Kürtlerin petrolü 'ilkel' ve yasal olmayan yöntemlerle arıttığını' belirten kaynak, 2011'de başlayan krizden önce, Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) kontrol ettiği Rimelan kuyularından 160 bin varil çıkarıldığını ancak sonra bu miktarın 38 bine indiğini belirtti.
Kaynak krizle birlikte Cebse'den çıkarılan 30 bin varillik miktarın da 12 bin varile indiğini söyledi.
'NE KADAR FEDAKARLIK GEREKTİRİSE GEREKTİRSİN, ŞAM BÜTÜN ÜLKEYİ TEKRAR KONTROL EDECEK"
"Ne kadar fedakarlık gerektirirse gerektirsin, Fırat'ın doğusu dahil, Şam'ın ülkenin bütün bölgelerini tekrar kontrol edeceğini" vurgulayan kaynak, terörle mücadele başta olmak üzere, Suriye'nin tüm alanlarda Rusya'dan aldığı desteğin ülkenin bütün bölgelerinin tekrar kontrol edilmesi için önemli olduğunu söyledi.
Suriye petrol ve doğal gaz sahalarının çoğu Türkiye'nin PKK'nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG'nin de içerisinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) kontrolündeki bölgelerde bulunur.
Şam ise, Humus ve Palmira'da bulunan petrol sahalarını kontrol ediyor.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.