sağ ve solun da politik temasının giderek arttığı bugünlerde arttığı görülüyor. Aşırı sağ bu politik argümanlarıyla merkeze oturmuş vaziyette maalesef."

‘AVRUPALILARIN İSLAMOFOBİK ALGILARI KÖPÜRTÜLÜYOR'

Diğer yandan da Almanya'daki göçmenlerin Alman toplumuna uyum sağlamak yerine buna ciddi direnç gösterdiğine dikkat çeken Çoban'a göre bu direnç, Avrupalıların İslamofobik algılarını köpürtüyor:

İsveç'te seçim sonuçlarında sağ blok önde
"Bunlar kendi aralarında oluşturdukları mahallelere sıkışmış vaziyetteler. Entegrasyona gerçekten çok ciddi direnç gösteren bir toplum oluştu son göçlerle beraber Almanya'da. Mesela 8 yaşındaki kız çocuğunun ilkokulda erkek çocuklarla beraber aynı havuzda yüzme dersi almasını istemeyen mahkemelere bu yönde dava açan aileler, karısının aynı ofiste erkeklerle beraber çalışmasını istemeyen mahkemelere bu yönde dava açan kocalar var. Uyuyan birtakım ırkçı hücreler bu Müslüman göçmenlerin, bu yüksek dirençli tutumları karşısında tabii ki sivriliyorlar. Orada kökten İslam anlayışını Almanlar hayata geçirmenize izin verirler mi? Buna hangi ülke izin verir? Öyle bir şey tabii ki olmaz. Örneğin camiler bütün Avrupa ülkelerinde bulundukları yerlerde yerleşik kültüre direnç noktası olarak algılanıyor. Camilerle ilgili çıkan basın metinlerini taradığımızda siyaset ve şiddet kadrajına sıkışmış kalmış bir cami motifi gözümüze çarpıyor. Göçmenlerin camiler üzerinden örgütlenerek Avrupa'ya bu yumruğun engellendiği tezi sürekli vurgulanıyor. Avrupalıların kaygıdan korkudan beslenen İslamofobik algıları köpürtülüyor. Maalesef böyle çift tarafı da sıkıntılı bir konu var."

‘ALMANYA, ERDOĞAN'IN ZİYARETİNİ BÜYÜK BİR ENDİŞEYLE BEKLİYOR'

Çoban, Almanya'nın Erdoğan'ın Eylül sonunda gerçekleştireceği ziyareti büyük bir endişeyle beklediğini söyledi. Çoban, Almanya'nın Erdoğan'ın geleceği gün Berlin'de düzenlenecek olan futbol maçını iptal etmeyi planladığına değindi:

Erdoğan, 3 yıl sonra Almanya'da miting yapabilir
"Bir Alman gazetecinin bir röportajını okumuştum, ‘Almanya camilerinde vaazlar ne içeriyor?' diye. Adam camileri gezmiş, ‘Vaazlarda bolca uyarı içeren tehditler kullanılıyor ve Kuran-ı Kerim'den ürkütücü alıntılar yapılıyor' diyor. Aslında camilerin ve dini kurumların, ibadethanelerin entegrasyona engel olduğu kaygısı gitgide büyüyor. Bu akabinde ırkçı saldırıları getiriyor. En son bir camiye ırkçı saldırı düzenlendi. Domuz kafası fırlatıldı camiye. Aslında burada ilişkileri düzenlemesi beklenen bir kuruluş var. Ama o da bir reel pozisyon takınamıyor. Alman hükümeti yetkililerin içinde bulunduğu bir kuruluş bu. O da reel bir şey takınamadığı için olay maalesef kitleniyor. Cumhurbaşkanının ziyaretini Almanlar büyük bir endişeyle bekliyorlar. Hatta o ziyaretin olacağı günler içerisinde Berlin'de oynatılması düşünülen futbol müsabakasının iptalinden bahsediliyor. Konuşturalım mı, konuşmasın mı, bir sürü tartışma bunun üzerinden yürüyor. Ben Alman hükümetinin henüz bir karar aşamasında olduğunu düşünmüyorum. Madalyanın iki yüzü var: Bir tarafta aşırı sağcılar, diğer tarafta fundamentalist İslamcılar. Özellikle fundamentalist İslam konusu selefilik boyutu ürkütücü noktalara ulaşmış vaziyette. Mesela burada bir teşkilat var, ülkeye giriş yapan göçmenlerin kaydını tutuyor. Bu daire iç istihbarat ile çalışıyor. Almanya, 2015 yılında 8 tane tehlikeli göçmen girişini bildirmişken, bu rakam 2017'de 7096'ya çıkmış. Bu çok ciddi bir artış. Selefilerin de ciddi bir örgütlenme içerisinde olduğunu biliyoruz. Selefilikte kolay kolay takip edilebilen bir yapılanma değil. Sadece internet üzerinde örgütleniyorlar. Almanya'yı epey sıcak bir gündem bekliyor."

Yorum yaz